İçinde L Bulunan Kelimeler



İçinde L olan 29331 kelime bulunuyor. İçerisinde L geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "L ile başlayan kelimeler. L ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

ŞEFFAFLAŞTIRMAK41, BÖLÜŞTÜRÜVERMEK39, ÇÖZÜMLEYİVERMEK39, BOĞAZLAYIVERMEK38, BAĞIŞLAYIVERMEK38, GÖKKUZGUNGİLLER38, ÇÖZÜMLENİVERMEK37, BAĞDAŞTIRICILIK36, ÇÖZÜNDÜREBİLMEK36, ÇÖZDÜRÜLEBİLMEK36, ÇAĞDAŞLAŞABİLME36, VURDUMDUYMAZLIK36, ÇÖZÜMLEYEBİLMEK35, ÇAĞDAŞLAŞTIRMAK35, ÇUVALLAYIVERMEK35, HOMOJENLEŞTİRME35, PROPAGANDACILIK35, ACAYİPLEŞİVERME34, ÇAĞCILLAŞTIRMAK34, GÖREVLENDİRİLME34
Tümünü Gör

14 Harfli Kelimeler

KÖPEKOĞLUKÖPEK43, RADYOFİZYOLOJİ41, ŞEFFAFLAŞTIRMA40, ÇÖZÜMSÜZLEŞMEK39, ÖZGÜRLÜKSÜZLÜK39, BÖLÜŞTÜRÜVERME38, ÇÖZÜMLEYİVERME38, HAFİFMEŞREPLİK38, BOĞAZLAYIVERME37, BAĞIŞLAYIVERME37, HIYAROĞLUHIYAR37, ÇÖZÜMLENİVERME36, DÜŞÜNDÜRÜCÜLÜK36, HİDROBİYOLOJİK36, MUVAFFAKİYETLİ36, BAĞIŞLAYICILIK35, ÇÖZÜNDÜREBİLME35, ÇÖZDÜRÜLEBİLME35, MÜRÜVVETSİZLİK35, ÖRÜMCEĞİMSİLER35
Tümünü Gör

13 Harfli Kelimeler

JEOMORFOLOJİK42, HOŞGÖRÜSÜZLÜK41, SAĞGÖRÜSÜZLÜK41, HİDROJEOLOJİK40, ÖVÜNDÜRÜCÜLÜK40, FOTOĞRAFÇILIK39, ÇÖZÜMSÜZLEŞME38, RÖPORTAJCILIK38, ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK37, COĞRAFYACILIK37, BAŞREJİSÖRLÜK36, AÇGÖZLÜLEŞMEK35, BELGEVŞEKLİĞİ35, DOĞAÜSTÜCÜLÜK35, FOTOĞRAFLAMAK35, FİTOPATOLOJİK35, HİDROBİYOLOJİ35, HAZIRCEVAPLIK35, AÇIKGÖZLEŞMEK34, ÇÖZÜNDÜRÜLMEK34
Tümünü Gör

12 Harfli Kelimeler

JEOMORFOLOJİ41, KÖPOĞLUKÖPEK41, HİDROJEOLOJİ39, GÖRÜNGÜCÜLÜK37, ŞEFFAFLAŞMAK37, GÜNGÖRMÜŞLÜK36, ÇÖZÜLÜVERMEK35, DÖNÜŞÜMCÜLÜK35, AÇGÖZLÜLEŞME34, BÖLÜŞÜVERMEK34, FİTOPATOLOJİ34, FOTOĞRAFLAMA34, AÇIKGÖZLEŞME33, AÇIKGÖZLÜLÜK33, BELSOĞUKLUĞU33, ÇÖZÜNDÜRÜLME33, DÖVDÜRTÜLMEK33, FİLOZOFLAŞMA33, PÜLVERİZATÖR33, VAHVAHLANMAK33
Tümünü Gör

11 Harfli Kelimeler

ŞEFFAFLAŞMA36, GÖRGÜSÜZLÜK35, JEOMORFOLOG35, ÇÖZÜLÜVERME34, ÇÖZÜMSÜZLÜK34, FİZYOLOJİST34, GÖRÜŞSÜZLÜK34, ÖZGÜRLÜKSÜZ34, BÖLÜŞÜVERME33, BÖLÜŞTÜRÜCÜ33, ÇÖPLÜKÇÜLÜK33, GÖVDESİZLİK33, GÖREVDAŞLIK33, GÖZLÜKÇÜLÜK33, HERİFÇİOĞLU33, HOŞGÖRÜRLÜK33, KUVVETÖLÇER33, PEHLİVANKÖY33, DÖVDÜRÜLMEK32, DÖVDÜRTÜLME32
Tümünü Gör

