MUTSUZLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



MUTSUZLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 33 kelime bulunuyor. 6 harfli MUTSUZLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KUMSUZ13, MUTSUZ13, KUTSUZ12, MAZLUM12, TUMŞUK12, MAŞUKA11, TUZLUK11, UZATMA11, UZAMAK11, ULAŞMA11, MUSLUK10, MUMLUK10, TUZLAK10, TAŞMAK10, UMULMA10, KUMSAL9, LAKTAZ9, MAKSUT9, MUSKAT9, SULAMA9, UTULMA9, ULUTMA9, ULUMAK9, KUTSAL8, LUSAKA8, MUTLAK8, MAKTUL8, MAKSAT8, MASLAK8, SATMAK8, SALMAK8, ULAMAK8, TASLAK7


TASLAK


[isim]
  • Bir şeyi, bir sanat veya edebiyat eserini ana çizgileriyle, türlü bölümleriyle belirten ön çalışma

    Evet, diye devam ettim, hikâyen henüz taslak hâlinde. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Usta olmadığı hâlde kendini ustaymış gibi göstermeye çalışan kimse

Birleşik Kelimeler: kabataslak


KUTSAL


[sıfat] [din bilgisi]
  • Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
[felsefe]
  • Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan

Birleşik Kelimeler: dış kutsal


MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)


[sıfat]
  • Salt

    Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar

[felsefe]
  • Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık
[zarf]
  • Kesinlikle

    Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç

Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır


MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)


[sıfat]
  • Öldürülmüş, öldürülen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maktul düşmek (veya olmak)


MAKSAT (Kelime Kökeni: Arapça maḳṣad)


[isim]
  • İstenilen şey, amaç, gaye, erek

    Bugün oraya gitmeden evvel, Maarif idaresine uğradım. Maksadım evrakı geriye almaktı. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maksat gütmek
  • maksat hasıl olmak
  • maksat muhabbet olsun


MASLAK (Kelime Kökeni: Arapça maṣlāḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Sürekli su akan boru

    İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı


SATMAK


[-i]
  • Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek

    Geniş arazisini parselleyip sattı. - Tarık Buğra

[nesnesiz] [mecaz]
  • Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak
[mecaz]
  • Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek
[mecaz]
  • Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek
[argo]
  • Bir yolunu bularak birinden ayrılmak

    Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • satıp savmak

Birleşik Kelimeler: yapsat, çoksatar


SALMAK


[-e] [-i]
  • Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek

    Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu

[-e]
  • Saldırmak

    Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal

[denizcilik]
  • Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
[-i] [mecaz]
  • Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek

Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek


ULAMAK


[-e] [-i]
  • Eklemek, katmak, ilave etmek

KUMSAL


[isim]
  • Kumu olan yer

    Yolun neresi kayalık, neresi kumsal hep ezbere bilirdi. - Halikarnas Balıkçısı

[sıfat]
  • Kumlu

    Kumsal toprak.


LAKTAZ (Kelime Kökeni: Fransızca lactase)


[isim] [kimya]
  • Süt şekerini üzüm şekerine çeviren bir bağırsak enzimi

MAKSUT (Kelime Kökeni: Arapça maḳṣūd)


[sıfat] [eskimiş]
  • İstenen, niyet edilen, güdülen, amaçlanan

SULAMA


[isim]
  • Sulamak işi

UTULMA


[isim]
  • Utulmak işi

ULUTMA


[isim]
  • Ulutmak işi