Ye ile Başlayan Kelimeler



YE ile başlayan 365 kelime bulunuyor. Başında YE olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ye kelimesinin anlamı nedir? Ye ile biten kelimeler. İçinde ye olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

YELKOVANGİLLER27, YENİŞARBADEMLİ24, YETİŞTİRİCİLİK22, YERLEŞTİRİLMEK20, YERELLEŞTİRMEK20, YETKİLENDİRMEK19

13 Harfli Kelimeler

YEDİKIZKARDEŞ26, YELPAZELENMEK23, YETENEKSİZLİK19, YETİŞTİRİLMEK19, YERLEŞTİRİLME19, YERELLEŞTİRME19, YENİLEŞTİRMEK19, YETKİLENDİRME18

12 Harfli Kelimeler

YEŞİLFASULYE27, YEVMİYECİLİK26, YEŞİLÇEKİRGE24, YELPAZELENME22, YELPAZELEMEK22, YETMEZLENMEK19, YEŞİLİMTIRAK19, YETKİNLEŞMEK18, YETİŞTİRİLME18, YERLEŞTİRMEK18, YENİLEŞTİRME18, YENİLİKÇİLİK17, YETENEKLİLİK14

11 Harfli Kelimeler

YEĞİNLEŞMEK24, YELPAZELEME21, YETİŞMİŞLİK20, YELPİRDEMEK20, YENİLEŞİMCİ20, YELDİRMESİZ20, YETİŞTİRİCİ19, YESTEHLEMEK19, YEDEKLEŞMEK19, YETMEZLENME18, YEMİŞLENMEK18, YENİŞEMEMEK18, YENİMAHALLE18, YETİŞTİRMEK17, YETKİNLEŞME17, YETKİSİZLİK17, YETİNGENLİK17, YEMENİCİLİK17, YENİLMEZLİK17, YERELLEŞMEK17
Tümünü Gör

10 Harfli Kelimeler

YENGEÇVARİ25, YEĞİNLEŞME23, YEĞNİSEMEK21, YERDEGEZEN21, YEŞİLHİSAR20, YEĞNİLEMEK20, YEĞNİLTMEK20, YENİFAKILI20, YEŞİLSAZAN19, YETMİŞİNCİ19, YEŞİLBİBER19, YEDİKARDEŞ19, YELPİRDEME19, YEMİŞÇİLİK19, YERGİCİLİK19, YESTEHLEME18, YEDEKLEŞME18, YEDEKÇİLİK17, YEDİNCİLİK17, YEMİŞLENME17
Tümünü Gör

9 Harfli Kelimeler

YEVMİYECİ23, YEŞİLBAĞA23, YENİDOĞAN21, YEVMİYELİ20, YEKDİĞERİ20, YEĞNİSEME20, YEĞNİLTME19, YEĞNİLMEK19, YEĞLENMEK19, YEDİVEREN19, YENİPAZAR18, YENİŞEHİR18, YEREGEÇEN18, YENİDÜNYA17, YENİBAHAR17, YEŞİLYURT17, YEMLİKSİZ16, YEMEKHANE16, YEZİDİLİK16, YETİMHANE16
Tümünü Gör

8 Harfli Kelimeler

YEKVÜCUT22, YEREŞEĞİ20, YENİÇAĞA20, YEŞİLOVA20, YELÖLÇER19, YEŞİLBAŞ18, YEĞNİLME18, YEĞLENME18, YEĞLEMEK18, YEMİŞÇİL17, YETİŞMİŞ17, YELKOVAN17, YELENGEÇ17, YEĞNİLİK17, YEĞİNLİK17, YEMYEŞİL16, YEMİNSİZ15, YEMEKSİZ15, YENİŞMEK14, YENGELİK14
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

YEVMİYE18, YERYÜZÜ18, YEĞLEME17, YEMİŞÇİ16, YELPAZE16, YERGİCİ16, YEPYENİ15, YEDİGİR15, YEDİGEN15, YEDİŞER14, YEDİNCİ14, YEDEKÇİ14, YETİŞME13, YETİŞİM13, YEŞERME13, YEKPARE13, YEMİŞEN13, YERMECİ13, YEMİŞLİ13, YEPELEK13
Tümünü Gör

6 Harfli Kelimeler

YERKÖY16, YENGEÇ15, YEĞLİK15, YEĞREK15, YERÖTE14, YEZİDİ13, YELPİK12, YENGEN12, YENSİZ12, YERSİZ12, YETMİŞ12, YELLOZ12, YEDİSU12, YEGANE12, YENİCE11, YENİCİ11, YERİCİ11, YEDMEK11, YEDİLİ10, YEMENİ9
Tümünü Gör