10 Harfli Kelimeler

DÖVÜŞÇÜLÜK36, GÖRGÜCÜLÜK33, ANJİYOLOJİ32, BAŞSAĞLIĞI32, FİZYOLOJİK32, ÖZGÜRLÜKÇÜ32, YAĞIŞÖLÇER32, DÖVDÜRÜLME31, FÜTÜROLOJİ31, GRAFOLOJİK31, GÖĞÜSLEMEK31, GÖĞÜSLENME31, GÖNÜLSÜZCE31, HAFİFLEYİŞ31, KIZILSÖĞÜT31, AÇGÖZLÜLÜK30, BURJUVALIK30, ÇÖZÜMLEYİŞ30, FOSFORIŞIL30, HAFİFLEŞME30
Tümünü Gör

9 Harfli Kelimeler

GÖĞÜSLÜCE34, ÖVGÜCÜLÜK34, ATGÖZLÜĞÜ33, BALKÖPÜĞÜ32, LAFÜGÜZAF32, FİZYOLOJİ31, HOŞGÖRÜLÜ31, ÖĞÜTÇÜLÜK31, SAĞGÖRÜLÜ31, ŞEFFAFLIK31, AÇGÖZLÜCE30, BLÖFÇÜLÜK30, ÇÖZÜCÜLÜK30, GÖRGÜLÜCE30, GÖZLÜKSÜZ30, GÖZSÜZLÜK30, GRAFOLOJİ30, GÖĞÜSLEME30, LJUBLJANA30, ÇÖZGÜNLÜK29
Tümünü Gör

8 Harfli Kelimeler

GÖĞÜSLÜK30, ÖĞÜTÜLÜŞ30, HÖRGÜÇLÜ29, ÖVÜCÜLÜK29, SÖĞÜŞLÜK29, BÖĞRÜLCE28, ÇÖPÇÜLÜK28, ÇÖPLÜKÇÜ28, DÖVÜLGEN28, GÖZLÜKÇÜ28, GÖZCÜLÜK28, JEOLOJİK28, ÖNGÖRÜLÜ28, ŞARJÖRLÜ28, GÖVDESEL27, GÜPGÜZEL27, JANJANLI27, CAFCAFLI27, DUBLAJCI26, FONOLOJİ26
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

ÇÖPLÜĞÜ31, GÖĞÜSLÜ29, DÖVÜLÜŞ28, GÖZLEĞİ27, JEOLOJİ27, ÇÖZÜLÜŞ26, JÖLESİZ26, KÖPOĞLU26, AÇGÖZLÜ25, GÖRGÜLÜ25, GÖMÜLÜŞ25, GÖVDELİ25, ÖLÜDOĞA25, SÖĞÜTLÜ25, ÇÖZÜLÜM24, DÖVÜLME24, DAĞLAĞI24, FİLOZOF24, GÖRÜŞLÜ24, GÖÇELGE24
Tümünü Gör

6 Harfli Kelimeler

BLÖFÇÜ25, ÖVÜLÜŞ25, GÖLKÖY24, RÖLÖVE24, GÖLOVA23, SOLFEJ23, SUFLÖZ23, GOLFÇÜ22, ÖLÇÜCÜ22, VOLTAJ22, BÖLÜCÜ21, ÇÖPLÜK21, FLAŞÖR21, FALANJ21, GÖMÜLÜ21, GÖKÇÜL21, GÖLCÜK21, GÖLL21, GÖZLÜK21, JÖLELİ21
Tümünü Gör

5 Harfli Kelimeler

GÖVEL21, ÇÖPLÜ20, GÖZLÜ20, LAVAJ20, ÖZGÜL20, GÖLGE19, LAĞIV19, ÖLÇÜŞ19, BÜĞLÜ18, BÖLÜŞ18, DÖŞLÜ18, İĞFAL18, JELOZ18, ÖZALP18, ÖĞLEN18, VULVA18, ZÜLÜF18, BÜL17, BÖLGE17, ÇOĞUL17
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

LE19, BLÖF18, ÖĞLE17, PLAJ17, VALF16, GOLF15, ÖZLÜ15, ÖÇLÜ15, ÖLÇÜ15, ÖLÜŞ15, BÖLÜ14, FL14, GÖLE14, ÖDÜL14, FL13, FELÇ13, IĞIL13, JALE13, JİLE13, OĞUL13
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

L13, JUL13, LÖP13, ÇÖL12, JEL12, DÖL11, L11, L11, ÖLÜ11, FUL10, FOL10, FLU10, LÖS10, FİL9, FEL9, FAL9, GÜL9, LAF9, LÖK9, LİF9
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

OL3, AL2, EL2, İL2, LA2, LE2


AL


[isim]
  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

[sıfat]
  • Bu renkte olan (at)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim] [eskimiş]
  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]
  • Alüminyum elementinin simgesi

EL


[isim] [anatomi]
  • Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü

    El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk - Ziya Osman Saba

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... elinden çıkmak
  • el (veya elini) uzatmak
  • el (veya elini) yakmak
  • el açmak
  • el almak
  • el atmak
  • el ayak (veya etek) çekmek
  • el ayak çekilmek
  • el bağlamak
  • el basmak
  • el bebek gül bebek
  • el bende!
  • el çekmek
  • el çektirmek
  • el çırpmak
  • elde (veya elinde) olmamak
  • elde avuçta (bir şey) kalmamak
  • elde avuçta (ne varsa)
  • elde etmek
  • el değiştirmek
  • el değmemek
  • elde kalmak
  • eldeki yara, yarasıza duvar deliği
  • elden ağza yaşamak
  • elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
  • elden bırakmamak (veya düşürmemek)
  • elden çıkarmak
  • elden çıkmak
  • elden geçirmek
  • elden gel!
  • elden geldiği kadar
  • elden gelmemek
  • elden gitmek
  • elden kaçırmak
  • elden kaçmak
  • elden ne gelir?
  • elde tutmak
  • el dokunulmamak
  • ele alınır
  • ele alınmaz
  • ele almak
  • ele avuca sığmamak
  • ele bakmak
  • ele geçirmek
  • ele geçmek
  • ele gelmek
  • el elde baş başta
  • el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
  • el elden üstündür (ta arşa kadar)
  • el el ile, değirmen yel ile
  • el eli yıkar, iki el yüzü
  • el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
  • el el üstünde oturmak
  • el ermez, güç yetmez
  • el etek öpmek
  • el etek tutmak
  • el etmek
  • ele vermek
  • eli (veya elleri) armut devşirmek
  • eli alışmak
  • eli altında olmak
  • eli ayağı (olmak)
  • eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak
  • eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
  • eli ayağı titremek
  • eli ayağı tutmak
  • eli aza varmamak
  • eli boş çıkmak
  • eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
  • eli boş gelmek
  • eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)
  • eli değmek
  • eli dursa ayağı durmaz
  • eli ekmek tutmak
  • eli eline değmemek
  • eli ermek
  • eli ermez gücü yetmez
  • eli genişlemek
  • eli gitmek
  • eli harama uzanmak
  • eli işe yatmak
  • eli kalem tutmak
  • eli kırılmak
  • eli kırılsın!
  • eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)
  • eli kolu bağlı durmak
  • eli kurusun!
  • elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
  • elinde ... var
  • elinde avucunda nesi varsa
  • elinde bulunmak (veya olmak)
  • elinde büyümek
  • elinde kalmak
  • elinden
  • elinden (bir şey) düşmemek
  • elinden (bir şeyi) düşürmemek
  • elinden almak
  • elinden bir iş (veya şey) gelmemek
  • elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
  • elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
  • elinden geleni yapmak
  • elinden gelmek
  • elinden hiçbir şey kurtulmamak
  • elinden iş çıkmamak
  • elinden iyi iş gelmek
  • elinden kan çıkmak
  • elinden kurtulmak
  • elinden tutmak
  • elinde olmak
  • elinde olmak
  • elinde patlamak
  • elinde tutmak
  • eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
  • eline almak
  • eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)
  • eline ayağına üşenmemek
  • eline bakmak
  • eline doğmak
  • eline düşmek
  • eline erkek eli değmemiş olmak
  • eline eteğine doğru
  • eline eteğine sarılmak
  • eline fırsat geçmek
  • eline geçmek
  • eline kalmak
  • eline su dökemez
  • eline tutuşturmak
  • eline yüzüne bulaştırmak
  • elini arı kovanına sokmak
  • elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)
  • elini ayağını öpeyim
  • elini belli etmek (veya göstermek)
  • elini çabuk tutmak
  • elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
  • elini kolunu bağlamak
  • elini kolunu sallaya sallaya gelmek
  • elini kolunu sallaya sallaya gezmek
  • elini kulağına atmak
  • elinin altında (olmak)
  • elinin hamuruyla erkek işine karışmak
  • elinin tersiyle çarpmak
  • elinin tersiyle itmek
  • elini oynatmak
  • elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
  • elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
  • elini sürmemek
  • elini taşın altına koymak (veya sokmak)
  • elini veren kolunu alamaz
  • elini vicdanına koymak
  • elinle ver, ayağınla ara
  • eli olmak
  • eli para görmek
  • eli silah tutmak
  • eli varmamak (veya gitmemek)
  • eli yatmak
  • eliyle koymuş gibi
  • el kadar
  • el kaldırmak
  • el katmak
  • el koymak
  • ellerde gezmek
  • elleri (veya ellerin) dert görmesin
  • ellerim yanıma gelsin
  • eller yukarı!
  • elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
  • elle tutulur
  • elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)
  • elle tutulur tarafı olmamak
  • el ovuşturmak
  • el öpenlerin çok olsun!
  • el öpmek
  • el öpmekle ağız aşınmaz
  • el pençe
  • el pençe divan
  • el pençe divan durmak
  • el sıkışmak
  • el sıkmak
  • el sürmemek
  • el tazelemek
  • el terazi, göz mizan
  • el tutmak
  • el üstünde tutmak
  • el vergisi, gönül sevgisi
  • el vermek
  • el vurmamak
  • el yarası onulur, dil yarası onulmaz
  • el yıkamak

