Sal ile Başlayan Kelimeler

SAL ile başlayan 143 kelime bulunuyor. Başında SAL olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sal kelimesinin anlamı nedir? Sal ile biten kelimeler. İçinde sal olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

SALDIRGANLAŞMAK27, SALAHİYETSİZLİK26

14 Harfli Kelimeler

SALDIRGANLAŞMA26

13 Harfli Kelimeler

SALAMURACILIK21, SALTANATÇILIK19

12 Harfli Kelimeler

SALAHİYETSİZ23, SALGINLAŞMAK22, SALDIRICILIK22, SALIVERİLMEK21, SALDIRMAZLIK21, SALDIRGANLIK21, SALAHİYETTAR19, SALLANDIRMAK17, SALLAPATİLİK17

11 Harfli Kelimeler

SALGILAYICI24, SALINCAKSIZ21, SALGINLAŞMA21, SALOZLAŞMAK20, SALIVERİLME20, SALEPGİLLER20, SALAHİYETLİ18, SALTANATSIZ17, SALLANDIRMA16, SALÇALANMAK16, SALATÜSELAM16, SALAKLAŞMAK16, SALAMURALIK15, SALİNOMETRE14

10 Harfli Kelimeler

SALGILAYIŞ22, SALIPAZARI20, SALDIRISIZ20, SALOZLAŞMA19, SALIVERMEK19, SALINCAKÇI19, SALEPÇİLİK18, SALGILAMAK17, SALAMURACI17, SALINCAKLI16, SALTANATÇI15, SALDIRTMAK15, SALÇALANMA15, SALÇALAMAK15, SALAKLAŞMA15, SALAMANDRA14, SALLAMAMAK13, SALTANATLI12

9 Harfli Kelimeler

SALYANGOZ20, SALAMANJE20, SALIVERME18, SALDIRICI18, SALDIRGAN17, SALAPURYA17, SALGILAMA16, SALAHİYET16, SALTÇILIK15, SALLAPATİ14, SALDIRTMA14, SALDIRMAK14, SALÇALAMA14, SALINTILI13, SALMASTRA12, SALLASIRT12, SALLANMAK11, SALİSİLİK11, SALİSİLAT11, SALATALIK11

8 Harfli Kelimeler

SALGINCI18, SALİPSİZ17, SALAŞPUR17, SALDIRIŞ16, SALOZLUK14, SALLABAŞ14, SALCILIK14, SALLANIŞ13, SALANGAN13, SALÇALIK13, SALDIRMA13, SALEPLİK13, SALINCAK13, SALMALIK11, SALKIMAK11, SALAMURA11, SALINMAK11, SALLANMA10, SALLANTI10, SALLAMAK10
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

SALEPÇİ15, SALAVAT14, SALGILI14, SALINIŞ13, SALİPLİ12, SALİHLİ12, SALDIRI12, SALHANE12, SALÇALI12, SALACAK11, SALAKÇA11, SALINIM11, SALKIMA10, SALINMA10, SALINTI10, SALABET10, SALİSEN9, SALLAMA9, SALNAME9, SALİMEN9

6 Harfli Kelimeler

SALGIN12, SALPAK11, SALKIM9, SALTIK8, SALMAK8, SALİSE8, SALATA7

5 Harfli Kelimeler

SALVO13, SALGI11, SALOZ10, SALİP10, SALEP10, SALCI10, SALPA10, SALAH10, SALÇA9, SAL9, SALYA8, SALUR7, SALTO7, SALSA7, SALON7, SALMA7, SALLI7, SALİM7, SALIK7, SALAM7
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

SALI6, SALA5, SALT5

3 Harfli Kelimeler

SAL4

SAL

[isim]

  • Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı

    Dalgaları ufukları örten bir denizde, küçük bir sal parçası üstünde bir boraya mı tutulduk? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: sal yarışı, cankurtaran salı, ölü salı

[isim]

[halk ağzında]

  • Tabut

Birleşik Kelimeler: salhane

SALA (Kelime Kökeni: Arapça ṣalā)

[isim]

  • 343 sela

SALT

[sıfat]

  • İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak

    Çelişkileri salt geleneklerin, törenin, eğitimin bir sonucu saymışızdır. - Adalet Ağaoğlu

[felsefe]

  • İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı

[zarf]

  • Yalnızca

    Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: salt çoğunluk, salt değer, salt nem, salt sıcaklık, salt sıfır

SALI

[isim]

  • Pazartesi ile çarşamba arasındaki gün

    Pazartesi günleri üst üste iki dersi olduğundan salıları turşuya dönüyordu. - Haldun Taner

SALATA (Kelime Kökeni: İtalyanca salata)

[isim]

  • Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek

    İçi çiçekli şimşir kaşıkla salatayı âdeta pilav yer gibi tıkınıyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Birleşik Kelimeler: yeşil salata, Amerikan salatası, bastana salatası, çoban salatası, laf salatası, patates salatası, patlıcan salatası, Rus salatası, turp salatası, yayla salatası

SALUR

[isim]

[tarih]

  • Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri

SALTO (Kelime Kökeni: İtalyanca salto)

[isim]

[spor]

  • Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salto atmak

SALSA (Kelime Kökeni: İngilizce salsa)

[isim]

  • Bir tür Güney Amerika dansı
  • Bu dansın müziği

SALON (Kelime Kökeni: Fransızca salon)

[isim]

  • Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda

    Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü. - Peyami Safa

  • Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer

    Düğün salonu. Konferans salonu.

  • Dükkân, mağaza

    Çay salonu. Berber salonu.

Birleşik Kelimeler: salon adamı, salon bitkileri, salon çamı, salon çiçeği, salon kadını, bekleme salonu, berber salonu, bilardo salonu, dans salonu, dinleme salonu, dinlenme salonu, düğün salonu, güzellik salonu, kabul salonu, lostra salonu, merasim salonu, misafir salonu, model salonu, müzik salonu, oyun salonu, sergi salonu, sinema salonu, şeref salonu, toplantı salonu, yemek salonu, yolcu salonu

SALMA

[isim]

  • Salmak işi
  • Pirinçle pişirilen bir yemek türü

    Midye salması.

[halk ağzında]

  • Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
  • Bazı yerel giysilerde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
  • Kuşların üretilmesine ayrılan oda

[sıfat]

  • Başıboş gezen (hayvan)

    Salma sığır.

[sıfat]

  • Sürekli akan (su)

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salma gezmek (veya dolaşmak)
  • salma salmak

Birleşik Kelimeler: salma omurga, salma tomruk

SALLI

[sıfat]

  • Büyük ve geniş, sal gibi yayvan

    Sallı bir yapı.

SALİM (Kelime Kökeni: Arapça sālim)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Esen, sağlam
  • Sakin, huzurlu

    Ben kahveye salim kafayla, serinkanlılıkla düşünmek için gittim. - Zeyyat Selimoğlu

Birleşik Kelimeler: sağ salim

SALIK

[isim]

  • Tavsiye
  • Olmuş veya olacak bir olay, bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salık vermek

Birleşik Kelimeler: alık salık

SALAM (Kelime Kökeni: İtalyanca salame)

[isim]

  • Sığır, hindi vb. etinden yapılan, genellikle dilimlenerek soğuk yenen bir yiyecek

Birleşik Kelimeler: Macar salamı

SALTIK

[sıfat]

[felsefe]

  • Mutlak

[toplum bilimi]

  • Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)