ZEBUNLAŞMAK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler



ZEBUNLAŞMAK harflerini içeren 3 harfli 68 kelime bulunuyor. 3 harfli ZEBUNLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BUZ9, ŞAZ9, BEZ8, BAŞ8, BAZ8, BEŞ8, MUZ8, MUŞ8, ŞEB8, ZUM8, KUŞ7, KUZ7, MAŞ7, ŞUA7, ŞEM7, ŞAM7, ZEM7, ZAM7, AŞK6, AZA6, ABU6, BUL6, BUN6, EZA6, KAŞ6, KAZ6, KEZ6, KEŞ6, LEŞ6, LAZ6, NAZ6, ŞEN6, ŞEK6, ŞAN6, ŞAL6, ŞAK6, ZEN6, ZAN6, ABA5, ABE5, BAL5, BAN5, BEK5, BEL5, BEN5, KUM5, LEB5, AMA4, KUL4, KAM4, KEM4, LAM4, MEN4, MAL4, NEM4, NAM4, ULA4, ANA3, AKA3, ALA3, ELK3, ELA3, KAL3, KAN3, KEL3, LAN3, LAK3, NAL3


ANA


[isim]
  • Anne

    Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor. - Yusuf Atılgan

[ünlem]
  • Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü
[mecaz]
  • Velinimet

    Yoksullar anası.

[sıfat]
  • Temel, asıl, esas

    Ana bina aradan geçen elli beş yıla karşın değişmemiş. - Ayla Kutlu

[matematik]
  • Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ana avrat küfretmek (veya düz veya dümdüz gitmek)
  • ana bir, baba ayrı
  • anadan doğmuşa dönmek (veya anadan yeni doğmuş gibi olmak)
  • ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz
  • ana ile kız, helva ile koz
  • ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar (veya ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış)
  • anam!
  • anam avradım olsun
  • anam babam
  • anamın (veya anasının) ak sütü gibi (helal olsun)
  • anamın öleceğini bilseydim kulağı dolu darıya satardım
  • anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi?
  • ananın bahtı kızına
  • ananın bastığı yavru incinmez
  • anan yahşi, baban yahşi
  • anası ağlamak
  • anasına avradına sövmek
  • anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al
  • anasından doğduğuna bin pişman
  • anasından doğduğuna pişman etmek
  • anasından doğduğuna pişman olmak
  • anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek
  • anasından emdiği sütü burnundan getirmek
  • anasını ağlatmak
  • anasını bellemek
  • anasını eşek kovalasın!
  • anasının gözü
  • anasının ipini satmış (veya pazara çıkarmış)
  • anasının kızı
  • anasının körpe kuzusu
  • anasının nikâhını istemek
  • anasının oğlu
  • anasını sat! (veya satayım!)
  • anası turp (veya sarımsak), babası şalgam (veya soğan)
  • anası yerinde

Birleşik Kelimeler: ana arı, ana atardamar, ana baba, ana besleme hattı, ana bilim dalı, ana cadde, ana çizgi, ana dal, ana defter, ana deniz, ana dil, ana dili, ana direk, ana doğrusu, ana duvar, ana düşünce, anaerki, ana fikir, ana haber sunucusu, ana hat, ana kadın, ana kapı, ana kara, ana kent, ana kitap, ana kolon hattı, ana konu, ana kök, ana kraliçe, ana kubbe, ana kucağı, ana kuyu, ana kuzusu, anamal, ana mektebi, ana menü, ana motif, ana muhalefet, anaokulu, ana ortaklık, anapara, ana rahmi, ana saat, ana sanlı, ana sav, ana sayaç, ana sınıfı, ana sözleşme, ana şehir, ana toplardamar, ana vatan, ana yapı, ana yarısı, anayasa, ana yemek, ana yol, ana yön, ana yurt, ana yüreği, anadan doğma, anadan görme, anadan üryan, anası danası, anası kılıklı, büyükana, Havva Ana, havvaanaeli, kadınana, kaynana, meryemana asması, meryemana dikeni, meryemanaeldiveni, meryemanakandili, meryemanakuşağı, sperma ana hücresi, sütana, üvey ana, dağ anası, dağlar anası, denizanası, dev anası, hamam anası, kuyu anası, öksüz anası


AKA


[isim] [halk ağzında]
  • Ağabey

ÂLÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿlā)


[sıfat]
  • İyi, pekiyi, daniska

    Beni Konya Lezzet Lokantası'na götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: arşıâlâ, ne âlâ, pekâlâ, dik âlâsı

[sıfat]
  • Karışık renkli, çok renkli, alaca

    Ala kilim eskimiş.

