İçinde Bu Bulunan 5 Harfli Kelimeler



İçerisinde BU olan 5 harfli 63 kelime bulunuyor. İçinde BU olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bu ile başlayan 5 harfli kelimeler. bu ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BUĞUZ19, ABUJA17, BUĞUR16, BUZCU15, BUĞRA15, PABUÇ15, BUGÜN14, BURGU13, BULGU13, BUHUR13, SABUH13, BUZLU12, BUŞON12, BURCU12, BUZUL12, BULUŞ12, BUHAR12, BUÇUK12, ÇUBUK12, MEŞBU12, BUZLA11, BUYUR11, BUYOT11, BUYMA11, BUNCA11, BUDUN11, BUCAK11, BAMBU11, ÇABUK11, BUT11, ZEBUR11, ZEBUN11, BUDAK10, MEBUS10, BUTON9, BUTLU9, BURUN9, BURUK9, BURSA9, BURMA9, BUNMA9, BUNLU9, BULUT9, BULMA9, KUBUR9, KABUS9, LOBUT9, METBU9, MABUT9, MATBU9, SABUR9, SABUN9, ABU8, BUTİK8, BURAK8, BUNAK8, BULAK8, BUKLE8, BUKET8, KABUK8, KABUL8, TABUT8, TABUR8


ABULİ (Kelime Kökeni: Fransızca aboulie)


[isim] [ruh bilimi]
  • İrade yitimi

BUTİK (Kelime Kökeni: Fransızca boutique)


[isim]
  • Giyim ve süs eşyası satılan dükkân

Birleşik Kelimeler: butik otel


BURAK


[isim] [din bilgisi]
  • Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti

BUNAK


[sıfat]
  • Bunamış olan, matuh

    İhtiyar bunak, hâline bakmıyor da neler söylüyor. - Memduh Şevket Esendal


BULAK


[isim] [halk ağzında]
  • Kaynak, pınar

BUKLE (Kelime Kökeni: Fransızca boucle)


[isim]
  • Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç

    Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı. - Haldun Taner


BUKET (Kelime Kökeni: Fransızca bouquete)


[isim]
  • Çiçek demeti

    Beyaz zambaklar etrafına sıralanmış nadir yapraklarla buket fevkalade zarifti. - Kemal Bilbaşar


KABUK


[isim]
  • Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır

    Ağaç kabuğu.

    Meyve kabuğu.

    Midye kabuğu.

[gök bilimi]
  • Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman

    Yer kabuğu.

[tıp]
  • Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm
[hayvan bilimi]
  • Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı

    Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabuğu dışına çıkmak
  • kabuğuna çekilmek
  • kabuğunu çatlatmak (veya kırmak)
  • kabuk bağlamak (veya tutmak)
  • kabuk gibi

Birleşik Kelimeler: kabuk bilimi, kabuk böcekleri, kabuk değiştirme, kabuk kahvesi, kabuk yönetim, beyin kabuğu, böcekkabuğu, deniz kabuğu, fındıkkabuğu, limon kabuğu, meyve kabuğu, yer kabuğu


KABUL (Kelime Kökeni: Arapça ḳabūl)


[isim]
  • Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma

    Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden - Cahit Sıtkı Tarancı

[ticaret]
  • Akseptans

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabul etmek (veya eylemek)
  • kabul görmek

Birleşik Kelimeler: kabul günü, kabul kredisi, kabul odası, kabul resmi, kabul salonu, kabul töreni, kabul yeri, hüsnükabul, kayıt kabul, ön kabul, resmikabul


TABUT (Kelime Kökeni: Arapça tābūt)


[isim]
  • Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal(II), ölü salı

    Kapının önünde bekleyen ufak bir cemaat gıcırdayan tabutu sallasırt ettiler. - Ercüment Ekrem Talu

[halk ağzında]
  • İçine yumurta konan uzun sandık

TABUR


[isim] [askerlik]
  • Dört bölükten kurulan, bir binbaşının komutasındaki asker birliği

    Gönderilecek askerin sekiz tabur olmasında büyük isabet vardır. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: bir tabur, amele taburu


BUTON (Kelime Kökeni: Fransızca bouton)


[isim]
  • Bazı aletleri çalıştırmaya yarayan düğme

    Gözlerimle aradım, zil butonuna benzer bir şey de göremedim. - Aka Gündüz


BUTLU


[sıfat]
  • Budu olan

Birleşik Kelimeler: etli butlu


BURUN


[isim] [anatomi]
  • Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
[mecaz]
  • Kibir, büyüklenme

    Burnundan yanına varılmıyor.

[coğrafya]
  • Karanın, özellikle yüksek ve dağlık kıyılarda, türlü biçimlerde denize uzanmış bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • burnu bile kanamamak
  • burnu büyümek
  • burnu çenesine değmek
  • burnu Kafdağı'na çıkmak (veya varmak)
  • burnu Kafdağı'nda (olmak)
  • burnu kırılmak
  • burnuna girmek
  • burnuna karıncalar dolmak
  • burnuna koymak
  • burnundan (fitil fitil) gelmek
  • burnundan ayrılmamak
  • burnundan düşen bin parça olmak
  • burnundan gelmek
  • burnundan getirmek
  • burnundan kıl aldırmamak
  • burnundan solumak
  • burnundan yakalamak
  • burnunda tütmek
  • burnunu çekmek
  • burnunu kırmak
  • burnunun dibine sokulmak
  • burnunun dikine (veya doğrusuna) gitmek
  • burnunun ucundan ötesini (veya ilerisini) görmemek
  • burnunun ucunu görmemek
  • burnunun yeli harman savurmak
  • burnunun yeli kırılmak
  • burnunu sıksan canı çıkacak
  • burnunu sokmak
  • burnunu sürtmek (veya burnu sürtülmek)
  • burnu sızlamak
  • burnu yere düşse almaz
  • burun bükmek
  • burun kıvırmak
  • burun şişirmek
  • burun yapmak

Birleşik Kelimeler: burun boşlukları, burun buruna, burun deliği, burun direği, burun kanadı, burun otu, burun perdesi, gagaburun, gaga burun, kababurun, karga burun, kepçeburun, kıl burun, pat burun, burnu büyük, burnu havada, danaburnu, itburnu, kargaburnu, kuşburnu, öküzburnu, canı burnunda, çiçeği burnunda, karnı burnunda, öfkesi burnunda


BURUK


[sıfat]
  • Burulmuş olan
[isim]
  • Uygun olmayan şartlar sonucu dönerek büyüyen ağacın kerestesi
[mecaz]
  • Alınarak küskünlük gösteren, gücenmiş (kimse)

    Rahmi'ye karşı o da ötekiler gibi buruktu. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: buruk buruk