Kal ile Başlayan Kelimeler
KAL ile başlayan 254 kelime bulunuyor. Başında KAL olan kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Kal kelimesinin anlamı nedir? Kal ile biten kelimeler. İçinde kal olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
15 Harfli Kelimeler
KALABALIKLAŞMAK22
14 Harfli Kelimeler
KALIPLAŞMIŞLIK28, KALORİFERCİLİK24, KALABALIKLAŞMA21, KALENDERLEŞMEK20, KALINLAŞTIRMAK20
13 Harfli Kelimeler
KALSİFİKASYON24, KALDIRIMCILIK23, KALAFATLANMAK20, KALINLAŞTIRMA19, KALENDERLEŞME19, KALECİKKARASI18
12 Harfli Kelimeler
KALAFATÇILIK23, KALİFORNİYUM23, KALAFATÇILAR22, KALİFİKASYON22, KALAFATLAMAK19, KALAFATLANMA19, KALBURABASTI19, KALKINDIRMAK17, KALBURLANMAK16, KALBURLATMAK16, KALİTESİZLİK16, KALKERLEŞMEK16
11 Harfli Kelimeler
KALIPLAŞMIŞ24, KALEYDOSKOP22, KALSİYUMSUZ21, KALORİFERCİ21, KALDIRIMSIZ21, KALAVRAHANE21, KALVENCİLİK20, KALPAKÇILIK20, KALIPLAŞMAK20, KALPAZANLIK19, KALBURCULUK19, KALAFATLAMA18,
Tümünü Gör
10 Harfli Kelimeler
KALAFATSIZ21, KALIPÇILIK20, KALIPLAŞMA19, KALDIRIMCI19, KALPLAŞMAK18, KALPSİZLİK18, KALDIRILIŞ18, KALBURÜSTÜ18, KALDIRIMSI17, KALANDIRCI17, KALAYCILIK17, KALSİYUMLU16, KALDIRIMLI16, KALIPLAMAK16, KALIPLANMA16, KALIPLATMA16, KALKIŞILMA16, KALEMTIRAŞ15, KALENDERCE15, KALINLAŞMA15
Tümünü Gör
9 Harfli Kelimeler
KALENSÖVE22, KALAFATÇI19, KALVENİZM19, KALİGRAFİ19, KALDIRICI17, KALPLAŞMA17, KALORİFER16, KALAYHANE15, KALICILIK15, KALIPLAMA15, KALİTATİF15, KALKIŞMAK14,
Tümünü Gör
8 Harfli Kelimeler
KALİBRAJ19, KALIPSIZ18, KALKOJEN18, KALVENCİ17, KALİFİYE16, KALPAKÇI16, KALÇASIZ16, KALÇINCI16, KALYONCU15, KALPAZAN15, KALIMSIZ15, KALAYSIZ15, KALBURCU15, KALDIRIŞ15, KALFALIK15, KALLEŞÇE14, KALIPLIK14, KALGIMAK14, KALDIRAÇ14, KALKINIŞ13
Tümünü Gör
7 Harfli Kelimeler
KALIPÇI16, KALPSİZ15, KALGIMA13, KALIPLI13, KALİPSO13, KALLAVİ13, KALAFAT13, KALAVRA13, KALAYCI13, KALITÇI12, KALOTİP12, KALPLIK12, KALHANE11, KALINCA11, KALÇALI11, KALAYSI11, KALIMLI10, KALITIM10, KALECİK10, KALÇETE10
Tümünü Gör
6 Harfli Kelimeler
KALPÇİ13, KALEVİ12, KALICI11, KALÇIN10, KALKIŞ10, KALPAK10, KALPLİ10, KALBUR9, KALECİ9, KALYON9, KALLEŞ9, KALABA8, KALBEN8, KALOMA8, KALİKO7, KALKIK7, KALKMA7, KALMAK7, KALORİ7, KALSİT7
Tümünü Gör
5 Harfli Kelimeler
KALFA11, KALIP10, KALCI9, KALIÇ9, KALIŞ9, KALÇA8, KALYA7, KALAY7, KALBİ7, KALIM7, KALEM6, KALAS6, KALIN6, KALIT6, KALMA6, KALIK6, KALAN5, KALAK5
4 Harfli Kelimeler
KALP8, KALA4, KALE4
3 Harfli Kelimeler
KAL3
KAL
- Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
Birleşik Kelimeler: kalhane
- Söz, lakırtı, laf
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale almamak
KALA
-
Kaldığında
Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık. - Ahmet Haşim
KALE (Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)
-
Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen
Onu kalenin yanındaki küçük mezarlığa, bir zeytin ağacının yanına gömdüler. - Halikarnas Balıkçısı
- Satranç tahtasının dört köşesine dikilen, tahtanın bir tarafından diğer tarafına kadar düz olarak boş hanelerde gidebilen kale biçiminde taş
- Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
- Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale gibi
- kaleyi içinden fethetmek
Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale
- Denizli iline bağlı ilçelerden biri
- Malatya iline bağlı ilçelerden biri
KALAN
- Kalma işini yapan
-
Artan, mütebaki
Kalan on lirayı Aliş'e verdim. - Halikarnas Balıkçısı
- Bir çıkarmanın sonucu
- Bölme işleminde bölünenden artan sayı
KALAK
- Burun, burun ucu
- Gelin tacı
- Tezek yığını
KALEM (Kelime Kökeni: Arapça ḳalem)
-
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir. - Falih Rıfkı Atay
-
Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış. - Sermet Muhtar Alus
-
Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
Taşçı kalemi.
Oymacı kalemi.
-
Çeşit, tür
Üç kalem erzak.
Beş kalem ilaç.
-
Bazı deyimlerde yazı
Kaleme almak.
-
Yazar
Peyami Safa, edebiyatımızın usta kalemlerindendir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalem açmak
- kalem çekmek
- kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak
- kaleme almak
- kaleme gelmek
- kaleminden çıkmak
- kaleminden kan damlamak
- kalemine dolamak
- kalemi olmak
- kalemiyle yaşamak (veya geçinmek)
- kalem kırmak
- kalem oynatmak
Birleşik Kelimeler: kalem açacağı, kalem aşısı, kalem beyi, kalem efendisi, kalem erbabı, kalem işi, kalem kalem, kalem kaşlı, kalem kavgası, kalem kömürü, kalem kulaklı, kalem kutusu, kalem parmaklı, kalem pil, kalem sahibi, kalem savaşçısı, kalem şuarası, kalemtıraş, bir kalem, ceffelkalem, çalakalem, dolma kalem, kamış kalem, kara kalem, kömür kalem, kurşun kalem, pastel kalem, özel kalem, sabit kalem, tükenmez kalem, bacakkalemi, boya kalemi, çamur kalemi, çelik kalemi, divan kalemi, dudak kalemi, faz kalemi, harcama kalemi, heykelci kalemi, kalafat kalemi, kontrol kalemi, kopya kalemi
KALAS (Kelime Kökeni: (Romanya'da Galati şehrinin adından))
- Kalın biçilmiş uzun tahta
- Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta
-
Kaba, anlayışsız kimse, kereste
Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas. - Sulhi Dölek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalas gibi
Birleşik Kelimeler: denge kalası
KALIN
-
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Enli ve gür (kaş)
-
Yoğun, akıcılığı az olan
Kalın bir sis tabakası.
-
Etli, dolgun
Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde... - Memduh Şevket Esendal
- Pes (ses)
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalın incelene kadar ince süzülür
Birleşik Kelimeler: kalın bağırsak, kalın kafa, kalın ses, kalın ünlü, kalın yağ, ensesi kalın
-
Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık
Babam senden çok mu istedi kalını? - Halk türküsü
- Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü
KALIT
-
Miras
Toprakları üzerinde gelmiş geçmiş eski uygarlıkların insancıl kalıtını özümlemişti. - Necati Cumalı
- Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey
- Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi
KALMA
-
Kalmak işi
Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak. - Tomris Uyar
-
Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan
Annemden kalma bir evim vardı. Onu rehine koyarak bir ev tuttuk. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: kalma durumu, babadan kalma, dededen kalma
KALIK
- Kalmış, artmış
- Eskimiş
- Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
- Eksik, noksan
KALİKO (Kelime Kökeni: (Hindistan'da Kalküta şehrinin adından))
- Pamuk iplikleriyle yapılan ilk cilt bezi
KALKIK
-
Düzeyine göre yüksekte olan
Masanın bir tarafı kalkık.
-
Kabararak yerinden ayrılmış
Kaplamanın ortası kalkık.
-
Dik durumda, ucu yukarı doğru olan
Ve eniştemiz yine kaşlarını, omuzlarını yukarıya kalkık ve başını önüne eğik tutmaya koyulurdu. - Abdülhak Şinasi Hisar
KALKMA
-
Kalkmak işi
Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar
KALMAK
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Konaklamak, konmak
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay
-
Oturmak, yaşamak
Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
- Eğleşmek
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
O aileden bir bu çocuk kaldı.
-
Varlığını korumak, sürdürmek
Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Oyalanmak, vakit geçirmek
Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı
-
Sınıf geçmemek
Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
-
İşlemez, yürümez duruma gelmek
Araba yarı yolda kaldı.
-
İleriye atılmak, ertelenmek
Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
Oda duman içinde kaldı.
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
Bugün iş maddesinde kaldık.
-
Miras olarak geçmek
Çiftlik ana babasından kalmış.
-
Yapamamak
Misafir geldi, gezmeden kaldık.
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner
-
Yetinmek
Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
-
Sınırlanmak
Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk
- Herhangi bir durumu sürdürmek
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Bakakalmak.
Şaşakalmak.
Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... den kalır yeri yok
- ... ye kalsa (veya kalırsa)
- kaldı ki
Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış