FERAHLAMA harflerini içeren 3 harfli 22 kelime bulunuyor. 3 harfli FERAHLAMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Ferahlama ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Ferahlama olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
HAF13,
FER9,
FEL9,
FAR9,
FAL9,
LAF9,
LEF9,
RAF9,
HEM8,
HAM8,
AHA7,
HER7,
HAL7,
HAR7,
LEH7,
AMA4,
LAM4,
MAL4,
RAM4,
ARA3,
ALA3,
ELA3
ARA
[isim]
-
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
[sinema] [tiyatro]
-
Bir oyunda, bir filmde izleme sırasında dinlenmek üzere verilen kısa süre, antrakt
[spor]
-
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
[spor]
-
Spor karşılaşmalarında oyuncuların dinlenmek ve taktik almak için kullandıkları süre
Ata Sözleri ve Deyimler
- arada çıkarmak
- arada kalmak
- arada kaynamak
- aradan çekilmek
- aradan çıkarmak
- aradan çıkmak
- aradan kaldırmak
- aradan sıyrılmak
- araları limoni olmak
- aralarına kara kedi girmek
- aralarında dağlar kadar fark olmak
- aralarındaki buzları eritmek
- aralarından kara kedi geçmek
- aralarından su sızmamak
- araları şekerrenk (veya serin) olmak
- arası (veya araları) açılmak (veya açık olmak veya bozulmak)
- arası geçmeden
- arası hoş (veya iyi) olmamak
- arası hoş (veya iyi) olmamak
- arasına (veya aralarına) karışmak
- arasını (veya aralarını) açmak (veya bozmak)
- arasını (veya aralarını) bulmak
- arası olmamak
- arası soğumak
- ara vermeden
- ara vermek
- araya (veya aralarına) soğukluk girmek
- araya almak
- araya girmek
- araya gitmek
- araya kaynayıp gitmek
- araya koymak
- araya vermek
- arayı açmak
- arayı soğutmak
- arayı yapmak
Birleşik Kelimeler: ara bağlantı, ara başlık, ara bono, arabozan, ara bozucu, ara bulma, ara bulucu, ara cümle, ara deniz, ara eleman, ara kapı, ara kararı, ara kazanç, ara kesit, ara konakçı, ara mal, ara nağme, ara pası, ara seçim, ara sıcak, ara sınav, ara sıra, ara sokak, ara söz, ara tümce, ara yerde, ara yön, arayüz, arada bir, açık ara, bir ara, o ara, uzak ara, beşibirarada, bu arada, apış arası, çatı arası, devletler arası, devre arası, gezegenler arası, gözeler arası, hafta arası, hücreler arası, kentler arası, kıtalar arası, kişiler arası, kulüpler arası, mahalle arası, memleketler arası, milletlerarası, okullar arası, öğle arası, satır arası, şehirler arası, tavan arası, toplumlar arası, uluslararası, ülkeler arası, üniversiteler arası, metinler arasılık
ÂLÂ
(Kelime Kökeni: Arapça aʿlā)
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: arşıâlâ, ne âlâ, pekâlâ, dik âlâsı
[sıfat]
-
Karışık renkli, çok renkli, alaca
Ala kilim eskimiş.
[isim]
[halk ağzında]
-
Açık kestane renginde olan, ela (göz)
[isim] [halk ağzında]
-
Kekliğin boynundaki siyah halka
Ata Sözleri ve Deyimler
- ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz
Birleşik Kelimeler: alabacak, alabalık, alabaş, alaçam, ala gün, alakarga, ala sulu, alatav, dağ alası, deniz alası, göl alası
ELA
[isim]
-
Gözde sarıya çalan kestane rengi
[sıfat]
ÂMÂ
(Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)
[sıfat]
[bağlaç]
Ata Sözleri ve Deyimler
- ama ne
- aması maması yok!
- aması var
LÂM
(Kelime Kökeni: Arapça lām)
[isim]
-
Arap alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı
Ata Sözleri ve Deyimler
- lâm elif çevirmek (veya çizmek)
- lâmı cimi yok
[isim]
-
Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
MAL
(Kelime Kökeni: Arapça māl)
[isim]
[ticaret]
-
Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia
[mecaz]
[argo]
[kaba konuşmada]
Ata Sözleri ve Deyimler
- mal adama hem dost hem düşmandır
- mal bulmuş Mağribî gibi
- mal canı kazanmaz, can malı kazanır
- mal canın yongasıdır
- mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan
- mal edinmek
- mal etmek
- malı götürmek
- malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
- malın iyisi boğazdan geçer
- malı ongun olanın adı angın olur
- mal kaldırmak
- mal kapatmak
- mal meydanda
- mal olmak
- mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi
- mal yapmak
Birleşik Kelimeler: mal beyanı, mal bildirimi, mal birliği, mal canlısı, mal mülk, mal sahibi, mal sandığı, mal varlığı, malın gözü, anamal, ara mal, başmal, beytülmal, fason mal, kabzımal, mirî mal, resülmal, sermaye mal, tapon mal, dünya malı, hırsız malı, işporta malı, ithal malı, mezat malı, orta malı, sıra malı, vakıf malı, yerli malı, ikame mal
RAM
(Kelime Kökeni: Farsça rām)
[sıfat] [eskimiş]
-
Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan
Ata Sözleri ve Deyimler
AHA
[edat] [halk ağzında]
-
İşte
Bizim köy aha şuracıkta!
