MUKADDESAT Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



MUKADDESAT harflerini içeren 4 harfli 48 kelime bulunuyor. 4 harfli MUKADDESAT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Mukaddesat ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Mukaddesat olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

DUMA8, UMDE8, ADAM7, ADEM7, DUKA7, DAMA7, SUMA7, SADA7, SADE7, SEDA7, UKDE7, ASMA6, AMUT6, ADET6, ADAK6, AKSU6, DATA6, ESMA6, EDAT6, KUMA6, KAMU6, MUTA6, MASA6, MASK6, MEST6, SEMA6, SEMT6, TAMU6, USTA6, UTMA6, ATMA5, AKUT5, AKMA5, AKSE5, KASA5, KASE5, KAST5, KAME5, KAMA5, META5, SAAT5, SAKE5, SAKA5, TAAM5, TEMA5, TASA5, ATAK4, TAKA4


ATAK


[sıfat]
  • Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr

    Bütün çocuklar gibi onlar da haşarı, atak ve güreşçi idiler. - Reşat Nuri Güntekin

[halk ağzında]
  • Geveze
[isim] [tıp]
  • Aniden başlayan hastalık nöbeti
[isim]
  • Atılım
[spor]
  • Gol atmak veya sayı kazanmak amacıyla yapılan akın, ofans

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atak yapmak

Birleşik Kelimeler: kontratak, panikatak


TAKA


[isim] [denizcilik]
  • Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli bir tür kıyı teknesi

    Taka ile deniz yolculuğunun nasıl geçtiğini anlatmayacağım. - Ercüment Ekrem Talu

[mecaz]
  • Bozuk, zor çalışan veya eski kara taşıtları için kullanılan bir söz

ATMA


[isim]
  • Atmak işi

    Yolda giderken balgamını herkesin geçtiği yola atmayı çok doğal sayanı neden seveyim? - Adalet Ağaoğlu

Birleşik Kelimeler: cirit atma, çekiç atma, disk atma, gülle atma


AKUT (Kelime Kökeni: Almanca akut)


[sıfat] [tıp]
  • İveğen

AKMA


[isim]
  • Akmak işi
[halk ağzında]
  • Reçine, çam sakızı, akındırık

Birleşik Kelimeler: akma hançer, akma sınırı


AKSE (Kelime Kökeni: Fransızca accès)


[isim] [tıp]
  • Hastalık nöbeti, kriz

Birleşik Kelimeler: kalp aksesi


KASA (Kelime Kökeni: İtalyanca cassa)


[isim]
  • Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap

    Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse
[mimarlık]
  • Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
[spor]
  • Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasayı devretmek

Birleşik Kelimeler: kasa defteri, kasa fişi, kasa sayımı, çelik kasa, kiralık kasa, şifreli kasa, yazar kasa


KÂSE (Kelime Kökeni: Farsça kāse)


[isim]
  • Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak

    Kocaman bakır kâsede kuskus çorbası vardı. - Nezihe Araz

Birleşik Kelimeler: kâseifağfur


KAST (Kelime Kökeni: Fransızca caste)


[isim] [toplum bilimi]
  • Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri

KAME (Kelime Kökeni: Fransızca camée)


[isim]
  • Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş

KAMA


[isim]
  • Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak

    Bu bıçak, sapına bez sarılmış, küçük çapta bir kamaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[madencilik]
  • Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası
[askerlik]
  • Topun gerisini kapayan kapak

    Köy değirmenlerinde top kaması döküldüğüne şahit oldum. - Aka Gündüz

[halk ağzında]
  • Oyunda kazanılan her parti
[halk ağzında]
  • Oyunda sayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kama basmak


META (Kelime Kökeni: Arapça metāʿ)


[isim]
  • Mal, ticaret malı
[ticaret]
  • Sermaye

    Batı'dan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır. - Bedri Rahmi Eyuboğlu


SAAT (Kelime Kökeni: Arapça sāʿat)


[isim]
  • Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası

    Beş altı mil ötedeki karşı kıyıya bir saatte varabilirdik ancak. - Azra Erhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saat bir (veya iki, üç ...) yönünde
  • saat bu saat
  • saat gibi
  • saat gibi işlemek
  • saati çalmak
  • saati saatine uymamak
  • saat on bir buçuğu çalmak
  • saat tutmak

Birleşik Kelimeler: saat açısı, saat ayarı, saat başı, saat camı, saat cebi, saat çiçeği, saat dairesi, saat dilimi, saat farkı, saat kulesi, saati saatine, alafranga saat, alaturka saat, ampersaat, ana saat, biyolojik saat, çalar saat, elektronik saat, ezani saat, guguklu saat, kilovatsaat, lümensaat, o saat, ölü saat, vatsaat, yerel saat, yeşil saat, zevalî saat, akşam saati, beslenme saati, bilek saati, cep saati, çalışma saati, çay saati, duvar saati, elektrik saati, eşref saati, ezan saati, güneş saati, iş saati, kol saati, konsol saati, kontrol saati, kum saati, masa saati, mesai saati, meydan saati, okuma saati, park saati, su saati, uyku saati, yaz saati, yıldız saati, altın saatler, indirim saatleri


SAKE (Kelime Kökeni: Fransızca saké)


[isim]
  • Pirinçten yapılan bir tür Japon rakısı

SAKA (Kelime Kökeni: Arapça saḳḳā)


[isim]
  • Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saka beygiri gibi

[isim] [hayvan bilimi]
  • Saka kuşu

Birleşik Kelimeler: saka kuşu

[isim] [tıp]
  • Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık