Sal ile Başlayan 8 Harfli Kelimeler

SAL harfleri ile başlayan 8 harfli 22 kelime bulunuyor. Başında SAL olan 8 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "sal ile biten 8 harfli kelimeler. İçinde Sal olan 8 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

SALGINCI18, SALİPSİZ17, SALAŞPUR17, SALDIRIŞ16, SALOZLUK14, SALLABAŞ14, SALCILIK14, SALLANIŞ13, SALANGAN13, SALÇALIK13, SALDIRMA13, SALEPLİK13, SALINCAK13, SALMALIK11, SALKIMAK11, SALAMURA11, SALINMAK11, SALLANMA10, SALLANTI10, SALLAMAK10, SALAKLIK10, SALTANAT9

SALTANAT (Kelime Kökeni: Arapça salṭanat)

[isim]

  • Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması

    Bir medeniyetten öbürüne geçerken kaybolan şeylerin yanı başında gerçek saltanatlar da vardır. - Hasan Âli Yücel

[mecaz]

  • Bolluk ve zenginlik, gösterişli yaşayış

[mecaz]

  • Birinin bir işte, bir yerde bulunan kimseler üzerindeki egemenliği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saltanat sürmek

SALLANMA

[isim]

  • Sallanmak işi

SALLANTI

[isim]

  • Sallanma işi

    Üç buçuk senedir ben bu sallantıya şahit oldum. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Sürüncemede bırakma, savsaklama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sallantıda bırakmak
  • sallantıda kalmak

SALLAMAK

[-i]

  • Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek

    Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir. - Halide Edip Adıvar

  • Uydurmak, kafadan atmak
  • Sarsmak

[mecaz]

  • Beklenmedik bir başarı kazanmak

    Seçimlerde Ankara'yı salladı.

[mecaz]

  • Zor durumda bırakmak

[argo]

  • Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak

    Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu. - Sermet Muhtar Alus

[nesnesiz]

[argo]

  • Vurmak, atmak

    Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı... - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sallamamak

Birleşik Kelimeler: kuyruksallayan

SALAKLIK

[isim]

  • Salak olma durumu
  • Salakça davranış

    Böyle yerlerde bana bir salaklık gelir. - Burhan Felek

SALMALIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Otlak

SALKIMAK

[nesnesiz]

  • Gevşeyip sarkmak, pörsümek

SALAMURA (Kelime Kökeni: İtalyanca salamoiare)

[isim]

  • Peynir, et, balık, turşu, asma yaprağı vb. yiyeceklerin, bozulmaması için içinde tutuldukları tuzlu su
  • Bu suyun içinde tutulmuş yiyecek

    Meze tabağını hazırlamıştır bile. Başta sazan balığı, yumurtası ve salamurası. - Tarık Buğra

[sıfat]

  • Bu suyun içinde tutulmuş olan

    Salamura balık.

SALINMAK

[nesnesiz]

  • Yürürken uyumlu hareketlerle hafifçe bir yandan bir yana eğilmek

    Vücudu o kadar narindi ki hafif rüzgârlarla sallanan salkım söğütler gibi oradan oraya salınıyor. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

  • Salma işine konu olmak

    İlaçlar yazıldı. Eczaneye adam salındı. - Memduh Şevket Esendal

SALLANIŞ

[isim]

  • Sallanma işi

SALANGAN (Kelime Kökeni: Filipince)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Hint Okyanusu ve Çin Denizi kıyılarında yaşayan, uzun kanatlı, dört köşe kısa kuyruklu, esmer küçük kuş (Collocalia)

SALÇALIK

[sıfat]

  • Salça yapmaya elverişli
  • Salça yapmak için ayrılmış

    Salçalık domates.

SALDIRMA

[isim]

  • Saldırmak işi

    Onları mı benim üzerime saldırmaya, beni mi onlara çullanmaya davet ediyordunuz? - Necip Fazıl Kısakürek

  • Bir tür büyük bıçak

    Hele Üsküdar gibi bıçkını fazla semtlerde on çocuktan üç dördünde bir bıçak, bir sustalı, bir usturpa hatta bir saldırma bulunurdu. - Burhan Felek

SALEPLİK

[isim]

  • İçinde salep bulunan veya salep dağıtmaya yarayan özel kap

[sıfat]

  • Salep yapımında kullanılan

SALINCAK

[isim]

  • İki ucundan iki iple veya zincirle yüksek bir yere asılan ve üzerine oturulup sallanılan eğlence aracı

    Salıncağa annesi binmedi, o bindi yalnız. - Tarık Dursun K.

  • Küçük çocukları uyutmak için beşik yerine kullanılan ve karşılıklı iki yere iple bağlı bulunan asılı yatak

Birleşik Kelimeler: beşik salıncak, kayık salıncak