Birleşik Kelimeler: el alışkanlığı, el altında, el altından, el arabası, el ayası, elbasan tavası, el bezi, el birliği, el bombası, el çabukluğu, el çantası, el değirmeni, el duşu, el ele, el emeği, elense, el erimi, el erki, elezer, el falı, el feneri, el freni, el havlusu, el ilanı, el işçiliği, el işi, el kantarı, el keseri, el kılavuzu, el kiri, el kitabı, el notu, el oltası, elöpen, el sabunu, el sanatları, el sözlüğü, el şakası, el tası, el telefonu, el telsizi, el topu, el ulağı, el uzluğu, el yatkınlığı, el yazısı, el yazması, el yordamıyla, elde bir, elden ele, eli açık, eli ağır, eli ayağı düzgün, eli bayraklı, elibelinde, eli belinde, eli bol, eli boş, eliböğründe, eli böğründe, eli çabuk, eli dar, eli geniş, eli hafif, eli koynunda, eli kulağında, eli mahkûm, eli maşalı, elimsende, eli nimetli, eli selek, eli sıkı, eli sopalı, eli şakağında, eli yatkın, eli uz, eli uzun, eli yatkın, eli yordamlı, eli yüreğinde, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz, eline ağır, eline ayağına çabuk, eline çabuk, elinin körü, azel, art elden, havvaanaeli

[isim]
  • Yakınların dışında kalan kimse, yabancı

    Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır! - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • el ağzına bakan, karısını tez boşar
  • el arı düşman gayreti
  • el beğenmezse yer beğensin
  • elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
  • elden vefa, zehirden şifa
  • ele güne karşı
  • el elin aynasıdır
  • el elin eşeğini türkü çağırarak arar
  • el elin nesine, gülerek gider yasına
  • el eliyle yılan tutulur
  • ele verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • el için ağlayan gözden olur
  • el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer
  • el için yanma nâra, yak çubuğunu bak keyfine
  • el ile gelen düğün bayram
  • elin ağzı torba değil ki büzesin
  • el iyisi olmak
  • el kazanıyla aş kaynamaz
  • el kazanıyla aş kaynatmak
  • el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır

Birleşik Kelimeler: el adamı, el âlem, el kapısı, elkızı, eloğlu, yedi kat el

[isim]
  • Ülke, yurt, il

    Çöller, Yemen ellerinden beter imiş. - Aka Gündüz

[halk ağzında]
  • Oba, aşiret

    Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir - Dadaloğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elde bulunan beyde bulunmaz
  • el mi yaman bey mi yaman? el yaman!

Birleşik Kelimeler: yad el, gurbet eli, Türk eli, yad eller


İL


[isim]
  • Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet

    İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa

[tarih]
  • Eski Türklerde devlet

Birleşik Kelimeler: ilbay


LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)


[isim] [müzik]
  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
[kimya]
  • Lantan elementinin simgesi

LE



OL


[sıfat] [eskimiş]
  • O gösterme sıfatı

    Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi

[zamir]
  • O gösterme zamiri

FİL (Kelime Kökeni: Arapça fīl)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Filgillerin hortumlular takımından, Afrika ve Asya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok iri, kalın derili hayvan (Elephas)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fil gibi

Birleşik Kelimeler: fildişi, fil dişi, fil elması, fil faresi, fil hastalığı, filkulağı, fil yürüyüşü


