İçinde Ut Bulunan 5 Harfli Kelimeler



İçerisinde UT olan 5 harfli 77 kelime bulunuyor. İçinde UT olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ut ile başlayan 5 harfli kelimeler. ut ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

VÜCUT17, HAVUT16, ŞUHUT14, VÜRUT14, ÇAPUT13, HUDUT13, MEVUT13, MUTAF13, HUTBE12, KAVUT12, SÜCUT12, VELUT12, YAHUT12, BOYUT11, HUTUT11, HAMUT11, HASUT11, KUTUP11, MAHUT11, NOHUT11, SÜBUT11, TOPUT11, ANGUT10, HANUT10, KOŞUT10, KAPUT10, LAHUT10, SUT10, SOYUT10, TUT10, YUTUM10, BUTON9, BUTLU9, BULUT9, KOYUT9, LOBUT9, LAZUT9, MABUT9, SOMUT9, SÜKUT9, TUT9, UTANÇ9, YUTMA9, AKDUT8, BUTİK8, BARUT8, KOMUT8, MESUT8, MUTLU8, MAMUT8, SUKUT8, SAMUT8, TUTYA8, TUTUM8, TABUT8, YUTAK8, YAKUT8, ARMUT7, KONUT7, KUTLU7, KUTNU7, KUT7, KUTUR7, KURUT7, MUT7, MUTAT7, NUTUK7, NUKUT7, TUTUK7, TUTMA7, TUTKU7, TUTAM7, UTMAK7, KUTAN6, RUTİN6, TUTAR6, TUTAK6


KUTAN


[isim] [hayvan bilimi]
  • Saka kuşu

RUTİN (Kelime Kökeni: Fransızca routine)


[sıfat]
  • Sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan
[isim]
  • Yapılması alışkanlık hâline gelmiş iş

    Herkes kendi rutinine baş eğmesini öğreniyordu. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rutin dışına çıkmak


TUTAR


[isim]
  • Nicelik bakımından bir şeyin bütünü

Birleşik Kelimeler: asgari tutar


TUTAK


[isim]
  • Bir şeyin tutulacak yeri

    Saban tutağı. Bıçak tutağı. Kılıç tutağı. Tüfek tutağı.

[isim]
  • Ağrı iline bağlı ilçelerden biri

ARMUT (Kelime Kökeni: Farsça emrūd)


[isim] [bitki bilimi]
  • Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis)
[bitki bilimi]
  • Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi

    Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat] [argo]
  • Çok bön, çok aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • armudun iyisini (dağda) ayılar yer
  • armudun önü, kirazın sonu
  • armudun sapı var, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek
  • armudu soy ye, elmayı say ye
  • armut dalının dibine düşer
  • armut gibi
  • armut piş ağzıma düş!

Birleşik Kelimeler: armut hoşafı, armut kabağı, armut kompostosu, armut kurusu, armut top, akça armudu, Amerikan armudu, bey armudu, çakal armudu, dağ armudu, deveci armudu, Hint armudu, Japon armudu, yaban armudu


KONUT


[isim]
  • İnsanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb. yer, mesken, ikametgâh

    Kimsenin konutuna dokunulamaz. - Anayasa

Birleşik Kelimeler: konut belgesi, konut dokunulmazlığı, konut fonu, konut kredisi, prefabrik konut, saray konut, sosyal konut, toplu konut

[isim] [matematik] [mantık]
  • Ön doğru: Eukleides'in `Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir.` yolundaki konutu gibi

KUTLU


[sıfat]
  • Uğurlu

    İşte akşam oldu, bizim artık her yer / Doldur kutlu ellerinle kadehimi - Ahmet Muhip Dranas

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kutlu gün doğuşundan bellidir
  • kutlu olsun


KUTNU (Kelime Kökeni: Arapça ḳuṭnī)


[isim] [halk ağzında]
  • Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü

    Kutnu kumaş dökülmüş, şala kim bakar / Ger Ali'nin kurşunu dağları yakar - Halk türküsü


KUTSİ (Kelime Kökeni: Arapça ḳudsī)


[sıfat]
  • Kutsal

    Falih Rıfkı, Türk gazeteciliğini bir vatan hizmeti telakki etmiş ve kutsi bir vazife gibi ifa ediyor. - Yahya Kemal Beyatlı


KUTUR (Kelime Kökeni: Arapça ḳuṭr)


[isim] [eskimiş] [matematik]
  • Daire ve kürede çap

Birleşik Kelimeler: nısıf kutur


KURUT


[isim] [halk ağzında]
  • Kurutulmuş süt ürünü

    Yoğurt kurutu. Kaymak kurutu.


MUTKİ


[isim]
  • Bitlis iline bağlı ilçelerden biri

MUTAT (Kelime Kökeni: Arapça muʿtād)


[sıfat]
  • Alışılmış, alışılan

    Halk onu okuyor ve seviyor, polis ve mürteci çevreler ise ona kin besliyor ve mutat vasıtalarla tasfiye etmeye çalışıyorlardı. - Nazım Hikmet


NUTUK (Kelime Kökeni: Arapça nuṭḳ)


[isim]
  • Söz, konuşma

    Onun nutkundan sonra bu meselenin artık münakaşa edilmemesi, bitmesi lazımdı. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nutku tutulmak
  • nutuk atmak (veya çekmek)
  • nutuk vermek


NUKUT (Kelime Kökeni: Arapça nuḳūd)


[isim] [eskimiş]
  • Paralar