SAVUŞTURMA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



SAVUŞTURMA harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli SAVUŞTURMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Savuşturma ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Savuşturma olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

VURUŞ16, SAVAŞ15, AVŞAR14, SUVAT13, SAVUR13, SAVMA13, TAVUS13, VURMA13, AVURT12, MAVRA12, SAVAT12, TAVAS12, VASAT12, VARMA12, AVRAT11, MUŞTU11, VARTA11, MUŞTA10, SUTAŞ10, TURŞU10, ŞUARA9, ŞAMAR9, TAŞMA9, SAMUT8, SAMUR8, TARAŞ8, TAŞRA8, ARMUT7, MURAT7, MASAT7, SURAT7, SARMA7, SATMA7, TASMA7, ARTMA6, ASTAR6, RASAT6, SARAT6, TASAR6


ARTMA


[isim]
  • Artmak işi

    Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu. - Metin And


ASTAR (Kelime Kökeni: Farsça āster)


[isim]
  • Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • astar bol olmayınca yüze gelmez
  • astarı yüzünden pahalı olmak (veya pahalıya gelmek)
  • astar sürmek (veya vurmak veya çekmek)

Birleşik Kelimeler: astar boyası, astar kaplama, aslı astarı


RASAT (Kelime Kökeni: Arapça raṣad)


[isim] [gök bilimi]
  • Gözlem

    Türkler Belgrat'a yaklaştıkları zaman evvelki keşif ve rasat merkezi olmak üzere Havale kalesini inşa etmişlerdi. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: rasathane


SARAT


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük delikli kalbur

TASAR


[isim]
  • Bir iş, bir düşünce sırasını, düzeyini gösteren resim, yazı, plan

Birleşik Kelimeler: tasar çizim, ön tasar


ARMUT (Kelime Kökeni: Farsça emrūd)


[isim] [bitki bilimi]
  • Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis)
[bitki bilimi]
  • Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi

    Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat] [argo]
  • Çok bön, çok aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • armudun iyisini (dağda) ayılar yer
  • armudun önü, kirazın sonu
  • armudun sapı var, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek
  • armudu soy ye, elmayı say ye
  • armut dalının dibine düşer
  • armut gibi
  • armut piş ağzıma düş!

Birleşik Kelimeler: armut hoşafı, armut kabağı, armut kompostosu, armut kurusu, armut top, akça armudu, Amerikan armudu, bey armudu, çakal armudu, dağ armudu, deveci armudu, Hint armudu, Japon armudu, yaban armudu


MURAT (Kelime Kökeni: Arapça murād)


[isim]
  • İstek, dilek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • murada (veya muradına) ermek
  • muradı gözünde kalmak
  • murat almak
  • murat etmek


MASAT (Kelime Kökeni: Arapça mişḫaẕ)


[isim]
  • Bıçak bilemeye yarayan çelikten, çubuk biçiminde araç

    Kasap masadı. Aşçı masadı.


SURAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)


[isim]
  • Yüz (II)

    Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu. - Attila İlhan

[mecaz]
  • Somurtkanlık, asık yüzlülük
[mecaz]
  • Soğuk davranma

    Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • surat (veya suratı) bir karış
  • surata bak süngüye davran
  • surat asmak
  • surat etmek
  • suratı bir karış asılmak
  • suratı değişmek
  • suratı kasap süngeriyle silinmiş
  • suratına indirmek
  • suratından düşen bin parça olmak
  • suratını dağıtmak
  • suratını ekşitmek (veya buruşturmak)
  • suratı sirke satmak
  • surat kalmamak
  • surat mahkeme duvarı

Birleşik Kelimeler: surat düşkünü, asık surat, çatık surat, ekşi surat, kepçe surat


SARMA


[isim]
  • Sarmak işi

    Evlerindeki düzensizliğin, yozlaşmanın ve erinçsizliğin her yanı sarmasının yaratıcısı annesiydi. - Muzaffer Uyguner

[askerlik]
  • Çevirme
[madencilik]
  • Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk
[sıfat]
  • Sarılarak yapılan

    Sarma yay.

Birleşik Kelimeler: sarma kafiye, ciğer sarma, kilit sarma, zeytinyağlı sarma, lahana sarması, tavuk sarması, yaprak sarması


SATMA


[isim]
  • Satmak işi

    Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır. - Necati Cumalı


TASMA


[isim]
  • Bazı hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ

    Bir adam yanaştı, tasmasından tuttuğu güzel bir koyunu gösterdi. - Burhan Felek


SAMUT (Kelime Kökeni: Arapça ṣamūt)


[sıfat] [eskimiş]
  • Susan, suskun

SAMUR (Kelime Kökeni: Arapça semmūr)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sansargillerden, Kuzey Avrupa'da yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, postu için avlanan küçük hayvan (Martes zibellina)
[sıfat]
  • Bu hayvanın postundan yapılan

Birleşik Kelimeler: samur kaşlı, samur kürk, su samuru


TARAŞ


[isim] [halk ağzında]
  • Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden toplanan üründen artakalanlar