[isim]
  • Alabalık
[halk ağzında]
  • Açık kestane renginde olan, ela (göz)
[isim] [halk ağzında]
  • Kekliğin boynundaki siyah halka

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz

Birleşik Kelimeler: alabacak, alabalık, alabaş, alaçam, ala gün, alakarga, ala sulu, alatav, dağ alası, deniz alası, göl alası


ELK (Kelime Kökeni: İngilizce elk)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik

ELA


[isim]
  • Gözde sarıya çalan kestane rengi
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Ela gözlerini sevdiğim dilber / Seni görmeyeli göresim geldi - Karacaoğlan


KAL


[isim] [madencilik]
  • Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi

Birleşik Kelimeler: kalhane

[isim] [eskimiş]
  • Söz, lakırtı, laf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale almamak


KAN


[isim]
  • Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı

    Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. - Ömer Seyfettin

[mecaz]
  • Soy

    O da benim kanımdan.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak)
  • kana boyamak (veya bulamak veya bulatmak)
  • kan ağlamak
  • kan akıtmak
  • kan akmak
  • kan alacak damarı bilmek
  • kan almak
  • kana susamak
  • kan beynine sıçramak (veya çıkmak)
  • kan boğmak
  • kan çanağı gibi
  • kan çekmek
  • kan çıkmak
  • kan dere gibi akmak
  • kan dökmek
  • kan gelmek
  • kan gitmek
  • kan gövdeyi götürmek
  • kan gütmek
  • kanı donmak (veya çekilmek)
  • kanı ısınmak
  • kanı içine akmak
  • kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar
  • kanı kaynamak
  • kanı kaynamak
  • kanı kurumak
  • kanına dokunmak
  • kanına ekmek doğramak
  • kanına girmek
  • kanına işlemek
  • kanına susamak
  • kanını emmek
  • kanını içine akıtmak
  • kanını kaynatmak
  • kanını kurutmak
  • kanını yerde koymak
  • kanı sulanmak
  • kanı temizlenmek
  • kanıyla ödemek
  • kan istemek
  • kan kaybetmek
  • kan kusturmak
  • kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
  • kan olmak
  • kan olmak
  • kan oturmak
  • kan revan içinde
  • kan revan içinde kalmak
  • kan tere batmak
  • kan ter içinde
  • kan ter içinde kalmak
  • kan tutmak
  • kan vermek
  • kan yürümek

Birleşik Kelimeler: kan akçesi, kan aktarımı, kan ayaklı, kan bağı, kan bankası, kan basıncı, kan bilimi, kan çıbanı, kandamlası, kan davası, kan doku, kan dolaşımı, kan gazı, kan grubu, kan kanseri, kan kardeşi, kankırmızı, kan kırmızı, kankızıl, kankurutan, kan nakli, kan otu, kan pahası, kan parası, kan plazması, kan portakalı, kan pulcuğu, kan serumu, kan şekeri, kan taşı, kan unu, kan uyuşmazlığı, kan zehirlenmesi, kana kan, kanı ayaklı, kanı bozuk, kanı sıcak, ak kan, kirli kan, safkan, tazekan, temiz kan, kardeşkanı, tavşankanı


KEL (Kelime Kökeni: Farsça kel)


[sıfat]
  • Saçı dökülmüş olan (kimse)

    Simitçi kumraldı, saçları dökülmüştü, evet basbayağı keldi adam. - Ahmet Ümit

[mecaz]
  • Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)

    Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Gelişmemiş, cılız (bitki)

    Kel bir ağaç.

[mecaz]
  • İçinde az eşya bulunan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kel başa şimşir tarak
  • kele köseden yardım olmaz
  • keli görünmek
  • keli kızmak
  • keli körü toplamak
  • kelin ayıbını takke örter
  • kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur)
  • kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
  • kel yanında kabak anılmaz

Birleşik Kelimeler: kelaynak, kel kâhya, keloğlan


LAN


[ünlem] [kaba konuşmada]
  • Ulan

    İte bak lan, dedi, nasıl da horozlanıyor? - Necati Cumalı


LAK


[isim]
  • Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk

NAL (Kelime Kökeni: Arapça naʿl)


[isim]
  • At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçası

    Atların nal tıkırtıları, demir tekerlek gürültüleri işitildi. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nal çakmak
  • nal deyip mıh dememek
  • nalları dikmek
  • nal toplamak

Birleşik Kelimeler: nalbant, naldöken, dörtnal, dörtnala


ÂMÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)


[sıfat]
  • Görme engelli
[bağlaç]
  • Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin

    Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ama ne
  • aması maması yok!
  • aması var


KUL


[isim]
  • Tanrı'ya göre insan

    Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.

[tarih]
  • Köle

    Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar

[tarih]
  • Karavaş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kula kul olmak
  • kul etmek
  • kul köle olmak
  • kul kusursuz olmaz
  • kul olmak
  • kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
  • kulunuz

Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu


KAM


[isim]
  • Şaman
[isim]
  • Zevk, mutluluk, tat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâm almak


KEM (Kelime Kökeni: Farsça kem)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kötü, fena (göz, söz vb.)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir

Birleşik Kelimeler: kem göz