5 Harfli Kelimeler

YEGAH15, YEVMİ14, YEĞNİ14, YEĞEN14, YEĞİN14, YEYGİ13, YELVE13, YEDİZ12, YEMCİ11, YEMİŞ11, YENGE11, YENGİ11, YERGİ11, YEŞİM11, YEGAN11, YEZİT10, YELEÇ10, YEŞİL10, YEDME10, YEREY9
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

YE8, YEME7, YEİS7, YE6, YE6, YELE6, YEKE6

3 Harfli Kelimeler

YEĞ12, YEM6, YER5, YEN5, YEL5, YEK5

2 Harfli Kelimeler

YE4


YE



YER


[isim]
  • Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân

    İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? - Memduh Şevket Esendal

[coğrafya]
  • Yerküre
[mecaz]
  • Durum, konum

    Sen benim yerimde olsan ne yapardın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yer açmak
  • yer almak
  • yer bakır gök demir kesilmek
  • yer bulmak
  • yer çevirmek
  • yer değiştirmek
  • yerde kalmak
  • yer demir gök bakır
  • yerden göğe kadar
  • yerden yere çalmak
  • yerden yere vurmak
  • yere bakan (veya bakıp) yürek yakan
  • yere bakmak
  • yere baktırmak
  • yere batasıca (veya batsın)
  • yere batmak
  • yere çalmak
  • yere göğe koymamak
  • yere sağlam basmak
  • yere sermek
  • yer etmek
  • yere vurmak
  • yere yığılmak
  • yere yıkılmak
  • yeri başka
  • yeridir
  • yeri gelmek
  • yeri göğü ben yarattım demek
  • yeri göğü birbirine katmak
  • yeri göğü inletmek
  • yeri göğü tırmalamak
  • yeri göğü tutmak
  • yerinde duramamak
  • yerinde kalmak
  • yerinden fırlamak
  • yerinden oynamak
  • yerinden oynatmak
  • yerinde olmak
  • yerinde saymak
  • yerinde su çıkmak
  • yerinde yeller esmek
  • yerin dibine batırıp çıkarmak
  • yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek)
  • yerine geçmek
  • yerine gelmek
  • yerine getirmek
  • yerine koymak
  • yerine oturmak
  • yerini almak
  • yerini beğenmek
  • yerini bulmak
  • yerini doldurmak
  • yerini ısıtmak
  • yerini sevmek
  • yerini tutmak
  • yerini yapmak
  • yerin kulağı var
  • yeri olmak
  • yeri öpmek
  • yeri soğumadan
  • yeri var!
  • yeri yurdu belirsiz olmak
  • yer kabul etmez
  • yer kaplamak
  • yer kapmak
  • yerle beraber
  • yerle bir etmek
  • yerle gök bir olsa
  • yerlerde sürünmek
  • yerlere geçmek
  • yerlere kadar eğilmek
  • yerleri süpürmek
  • yerle yeksan etmek
  • yer öpmek
  • yer tutmak
  • yer vermek
  • yer yarılıp içine girmek (veya geçmek)
  • yer yerinden oynamak

Birleşik Kelimeler: yer adı, yer alıştırmaları, yeraltı, yer altı, yer belirteci, yerberi, yer biçimleri, yer bilimi, yer cücesi, yer çamı, yer çekimi, yer çekirdeği, yer çöküntüsü, yer değiştirme, yer domuzu, yer elması, yereşeği, yer fesleğeni, yer fıstığı, yer geçidi, yer hostesi, yer istasyonu, yer kabuğu, yer katı, yerküre, yer mantarı, yermerkezcilik, yer merkezli, yer meşesi, yer minderi, yer mumu, yer odası, yer ölçümü, yer örümceği, yeröte, yer özekçil, yer palamudu, yer pelidi, yer pırasası, yer sakızı, yer sarmaşığı, yer sarsıntısı, yer servisi, yer sıçanı, yer sofrası, yer solucanı, yer üstü, yer yağı, yer yatağı, yer yer, yer yurt, yer yuvarı, yer yuvarlağı, yeryüzü, yer zarfı, yerdegezen, yerden bitme, yerden selam, yerden temenna, yerden yapma, yere doğrulum, yeregeçen, yere yönelim, geometrik yer, kapalı yer korkusu, kara yer, köylük yer, ortalık yer, ara yerde, başı yerde, beşibiryerde, yüzü yerde, beyhude yere, boş yere, gereksiz yere, haksız yere, lüzumsuz yere, nafile yere, nahak yere, sebepsiz yere, yanlış yere, yok yere, atıştırma yeri, atış yeri, bayram yeri, bekleme yeri, besi yeri, bitirim yeri, buluşma yeri, çıkarma yeri, çıkış yeri, dalyan yeri, demir yeri, dizgi yeri, doğum yeri, edep yeri, gezinti yeri, hacet yeri, harman yeri, iş yeri, ivinti yeri, kabul yeri, kalafat yeri, kaşan yeri, kilit yeri, köy yeri, panayır yeri, park yeri, pazar yeri, piknik yeri, piyasa yeri, pot yeri, sargı yeri, satış yeri, şeref yeri, tan yeri, tırnak yeri, toplantı yeri, uğrak yeri, ut yeri, voli yeri, yangın yeri, yapı yeri, yargı yeri, yönetim yeri, ziyaret yeri, yerli yerine, ayıp yerler


