İçinde Tak Bulunan 8 Harfli Kelimeler



İçerisinde TAK olan 8 harfli 42 kelime bulunuyor. İçinde TAK olan 8 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Tak ile başlayan 8 harfli kelimeler. tak ile biten 8 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

TAKOGRAF19, KAVUŞTAK18, TAKİGRAF18, PAYTAKÇA17, TAKİPSİZ16, TAKADDÜM15, BATAKÇIL14, KATAKOMP14, TAKAYYÜT14, TAKDİMCİ14, TAKARRÜP14, YALTAKÇI14, MÜSTAKİM13, PORTAKAL13, PATAKREM13, TAKILGAN13, TAKIŞMAK13, BİRTAKIM12, KALTAKÇI12, MÜSTAKAR12, MÜSTAKİL12, TAKATSİZ12, TAKIMADA12, TAKKESİZ12, BATAKLIK11, TAKTİKÇİ11, TAKLİTÇİ11, TAKALLÜS11, YATAKLIK11, ORTAKLIK10, TAKTIRMA10, TAMTAKIR10, TAKRİBEN10, TAKARRÜR10, TAKILMAK10, TAKKADAK10, TAKINMAK10, TAKSİMAT10, İSTİNTAK9, TAKSİRLİ9, TAKSİRAT9, TAKATUKA9


İSTİNTAK (Kelime Kökeni: Arapça istinṭāḳ)


[isim] [eskimiş] [hukuk]
  • Sorgu
[mecaz]
  • Sorguya çekme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • istintak etmek


TAKSİRLİ


[sıfat]
  • Kusurlu

Birleşik Kelimeler: taksirli suç


TAKSİRAT (Kelime Kökeni: Arapça taḳṣīrāt)


[isim]
  • Kusurlar, suçlar

    İnsan gene kendi taksiratı yüzünden normal ömrünü yaşayamaz oldu. - Burhan Felek


TAKATUKA


[isim]
  • Gürültü patırtı
[eskimiş]
  • Basımevlerinde kurşun dökülmüş, satır olarak dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz
[eskimiş]
  • Odanın ortasına yerleştirilen, uzun tütün çubuklarının külünün döküldüğü çanak

ORTAKLIK


[isim]
  • Ortak olma durumu, iştirak, müşareket, şeriklik

    Dil birliği, anlaşamamak yüzünden doğabilecek ayrılıkların karşılıklı düşmanlıkları giderebileceği bir ortaklık tabanıdır. - Nermi Uygur

[ticaret]
  • İki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ortaklık etmek
  • ortaklık kurmak

Birleşik Kelimeler: ortaklık senedi, ortaklık sözleşmesi, ana ortaklık, anonim ortaklık, kolektif ortaklık, komandit ortaklık, limitet ortaklık, sınırlı ortaklık, dolaşım ortaklığı, gelir ortaklığı


TAKTIRMA


[isim]
  • Taktırmak işi

TAMTAKIR


[sıfat]
  • İçinde bulunması gereken şeylerden hiçbiri bulunmayan, bomboş

    Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı. - Talât Halman

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tamtakır kuru (veya kırmızı) bakır
  • tamtakır olmak


TAKRİBEN (Kelime Kökeni: Arapça taḳrīben)


[zarf] [eskimiş]
  • Aşağı yukarı, yaklaşık olarak

    Bendeniz istasyondan burasını ölçmedim ya! Takriben söyledim. - Memduh Şevket Esendal


TAKARRÜR (Kelime Kökeni: Arapça taḳarrur)


[isim] [eskimiş]
  • Bir yerde karar kılma, yerleşme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takarrür etmek


TAKILMAK


[nesnesiz]
  • Takma işi yapılmak

    O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı. - Ayla Kutlu

[-e]
  • Bir yere iliştikten veya dokunduktan sonra oradan kurtulamamak

    Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı. - Osman Cemal Kaygılı

[-e]
  • Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek

    İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu. - Haldun Taner

[-e]
  • Bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak

    Yolda bir arkadaşına takıldı.

[-e] [mecaz]
  • Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak

    Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum. - Nezihe Meriç

[-e] [mecaz]
  • Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak

    İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır. - Haldun Taner

[-e] [argo]
  • Biriyle, bir toplulukla sık sık birlikte olmak, onlara katılmak
[-e] [argo]
  • Kahvehane, meyhane vb.ne sık sık gitmek, eğlenmek
[-e]
  • Birinin sürekli peşinden gitmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takılıp kalmak


TAKKADAK


[zarf]
  • Çabucak

TAKINMAK


[nesnesiz]
  • Kendine takmak
[-i] [mecaz]
  • Bir nitelik veya durum almak

    Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği de yoktu. - Falih Rıfkı Atay


TAKSİMAT (Kelime Kökeni: Arapça taḳsīmāt)


[isim] [eskimiş]
  • Bölüntüler

BATAKLIK


[isim]
  • Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmak

    Stadyuma, mekteplere yakın, onların burnu dibinde olan bu dere, hakikatte bir bataklıktır. - Nazım Hikmet

[mecaz]
  • Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum

    Bizler kendisini bu bataklıktan kurtarmak için fazlasını bile yaptık. - Etem İzzet Benice

Birleşik Kelimeler: bataklık ardıcı, bataklık baykuşu, bataklık çulluğu, bataklık gazı, bataklık keteni, bataklık kırlangıcı, bataklık kuşları, bataklık nergisi


TAKTİKÇİ


[isim]
  • Taktik uygulamasında becrikli olan kimse

    Her şeyden evvel maharetli bir taktikçidir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu