Hal ile Başlayan Kelimeler



HAL ile başlayan 100 kelime bulunuyor. Başında HAL olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hal kelimesinin anlamı nedir? Hal ile biten kelimeler. İçinde hal olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

HALSİZLEŞMEK24, HALÜSİNASYON23, HALETİRUHİYE23

11 Harfli Kelimeler

HALİHAZIRDA25, HALSİZLEŞME23, HALLOLUNMAK18, HALTERCİLİK18, HALKALANMAK16

10 Harfli Kelimeler

HALVETHANE24, HALİSÜDDEM22, HALLİHAMUR20, HALKALAYIŞ20, HALKAPINAR19, HALKACILIK19, HALKALANIŞ18, HALAYIKLIK18, HALLOLUNMA17, HALKALILAR15, HALELENMEK15, HALKALAMAK15, HALKALANMA15

9 Harfli Kelimeler

HALİHAZIR21, HALICILIK19, HALİFELİK19, HALKÇILIK18, HALLEŞMEK17, HALSİZLİK17, HALLAÇLIK17, HALAYIKLI17, HALETİNEZ16, HALLOLMAK15, HALLENMEK14, HALLETMEK14, HALKALAMA14, HALELENME14

8 Harfli Kelimeler

HALSİZCE19, HALKASIZ17, HALIHANE17, HALAZADE17, HALLEŞME16, HALTERCİ15, HALKİYAT14, HALLOLMA14, HALELDAR14, HALLETME13, HALLENME13, HALİSANE13, HALETMEK13, HALASKAR13

7 Harfli Kelimeler

HALOJEN21, HALFETİ17, HALKAVİ17, HALKEVİ17, HALVETİ17, HALAVET17, HALAÇÇA17, HALKACI15, HALKOYU15, HALLİCE14, HALBUKİ14, HALAYIK14, HALİYLE13, HALKALI12, HALETME12, HALALIK12

6 Harfli Kelimeler

HALİFE16, HALVET16, HALICI15, HALHAL14, HALKÇI14, HALSİZ14, HALAZA13, HALLAÇ13, HALEBİ12, HALTER10, HALELİ10, HALİLE10, HALİTA10

5 Harfli Kelimeler

HALFA15, HALEF15, HALİÇ12, HAL12, HALAY11, HALİM10, HALİS10, HALUK10, HALAS10, HALEN9, HALET9, HALİK9, HALKA9, HALEL9, HALAT9

4 Harfli Kelimeler

HALI9, HALA8, HALE8, HALİ8, HALK8, HALT8

3 Harfli Kelimeler

HAL7


HÂL (Kelime Kökeni: Arapça ḥāl)


[isim]
  • Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet

    Herkes hâline göre bir hediye verdi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]
  • Kötü durum, sıkıntı, dert

    Zavallının başına ne hâller geldi.

[dil bilgisi]
  • Durum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... hâline gelmek
  • hâlden anlamak (veya bilmek)
  • hâle yola koymak
  • hâl hâlin yoldaşıdır
  • hâl hatır (veya hâlini hatırını) sormak
  • hâli (veya hâlleri) duman olmak
  • hâli harap olmak
  • hâli kalmamak
  • hâline bakmamak
  • hâline köpekler bile güler
  • hâlini almak
  • hâli tavrı yerinde
  • hâli üzere
  • hâli vakti yerinde

Birleşik Kelimeler: hâl değişimi, hâl dili, hâl eki, hâl tercümesi, hâl ulacı, hâlihazır, arzuhâl, behemehâl, fevkalade hâl, hasbihâl, her hâlükârda, hüsnühâl, ilmihâl, iyi hâl, lisanıhâl, medeni hâl, olağanüstü hâl, seferî hâl, tercümeihâl, yalın hâl, aksi hâlde, fena hâlde, herhâlde, her hâlde, o hâlde, şu hâlde, ay hâli, insan hâli, insanlık hâli, isim hâli, keyif hâli, nez hâli, vasıta hâli, yönelme hâli, yükleme hâli, kendi hâlinde, koro hâlinde, orta hâlli

[isim] [eskimiş]
  • Çözme, çözülme

Birleşik Kelimeler: hal çaresi, halletmek, hallihamur, hallolmak, hallolunmak

[isim]
  • Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer
[isim] [tarih]
  • Tahttan indirme