YEN


[isim]
  • Giysi kolu

    Yalnız ellerini yıkadı, kuruladı, yenlerini indirdi. - Ömer Seyfettin

[bitki bilimi]
  • Yılanyastığıgiller, muzgiller vb. bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı
[isim]
  • Japonya para birimi

YEL


[isim]
  • Rüzgâr
[halk ağzında]
  • Romatizma ağrısı
[halk ağzında]
  • Kalın bağırsaktaki gaz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yele vermek
  • yel gibi
  • yel gibi gelen sel gibi gider
  • yel üfürdü, sel (veya su) götürdü
  • yel vermek

Birleşik Kelimeler: yel değirmeni, yelkesen, yelkıran, yelkovan, yelölçer, yel yepelek, yel yeperek, yelyutan, akça yel, ak yel, boz yel, kaba yel, kara yel, kızıl yel, akşam yeli, deniz yeli, gün yeli, kara yeli, sabah yeli, sam yeli, seher yeli, tan yeli, yıldız yeli


YEK (Kelime Kökeni: Farsça yek)


[sıfat]
  • Bir, tek

Birleşik Kelimeler: yekdiğeri, yeknesak, yekpare, yekvücut, ciharıyek, düyek, hepyek, pencüyek, şeşyek, yeke yek


YENİ


[sıfat]
  • Kullanılmamış veya az kullanılmış olan, eski karşıtı

    Yeni giysi. Yeni ayakkabı.

[zarf]
  • Biraz önce, çok zaman geçmeden

    Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: yeni ay, yenibahar, yeni baştan, Yeni Çağ, yeniçeri, yeni dalga, yenidoğan, yenidünya, Yeni Dünya, yeni Eflatuncu, yeni eleştirici, yeni gerçekçi, yeni gümüş, yeni izlenimci, yeni sene, yeni Türk harfleri, yeni yazı, yeni yeni, yeni yetme, yeni yıl


YETİ


[isim] [felsefe]
  • İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, kuvve, meleke

    Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz. - Azra Erhat

[ruh bilimi]
  • Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke

YELE


[isim]
  • At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar

    Ben, yelesi yelde dalgalanan, sağrısı köpüklü kır atıma bineceğim. - Nazım Hikmet


YEKE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [denizcilik]
  • Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
[halk ağzında]
  • İri, kocaman

Birleşik Kelimeler: boyunduruk yeke


YEM


[isim]
  • Hayvan yiyeceği

    Balıklara yem attık, suyun içi birbirine karıştı. - Fikret Otyam

[mecaz]
  • Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey
[argo]
  • Rüşvet
[argo]
  • Kumarda ütülecek kimseye oyunun başında bilinçli olarak kazandırılan para

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yem dökmek (veya koymak)
  • yem istemez, su istemez
  • yem kestirmek
  • yem olmak

Birleşik Kelimeler: yem borusu, yem torbası, yem verimi, ak yem, balast yem, kesif yem, balık yemi, bitiriş yemi, hayvan yemi, kuşyemi, kuş yemi, papağanyemi, silo yemi, tahıl yemi, tavuk yemi


YEME


[isim]
  • Yemek işi

    Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: yeme içme


YEİS (Kelime Kökeni: Arapça yeʾs)


[isim]
  • Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü

    Seni bu derece derin bir ızdıraba, karanlık bir yeise düşüren şey nedir? - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yeis duymak
  • yeise bürünmek
  • yeise kapılmak


YEDİ


[isim]
  • Altıdan sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • Altıdan bir artık

    Yedi kalem.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yedi iklim dört bucak
  • yedi kat yerin dibine geçmek
  • yedi kubbeli hamam kurmak

Birleşik Kelimeler: yedialtmışbeşlik, yedi bela, yedi canlı, yedi cet, yedi düvel, yedi göbek, yedi gömlek uzak, Yedikardeş, yedi kat el, Yedikızkardeş, yedi mahalle, yediveren, yediden yetmişe


YEMENİ (Kelime Kökeni: Arapça yemenī)


[isim]
  • Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent

    Genç, güzel aşçı kadının dört örgülü uzun saçları siyah bir yemeni ile örtülüydü. - Aka Gündüz

[eskimiş]
  • Bir tür hafif ve kaba ayakkabı

    Hacı, ayağından yemenisini çıkardı, arabadan uzattı. - Memduh Şevket Esendal


YEREY


[isim] [coğrafya]
  • Arazi
[jeoloji]
  • Yer kabuğunun oluşumu bakımından ele alınan herhangi bir parçası

    Üçüncü zaman yereyleri.