Yut ile Başlayan Kelimeler



YUT ile başlayan 13 kelime bulunuyor. Başında YUT olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yut ile biten kelimeler. İçinde yut olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

YUTTURULMAK17

10 Harfli Kelimeler

YUTTURMACA18, YUTTURULMA16

9 Harfli Kelimeler

YUTTURMAK14, YUTKUNMAK14

8 Harfli Kelimeler

YUTULMAK13, YUTTURMA13, YUTKUNMA13

7 Harfli Kelimeler

YUTULMA12

6 Harfli Kelimeler

YUTMAK10

5 Harfli Kelimeler

YUTUM10, YUTMA9, YUTAK8


YUTAK


[isim] [anatomi]
  • Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk

Birleşik Kelimeler: yutak iltihabı


YUTMA


[isim]
  • Yutmak işi

    Ne bulursam yutmaya mecbur kalıyordum, zayıflamış, sersemlemiş, neşesizleşmiştim. - Refik Halit Karay


YUTMAK


[-i]
  • Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
[mecaz]
  • İnanmak, aldanmak, kanmak

    Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz. - Sermet Muhtar Alus

[mecaz]
  • Söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek
[mecaz]
  • İyice, eksiksiz olarak öğrenmek

    Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]
  • Işık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak

    Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor. - Memduh Şevket Esendal

[teklifsiz konuşmada]
  • Dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmak

    Ben bu ağır sözleri yutmam.

Birleşik Kelimeler: yutar hücre, sinekyutan, yelyutan, külyutmaz

[-i]
  • Haksız olarak kendine mal etmek, zorbalıkla elinden almak

    Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu. - Halide Edip Adıvar


YUTUM


[isim]
  • Yutma işi

Birleşik Kelimeler: hece yutumu


YUTULMA


[isim]
  • Yutulmak işi

YUTULMAK


[nesnesiz]
  • Yutma işi yapılmak

YUTTURMA


[isim]
  • Yutturmak işi

YUTKUNMA


[isim]
  • Yutkunmak işi

YUTTURMAK


[-e] [-i]
  • Yutma (I) işini yaptırmak veya yutmasını sağlamak
[-i]
  • Kandırmak, aldatmak

    Çölde karıncalar tosbağaları taşır, bunlar nedir ki diye bir yalan uyduruyor, oğluna yutturuyordu. - Refik Halit Karay


YUTKUNMAK


[nesnesiz]
  • Tükürüğü yutmak veya bir şey yutuyormuş gibi gırtlağı hareket ettirmek

    Oturup oturup kalkıyor, ağzını açacakken hemen yutkunup kapıyor. - Sermet Muhtar Alus

[mecaz]
  • Bir şeyi söylemekle söylememek arasında duraksamak

    Annem kelimelerini yutkunuyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]
  • Bir şeyin yokluğunu kendine yedirememek, kabullenememek

YUTTURULMA


[isim]
  • Yutturulmak işi

YUTTURULMAK


[nesnesiz]
  • Yutma (I) işi yaptırılmak

    Zavallı hekim kendisine zorla yutturulan afyonların tesiriyle yığıldığı yerden bir daha kalkamadı. - Necip Fazıl Kısakürek

[nesnesiz]
  • Yutturma (II) işi yapılmak

    Aldatıldığına, aptal yerine konulduğuna, iki kocadan artakalmış Huriser'in ona kızoğlankız diye yutturulmak istenişine içerlemişti. - Haldun Taner


YUTTURMACA


[isim]
  • Dinleyenin anlamayacağı biçimde yapılan söz oyunu