Birleşik Kelimeler: haletmek


HALA (Kelime Kökeni: Arapça ḫāle)


[isim]
  • Babanın kız kardeşi, bibi

Birleşik Kelimeler: hala kızı, hala oğlu, halazade

[zarf]
  • Şimdiye kadar, o zamana kadar, hâlen, henüz

    Annesini yanına aldığı günlerdeki mutsuzluğum hâlâ içimi karartıyor. - Erhan Bener

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hâlâ o masal


HALE (Kelime Kökeni: Arapça hāle)


[isim]
  • Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker, ayla, ağıl (II)

    Üstünde gençliğin, masumiyetin, saadetin verdiği bir hale vardı. - Hüseyin Cahit Yalçın


HALİ (Kelime Kökeni: Arapça ḫālī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Boş, ıssız, tenha

HALK (Kelime Kökeni: Arapça ḫalḳ)


[isim]
  • Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk

    Türk halkı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halka inmek
  • halka verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı

Birleşik Kelimeler: halk adamı, halk ağzı, halk bilgisi, halk bilimi, halk dili, halk edebiyatı, halk ekmeği, halkevi, halk günü, halk matinesi, halk müziği, halk odası, halk okulu, halk otobüsü, halk oylaması, halkoyu, halk ozanı, halk sağlığı, halk şairi, halk şiiri, halk yardakçısı, halka dönük, ev halkı, kapı halkı, Latin halkları

[isim] [eskimiş]
  • Yaratma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halk etmek


HALT (Kelime Kökeni: Arapça ḫalṭ)


[isim] [eskimiş]
  • Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
[teklifsiz konuşmada]
  • Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
[teklifsiz konuşmada]
  • Uygun olmayan, beğenilmeyen şey

    Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halt etmek
  • halt karıştırmak
  • halt yemek


HÂLEN (Kelime Kökeni: Arapça ḥālen)


[zarf]
  • Şimdi, şu anda, bugünkü günde

HÂLET (Kelime Kökeni: Arapça ḥālet)


[isim] [eskimiş]
  • Durum

    Huşu içinde, başları önlerine eğik olarak oturmaları hep ölümden sonraki ve dirilişten evvelki hâlete işarettir. - Asaf Halet Çelebi

Birleşik Kelimeler: hâletinez, hâletiruhiye


HALİK (Kelime Kökeni: Arapça ḫāliḳ)


[isim] [din bilgisi]
  • Tanrı

HALKA (Kelime Kökeni: Arapça ḥalḳa)


[isim]
  • Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember

    Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Çember biçiminde olan
[spor]
  • Yerden yüksekliği ayarlanabilen aralıklara asılı iki halatın uçlarına takılan 18 santimetre çapında, 28 milimetre kalınlığında tahta veya deri kaplı iki demir halkadan oluşan asılma araçlarından her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halka olmak

Birleşik Kelimeler: halka dizilişli, halka oyunları, halka yay, nişan halkası, yıl halkası


HALEL (Kelime Kökeni: Arapça ḫalel)


[isim] [eskimiş]
  • Bozma, bozukluk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halel gelmek
  • halel getirmek
  • halel vermek


HALAT (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Pamuk, kenevir, Hindistan cevizi gibi bitkisel liflerin veya çelik tellerin sarılmasıyla oluşan kolların bir arada bükülmesiyle elde edilen kalın ip

Birleşik Kelimeler: halat çekme, halat fitili, halat ızgarası, halat tamburu, çelik halat, hamhalat, tel halat, açmaz halatı, baş halatı, çekme halatı, varagele halatı


HALI


[isim]
  • Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı

    Pencerelerden Türk kadınlarının dokuduğu halılar ve seccadeler sarkıyor. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halı altına süpürmek

Birleşik Kelimeler: halıhane, halı saha, duvar halısı, Isparta halısı, taban halısı, yol halısı


HALTER (Kelime Kökeni: Fransızca haltère)


[isim] [spor]
  • Birbirine metal sapla bağlanmış iki gülle veya disklerden yapılmış araç

HALELİ


[sıfat]
  • Halesi olan