KASAVETLENMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



KASAVETLENMEK harflerini içeren 6 harfli 79 kelime bulunuyor. 6 harfli KASAVETLENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

EVSEME14, SAVMAK14, SEVMEK14, KASVET13, LAVMAN13, SAVLET13, VATMAN13, KAVELA12, KAVLAK12, LEVENT12, NEVALE12, NAKAVT12, VAKETA12, ESLEME8, ESNEME8, KESMEK8, KASMAK8, MESNET8, MESLEK8, MESKEN8, MESELE8, MESELA8, MESANE8, MAKSAT8, MASLAK8, SATMAK8, SANMAK8, SALMAK8, SEKMEN8, SEKMEK8, SEKLEM8, ASALET7, AKAMET7, AMETAL7, ALESTA7, ALAMET7, EKLEME7, EMANET7, ENEMEK7, ELAMAN7, ELEMAN7, ELEMEK7, ELENME7, ELETME7, KANMAK7, KAKNEM7, KALKMA7, KALMAK7, KESENE7, KELEME7, KEMANE7, KEMENT7, KEKEME7, KESTEL7, KATMAK7, KATMAN7, KASKET7, KASNAK7, KASTEN7, LATEKS7, MAKTEL7, MAKALE7, MELEKE7, MEALEN7, SEKANT7, SEKENE7, TENSEL7, TASLAK7, TAKMAK7, TEKMAN7, TELEKS7, TELEME7, ALATEN6, EKENEK6, KALTAK6, KALKAN6, KENTAL6, TENEKE6, TELEKE6


ALATEN


[sıfat] [halk ağzında]
  • Cüzzamlı

EKENEK


[isim]
  • Mezra

    Ekeneği, çayırları, alışverişi olan adamdır. - Memduh Şevket Esendal


KALTAK


[isim]
  • Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
[kaba konuşmada]
  • İffetsiz, namussuz kadın

Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı


KALKAN


[isim]
  • Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
[mecaz]
  • Koruyucu

    Akbabanın kanatlarından başka kalkanı yoktu galiba. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalkan etmek
  • kalkan olmak

Birleşik Kelimeler: kalkan bezi, kılıçkalkan

[isim] [hayvan bilimi]
  • Yan yüzergillerden, büyük, yassı, derisi düğme veya çivi denilen birtakım sivri kemiklerle örtülü, beyaz etli balık, kalkan balığı (Scophtalmus maximus)

Birleşik Kelimeler: kalkan balığı, kalkan böcekleri, çivisiz kalkan


KENTAL (Kelime Kökeni: Fransızca quintal)


[isim] [matematik]
  • 100 kilogramlık ağırlık ölçü birimi

TENEKE


[isim]
  • Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac

    Uyuyanı uyandırmak için ondan yana teneke parçaları atıp gürültü çıkartırlardı. - Lâtife Tekin

[sıfat]
  • Bu sacdan yapılmış

    Heybeden çıkardığı kulpu kopuk küçük bir teneke maşrapa ile su getirdi. - Osman Cemal Kaygılı

[sıfat]
  • Bu kabın aldığı miktarda olan

Birleşik Kelimeler: teneke caz, teneke mahallesi, çöp tenekesi


TELEKE


[isim] [halk ağzında]
  • Uzun ve sert kanat telekleri

ASALET (Kelime Kökeni: Arapça aṣālet)


[isim]
  • Soyluluk

    Fakat çilekeş kadının asaletini biliyorum. - Necip Fazıl Kısakürek

[edebiyat]
  • Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu

AKAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāmet)


[isim] [eskimiş]
  • Kısırlık, verimsizlik
[mecaz]
  • Başarısızlık, sonuçsuzluk

    Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akamete uğramak


AMETAL (Kelime Kökeni: Fransızca amétale)


[isim] [kimya]
  • Metal olmayan element

    Klor, fosfor, oksijen ametaldir.


ALESTA (Kelime Kökeni: İtalyanca allesta)


[sıfat]
  • Harekete hazır, tetikte

    Şafak sökerken denizcilerin hepsi alesta idiler. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alesta beklemek
  • alesta durmak
  • alesta tutmak


ALAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāmet)


[isim]
  • Belirti, işaret, iz, nişan

    İnsanlığın belli bir sonuca yöneldiğini gösterir hiçbir alamet yok. - Cemil Meriç

[mecaz]
  • Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne

Birleşik Kelimeler: alametifarika, kıyamet alameti


EKLEME


[isim]
  • Eklemek işi
[sıfat]
  • Eklenmiş

Birleşik Kelimeler: ekleme dişi


EMANET (Kelime Kökeni: Arapça emānet)


[isim]
  • Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia

    Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar. - Salâh Birsel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emanet ata binen tez iner
  • emanet bırakmak (veya etmek veya vermek)
  • emanete hıyanet olmaz
  • emanet eşeğin yuları gevşek olur
  • emanet hayvanın (veya eşeğin) kuskunu (veya paldımı) yokuşta kopar

Birleşik Kelimeler: emanet dolabı, şehremaneti


ENEMEK


[-i]
  • İğdiş etmek