HER
(Kelime Kökeni: Farsça her)
[sıfat]
Ata Sözleri ve Deyimler
- her ağacın meyvesi olmaz
- her ağaçtan kaşık olmaz
- her aşın kaşığı olmak
- her boyaya girip çıkmak
- her boyayı boyadı, bir fıstıki yeşil (mi) kaldı?
- her çiçek koklanmaz
- her çok azdan olur
- her dağın derdi kendine göre
- her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan
- her derde deva olmak
- her düşüş bir öğreniş
- her firavunun bir Musa'sı çıkar
- her gördüğü sakallıyı babası sanmak
- her gün baklava börek yense bıkılır
- her horoz kendi çöplüğünde öter
- her ihtimale karşı
- her işin (veya şeyin) başı sağlık
- her işte bir hayır vardır
- her kafadan bir ses çıkmak
- her kaşığın kısmeti bir olmaz
- her koyun kendi bacağından asılır
- her kuşun eti yenmez
- her lafın altından kalkmak
- her ne pahasına olursa olsun
- her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur
- her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter
- her şeyin yenisi, dostun eskisi
- her şeyin yokluğu yokluktur
- her tarakta bezi olmak
- her taş baş yarmaz
- her telden çalmak
- her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
- her yiğidin gönlünde bir aslan yatar
- her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır
- her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz
- her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez
- her ziyan bir öğüttür
Birleşik Kelimeler: her bir, her biri, hercai, her daim, her dem, her gün, herhâlde, her hâlde, her hâlükârda, herhangi, herkes, her yerdelik, her zaman
HÂL
(Kelime Kökeni: Arapça ḥāl)
[isim]
[mecaz]
[dil bilgisi]
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... hâline gelmek
- hâlden anlamak (veya bilmek)
- hâle yola koymak
- hâl hâlin yoldaşıdır
- hâl hatır (veya hâlini hatırını) sormak
- hâli (veya hâlleri) duman olmak
- hâli harap olmak
- hâli kalmamak
- hâline bakmamak
- hâline köpekler bile güler
- hâlini almak
- hâli tavrı yerinde
- hâli üzere
- hâli vakti yerinde
Birleşik Kelimeler: hâl değişimi, hâl dili, hâl eki, hâl tercümesi, hâl ulacı, hâlihazır, arzuhâl, behemehâl, fevkalade hâl, hasbihâl, her hâlükârda, hüsnühâl, ilmihâl, iyi hâl, lisanıhâl, medeni hâl, olağanüstü hâl, seferî hâl, tercümeihâl, yalın hâl, aksi hâlde, fena hâlde, herhâlde, her hâlde, o hâlde, şu hâlde, ay hâli, insan hâli, insanlık hâli, isim hâli, keyif hâli, nez hâli, vasıta hâli, yönelme hâli, yükleme hâli, kendi hâlinde, koro hâlinde, orta hâlli
[isim] [eskimiş]
Birleşik Kelimeler: hal çaresi, halletmek, hallihamur, hallolmak, hallolunmak
[isim]
-
Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer
[isim] [tarih]
Birleşik Kelimeler: haletmek
HAR
[isim]
Birleşik Kelimeler: har gür, har hur
[isim] [eskimiş]
Ata Sözleri ve Deyimler
- harı başına vurmak
- harı geçmek
LEH
(Kelime Kökeni: Arapça leh)
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- lehinde olmak
- lehinde söylemek (veya bulunmak)
- lehine olmak
- lehte olmak
[isim]
HEM
(Kelime Kökeni: Farsça hem)
[bağlaç]
Ata Sözleri ve Deyimler
HAM
(Kelime Kökeni: Farsça ḫām)
[sıfat]
-
Yenecek kadar olgun olmayan (meyve), olmamış
Ham elma.
[mecaz]
-
Gerçekleşme kolaylığı veya imkânı olmayan
Ham teklif.
[mecaz]
-
Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş
Ne ham adam!
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: ham besi suyu, ham bez, ham ervah, ham gaz, hamhalat, ham hayal, ham madde, ham payı
FER
(Kelime Kökeni: Farsça fer)
[isim]
Birleşik Kelimeler: kerli ferli