Yer ile Biten Kelimeler



YER ile biten 27 kelime bulunuyor. Sonu YER olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yer kelimesinin anlamı nedir? Yer ile başlayan kelimeler. İçinde yer olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

AVANTÜRİYER21, KARTONPİYER18

10 Harfli Kelimeler

KRUVAZİYER22, GARSONİYER18, KARABİNYER14, LİSANSİYER14

9 Harfli Kelimeler

DESTROYER15, BETONİYER14

8 Harfli Kelimeler

PRÖMİYER21, ŞİFONYER20, JARTİYER19, MUHAYYER18, PUDRİYER17, VESTİYER17, BÜSTİYER15, KURSİYER12, TERSİYER11

7 Harfli Kelimeler

GRAVYER19, STAJYER19, VİZİYER18, BARİYER11, SARIYER11, KASİYER10, KARİYER9

5 Harfli Kelimeler

YER8

4 Harfli Kelimeler

EYER6

3 Harfli Kelimeler

YER5


YER


[isim]
  • Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân

    İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? - Memduh Şevket Esendal

[coğrafya]
  • Yerküre
[mecaz]
  • Durum, konum

    Sen benim yerimde olsan ne yapardın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yer açmak
  • yer almak
  • yer bakır gök demir kesilmek
  • yer bulmak
  • yer çevirmek
  • yer değiştirmek
  • yerde kalmak
  • yer demir gök bakır
  • yerden göğe kadar
  • yerden yere çalmak
  • yerden yere vurmak
  • yere bakan (veya bakıp) yürek yakan
  • yere bakmak
  • yere baktırmak
  • yere batasıca (veya batsın)
  • yere batmak
  • yere çalmak
  • yere göğe koymamak
  • yere sağlam basmak
  • yere sermek
  • yer etmek
  • yere vurmak
  • yere yığılmak
  • yere yıkılmak
  • yeri başka
  • yeridir
  • yeri gelmek
  • yeri göğü ben yarattım demek
  • yeri göğü birbirine katmak
  • yeri göğü inletmek
  • yeri göğü tırmalamak
  • yeri göğü tutmak
  • yerinde duramamak
  • yerinde kalmak
  • yerinden fırlamak
  • yerinden oynamak
  • yerinden oynatmak
  • yerinde olmak
  • yerinde saymak
  • yerinde su çıkmak
  • yerinde yeller esmek
  • yerin dibine batırıp çıkarmak
  • yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek)
  • yerine geçmek
  • yerine gelmek
  • yerine getirmek
  • yerine koymak
  • yerine oturmak
  • yerini almak
  • yerini beğenmek
  • yerini bulmak
  • yerini doldurmak
  • yerini ısıtmak
  • yerini sevmek
  • yerini tutmak
  • yerini yapmak
  • yerin kulağı var
  • yeri olmak
  • yeri öpmek
  • yeri soğumadan
  • yeri var!
  • yeri yurdu belirsiz olmak
  • yer kabul etmez
  • yer kaplamak
  • yer kapmak
  • yerle beraber
  • yerle bir etmek
  • yerle gök bir olsa
  • yerlerde sürünmek
  • yerlere geçmek
  • yerlere kadar eğilmek
  • yerleri süpürmek
  • yerle yeksan etmek
  • yer öpmek
  • yer tutmak
  • yer vermek
  • yer yarılıp içine girmek (veya geçmek)
  • yer yerinden oynamak