FEL


[isim]
  • Görüngü

FAL (Kelime Kökeni: Arapça fāl)


[isim]
  • Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı

    Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fala bakmak
  • fal açmak (veya bakmak)

Birleşik Kelimeler: falname, fal taşı, bakla falı, el falı, kahve falı, papatya falı


GÜL (Kelime Kökeni: Farsça gul)


[isim] [bitki bilimi]
  • Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gül gibi
  • gül gibi bakmak
  • gül gibi geçinmek (veya yaşamak)
  • gülleri yarılmak
  • gülü seven dikenine katlanır
  • gül üstüne gül koklamamak
  • gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz

Birleşik Kelimeler: gülabdan, gülbahar, gülbank, gülbeşeker, gül böceği, gül böreği, güldeste, gülhatmi, gülibrişim, gülistan, gülkurusu, gül kurusu, gül rengi, gül suyu, gülşen, gül yağı, karagül, yabani gül, ayı gülü, Çin gülü, denizgülü, gün gülü, Isparta gülü, ipek gülü, Japon gülü, kır gülü, menekşe gülü, orman gülü, rüzgârgülü, yaban gülü, yayla gülü


LAF (Kelime Kökeni: Farsça lāf)


[isim]
  • Söz, lakırtı

    Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf. - Etem İzzet Benice

[ünlem]
  • `Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok` anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz

    Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!

[mecaz]
  • Dedikodu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lafa başlamak
  • lafa boğmak
  • laf açmak
  • lafa dalmak
  • lafa karışmak
  • laf altında kalmamak
  • laf anlamaz
  • laf anlatmak
  • laf aramızda
  • laf atmak
  • lafa tutmak
  • laf çakmak (veya çarptırmak veya dokundurmak)
  • laf çıkarmak
  • laf çıkmak
  • laf dinlemek
  • laf düşmemek
  • laf etmek
  • laf geçirmek
  • laf gelmek
  • laf getirmek
  • laf götürmek
  • lafı ağzına tıkamak
  • lafı ağzında bırakmak
  • lafı ağzında gevelemek
  • lafı ağzında kalmak
  • lafı ağzından almak
  • lafı bağlamak
  • lafı çevirmek
  • lafı dağıtmak
  • lafı değiştirmek
  • lafı dolandırmak
  • lafı döndürüp dolaştırmak
  • lafı edilmek
  • lafı geçmek
  • lafı kesmek
  • lafı kıçından anlamak
  • lafı kıçından dinlemek
  • lafı kısa kesmek
  • lafı mı olur?
  • lafına gelmek
  • lafını (veya lafınızı) balla kestim (veya kesiyorum)
  • lafını bilmek
  • lafını esirgememek (veya sakınmamak)
  • lafını etmek
  • lafını geri almak
  • lafını kesmek
  • lafını yabana atmamak
  • lafını yedirmek
  • lafını yemek
  • lafı sulandırmak
  • lafı tartmak
  • lafı uzatmak
  • laf işitmek
  • laf kaynayıp gitmek
  • laf lafı açar
  • lafla peynir gemisi yürümez
  • laf ola beri gele!
  • laf olmak
  • laf olsun âdet yerini bulsun
  • laf oturtmak
  • laf söyledi bal kabağı!
  • lafta kalmak
  • laftan anlamak
  • laf taşımak
  • laf torbaya girmez
  • laf tutmak
  • laf yakıştırmak
  • laf yapmak
  • laf yetiştirmek
  • laf yok!

Birleşik Kelimeler: laf cambazı, laf ebesi, laf kalabalığı, laf salatası, lafügüzaf, boş laf, iri laf, kuru laf, çocuk lafı


LÖK


[isim] [halk ağzında]
  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim] [halk ağzında]
  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

LİF (Kelime Kökeni: Arapça līf)


[isim]
  • Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça

    Ihlamur lifleriyle tavana asılmış kış kavunları gözünün önüne geliyordu. - Falih Rıfkı Atay

[biyoloji]
  • Tel

Birleşik Kelimeler: lif lif, cam lifi, kaya lifi


FUL (Kelime Kökeni: Arapça fūl)


[isim] [bitki bilimi]
  • Taşkırangillerden, birçok türü bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac)

Birleşik Kelimeler: Hint fulü, Mısır fulü

[isim]
  • Poker oyununda eldeki beş kâğıttan üçünün aynı renk veya biçimde, ikisinin başka bir renk veya biçimde olması durumu

FOL (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Tavuğun istenilen yere yumurtlaması için o yere konulan yumurta veya yumurtaya benzeyen şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fol yok yumurta yok