KESATLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



KESATLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 33 kelime bulunuyor. 6 harfli KESATLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MAŞALA10, ŞAMATA10, TAŞMAK10, TEMAŞA10, AŞKALE9, AKASMA8, AKSAMA8, KASMAK8, MAKSAT8, MASLAK8, SATMAK8, SALMAK8, ASALET7, ASALAK7, ATLAMA7, ATAMAK7, AKAMET7, AMETAL7, AKSATA7, AKLAMA7, ALESTA7, ALAMET7, KALKMA7, KALMAK7, KATMAK7, KASKET7, LATEKS7, MAKTEL7, MAKALE7, SALATA7, TASLAK7, TAKMAK7, KALTAK6


KALTAK


[isim]
  • Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
[kaba konuşmada]
  • İffetsiz, namussuz kadın

Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı


ASALET (Kelime Kökeni: Arapça aṣālet)


[isim]
  • Soyluluk

    Fakat çilekeş kadının asaletini biliyorum. - Necip Fazıl Kısakürek

[edebiyat]
  • Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu

ASALAK


[isim] [biyoloji]
  • Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
[sıfat] [mecaz]
  • Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli

Birleşik Kelimeler: asalak bilimci, asalak bilimi, asalak bilimsel, asalaksavar, dış asalak, iç asalak, tam asalak, yarı asalak, yarım asalak, ağrıma asalakları


ATLAMA


[isim]
  • Atlamak işi

    Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar. - Reşat Nuri Güntekin

[spor]
  • Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı

Birleşik Kelimeler: atlama beygiri, atlama çizgisi, atlama tahtası, atlama taşı, sırıkla atlama, uzun atlama, üç adım atlama, yüksek atlama, kaplan atlaması


ATAMAK


[-e] [-i]
  • Birini bir göreve getirmek, tayin etmek

Birleşik Kelimeler: açıktan atamak, asaleten atamak, vekâleten atamak


AKAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāmet)


[isim] [eskimiş]
  • Kısırlık, verimsizlik
[mecaz]
  • Başarısızlık, sonuçsuzluk

    Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akamete uğramak


AMETAL (Kelime Kökeni: Fransızca amétale)


[isim] [kimya]
  • Metal olmayan element

    Klor, fosfor, oksijen ametaldir.


AKSATA (Kelime Kökeni: Arapça aḫẕ + iʿṭāʾ)


[isim]
  • Alışveriş

    Şarap satacağım, ben aksatama bakarım. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


AKLAMA


[isim]
  • Aklamak işi, ibra

Birleşik Kelimeler: aklama belgesi


ALESTA (Kelime Kökeni: İtalyanca allesta)


[sıfat]
  • Harekete hazır, tetikte

    Şafak sökerken denizcilerin hepsi alesta idiler. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alesta beklemek
  • alesta durmak
  • alesta tutmak


ALAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāmet)


[isim]
  • Belirti, işaret, iz, nişan

    İnsanlığın belli bir sonuca yöneldiğini gösterir hiçbir alamet yok. - Cemil Meriç

[mecaz]
  • Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne

Birleşik Kelimeler: alametifarika, kıyamet alameti


KALKMA


[isim]
  • Kalkmak işi

    Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar


KALMAK


[nesnesiz]
  • Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

    Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra

[-de]
  • Konaklamak, konmak

    Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay

[-le]
  • Oturmak, yaşamak

    Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Oyalanmak, vakit geçirmek

    Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı

[-de]
  • İşlemez, yürümez duruma gelmek

    Araba yarı yolda kaldı.

[-e]
  • İleriye atılmak, ertelenmek

    Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]
  • Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

    Oda duman içinde kaldı.

[-de]
  • Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

    Bugün iş maddesinde kaldık.

[-den]
  • Miras olarak geçmek

    Çiftlik ana babasından kalmış.

[-den]
  • Yapamamak

    Misafir geldi, gezmeden kaldık.

[-le]
  • Yetinmek

    Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.

[-le]
  • Sınırlanmak

    Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk

[yardımcı fiil]
  • Olmak, herhangi bir durumda bulunmak

    Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay

[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Bakakalmak.

    Şaşakalmak.

    Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... den kalır yeri yok
  • ... ye kalsa (veya kalırsa)
  • kaldı ki

Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış


KATMAK


[-e] [-i]
  • Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak

    Sirkeye su katmak.

[halk ağzında]
  • Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak

KASKET (Kelime Kökeni: Fransızca casquette)


[isim]
  • Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık

    Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı. - Orhan Kemal