Birleşik Kelimeler: yer adı, yer alıştırmaları, yeraltı, yer altı, yer belirteci, yerberi, yer biçimleri, yer bilimi, yer cücesi, yer çamı, yer çekimi, yer çekirdeği, yer çöküntüsü, yer değiştirme, yer domuzu, yer elması, yereşeği, yer fesleğeni, yer fıstığı, yer geçidi, yer hostesi, yer istasyonu, yer kabuğu, yer katı, yerküre, yer mantarı, yermerkezcilik, yer merkezli, yer meşesi, yer minderi, yer mumu, yer odası, yer ölçümü, yer örümceği, yeröte, yer özekçil, yer palamudu, yer pelidi, yer pırasası, yer sakızı, yer sarmaşığı, yer sarsıntısı, yer servisi, yer sıçanı, yer sofrası, yer solucanı, yer üstü, yer yağı, yer yatağı, yer yer, yer yurt, yer yuvarı, yer yuvarlağı, yeryüzü, yer zarfı, yerdegezen, yerden bitme, yerden selam, yerden temenna, yerden yapma, yere doğrulum, yeregeçen, yere yönelim, geometrik yer, kapalı yer korkusu, kara yer, köylük yer, ortalık yer, ara yerde, başı yerde, beşibiryerde, yüzü yerde, beyhude yere, boş yere, gereksiz yere, haksız yere, lüzumsuz yere, nafile yere, nahak yere, sebepsiz yere, yanlış yere, yok yere, atıştırma yeri, atış yeri, bayram yeri, bekleme yeri, besi yeri, bitirim yeri, buluşma yeri, çıkarma yeri, çıkış yeri, dalyan yeri, demir yeri, dizgi yeri, doğum yeri, edep yeri, gezinti yeri, hacet yeri, harman yeri, iş yeri, ivinti yeri, kabul yeri, kalafat yeri, kaşan yeri, kilit yeri, köy yeri, panayır yeri, park yeri, pazar yeri, piknik yeri, piyasa yeri, pot yeri, sargı yeri, satış yeri, şeref yeri, tan yeri, tırnak yeri, toplantı yeri, uğrak yeri, ut yeri, voli yeri, yangın yeri, yapı yeri, yargı yeri, yönetim yeri, ziyaret yeri, yerli yerine, ayıp yerler


EYER


[isim]
  • Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne

    Gözlerini eyerin kuburluklarıyla atın doru boynunda hasıl olan gölgeli çizgiye dikmişti. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eyer boşaltmak
  • eyere de gelir semere de
  • eyeri boş kalmak
  • eyer kapatmak (veya kapamak)
  • eyer vurmak

Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı, eyer kaşı


SİYER (Kelime Kökeni: Arapça siyer)


[isim] [eskimiş]
  • Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap

KARİYER (Kelime Kökeni: Fransızca carrière)


[isim]
  • Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık

    Yok, Hamlet gibi başladım. Hamlet gibi bitireceğim. Benim için bu bir kariyer meselesidir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kariyer yapmak

[isim] [askerlik]
  • Donanımı çok güvenli, polis veya asker taşıma aracı

KASİYER (Kelime Kökeni: İtalyanca cassiere)


[isim]
  • Kasa başında oturarak para alıp kasa fişi veren kimse, kasadar

TERSİYER (Kelime Kökeni: Fransızca tertiaire)


[sıfat] [kimya]
  • Üçüncül

BARİYER (Kelime Kökeni: Fransızca barrière)


[isim]
  • Engel

SARIYER


[isim]
  • İstanbul iline bağlı ilçelerden biri

KURSİYER (Kelime Kökeni: Fransızca coursier)


[isim]
  • Kurs öğrencisi

KARABİNYER (Kelime Kökeni: Fransızca carabinier)


[isim]
  • İtalyan jandarması

    Tenha yollarda şapkaları tüylü İtalyan karabinyerleri kol gezer. - Haldun Taner


LİSANSİYER (Kelime Kökeni: Fransızca licencier)


[isim]
  • Üniversitede okuyan öğrenci

    Lisansiyerler listesi üniversitenin dehlizine nihayet asılmıştı. - Sait Faik Abasıyanık


BETONİYER (Kelime Kökeni: Fransızca bétonnière)


[isim]
  • Betonkarar

DESTROYER (Kelime Kökeni: Fransızca destroyer)


[isim] [askerlik]
  • Muhrip

BÜSTİYER (Kelime Kökeni: Fransızca bustier)


[isim]
  • Bayanların ceket vb. kıyafetlerinin içinde kullanılan çarpıcı, göz alıcı, işlemeli kumaştan yapılmış askılı veya askısız üstlük

PUDRİYER (Kelime Kökeni: Fransızca poudrier)


[isim]
  • Pudralık