Do ile Başlayan Kelimeler



DO ile başlayan 382 kelime bulunuyor. Başında DO olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Do kelimesinin anlamı nedir? Do ile biten kelimeler. İçinde do olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

DOĞULULAŞTIRMAK32, DOGMALAŞTIRILMA29

14 Harfli Kelimeler

DOĞURGANLAŞMAK33, DOĞULULAŞTIRMA31, DOĞALLAŞTIRMAK29, DONDURULMUŞLUK27, DOGMALAŞTIRMAK27, DOLANDIRICILIK26, DONUKLAŞTIRMAK23

13 Harfli Kelimeler

DOĞAÜSTÜCÜLÜK35, DOĞUŞTANCILIK32, DOĞURGANLAŞMA32, DOĞALLAŞTIRMA28, DOGMALAŞTIRMA26, DONDURMACILIK25, DOKUNULMAZLIK23, DOKÜMANTASYON23, DOLAŞTIRILMAK22, DONUKLAŞTIRMA22, DOLANDIRILMAK21

12 Harfli Kelimeler

DOMUZTIRNAĞI29, DOĞASEVERLİK29, DOĞRAMACILIK28, DOĞULULAŞMAK28, DOYGUNLAŞMAK26, DOKUZUNCULUK25, DOLGUNLAŞMAK24, DOLANDIRILIŞ23, DOLAŞTIRILMA21, DOLANDIRILMA20, DOKTRİNCİLİK18, DOKUNAKLILIK18

11 Harfli Kelimeler

DOĞUBEYAZIT30, DOĞURGANLIK27, DOĞULULAŞMA27, DOLAMBAÇSIZ25, DOĞALLAŞMAK25, DOYGUNLAŞMA25, DOLMUŞÇULUK24, DOYUMSUZLUK24, DOGMALAŞMAK23, DOLGUNLAŞMA23, DOKUYUCULUK23, DOĞRULANMAK23, DOMUZGİLLER23, DOMUZLAŞMAK23, DOYURUCULUK23, DOPİNGLEMEK23, DONDURULMUŞ23, DOLİKOSEFAL22, DOLAYSIZLIK22, DOLANDIRICI22
Tümünü Gör

10 Harfli Kelimeler

DOĞAÜSTÜCÜ30, DOMUZAYAĞI28, DOĞANŞEHİR27, DOĞRUCULUK26, DOĞRULTMAÇ25, DOĞANHİSAR25, DOĞANCILIK25, DOĞALCILIK25, DOĞAÇLAMAK24, DOĞALLAŞMA24, DOGMACILIK23, DOLUDİZGİN23, DOGMALAŞMA22, DOKUNCASIZ22, DOĞRULTMAN22, DOĞRULTMAK22, DOĞRULANMA22, DOĞRULAMAK22, DOLAPÇILIK22, DOLAŞIKSIZ22
Tümünü Gör

9 Harfli Kelimeler

DOĞASEVER26, DOĞUMHANE25, DOĞRAMACI24, DOĞACILIK24, DOĞDURMAK23, DOĞAÇLAMA23, DOĞULULUK22, DOĞANYURT22, DOĞURTMAK21, DOĞRULTMA21, DOĞRULMAK21, DOĞRULAMA21, DOGMATİZM21, DOKUZUNCU21, DOĞRATMAK20, DOĞRANMAK20, DOYMUŞLUK20, DOYGUNLUK20, DONDURUCU20, DOĞANKENT19
Tümünü Gör

8 Harfli Kelimeler

DOĞUMEVİ26, DOĞRUSUZ24, DOĞRAYIŞ24, DOĞURUCU24, DOĞURGAN23, DOĞULUCA23, DOĞAÜSTÜ23, DOSDOĞRU23, DOĞDURMA22, DOĞUŞTAN22, DOĞUMSAL21, DOĞRULUM21, DOĞRUDAN21, DOĞAÇTAN21, DOĞANŞAR21, DOĞANYOL21, DOYUMEVİ21, DOĞRUSAL20, DOĞRULUK20, DOĞRULTU20
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

DOĞURGU23, DOĞURUŞ22, DOĞRUCU22, DOĞMACA21, DOĞANCI21, DOĞALCI21, DOĞRUCA21, DOĞUMLU20, DOĞRUSU20, DOĞACAK20, DOĞURMA19, DOĞRULU19, DOGMACI19, DOLAPÇI18, DOPDOLU18, DOĞRAMA18, DOKUYUŞ17, DODURGA17, DOYURUŞ17, DOYUŞMA17
Tümünü Gör

6 Harfli Kelimeler

DOĞACI20, DOĞULU18, DOĞMAK17, DOĞRAM17, DOPİNG17, DOYGUN16, DOYMUŞ16, DOYMAZ15, DOMDOM14, DOMBAY14, DOLMUŞ14, DOLGUN14, DONSUZ14, DOSTÇA13, DOÇENT12, DOLUSU12, DOLAYI12, DOYMAK12, DOMİNO11, DOKUMA11
Tümünü Gör

5 Harfli Kelimeler

DOZAJ20, DOĞUŞ19, DOĞAÇ18, DOĞUM17, DOĞRU16, DOĞMA16, DOYGU15, DOĞAN15, DOĞAL15, DOYUŞ14, DONÖR14, DOMUZ13, DOGMA13, DOLGU13, DOYUM12, DOLUŞ12, DOLAP12, DOKUZ12, DOYMA11, DOSYA11
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

DOĞU15, DOĞA14, DOHA11, DOKU8, DOLU8, DOST8, DORU8, DONE7

3 Harfli Kelimeler

DOZ9, DON6, DOK6

2 Harfli Kelimeler

DO5


DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)


[isim] [müzik]
  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses

Birleşik Kelimeler: do anahtarı


DON


[isim] [halk ağzında]
  • Giysi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • donuna etmek (veya kaçırmak veya doldurmak veya yapmak)

Birleşik Kelimeler: don gömlek, çatal don, iç donu, iş donu

[isim]
  • Hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle suların buz tutması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dona çekmek
  • don çekmek
  • don çözülmek
  • don kesmek
  • don tutmak

Birleşik Kelimeler: don yağı

[isim]
  • At kılının rengi

Birleşik Kelimeler: at donu


DOK (Kelime Kökeni: İngilizce dock)


[isim]
  • Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz

    Çekiç sesleri geliyor doklardan / Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı - Orhan Veli Kanık

[ekonomi]
  • Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo

DONE (Kelime Kökeni: Fransızca donnée)


[isim]
  • Veri

DOKU


[isim] [anatomi]
  • Bir vücudun veya bir organın yapı ögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç
[mecaz]
  • Bir bütünün yapısı ve özelliği

Birleşik Kelimeler: doku bilimi, doku bozukluğu, doku ekimi, doku uyuşmazlığı, bağ doku, bağlantı doku, besi doku, büyütken doku, destek doku, kan doku, kas doku, katılgan doku, kemik doku, kıkırdak doku, özek doku, ölü doku, pek doku, sert doku, sıkı doku, sinir doku, sümük doku, sünger doku, sürgen doku, yağ doku, besi dokusu, korun dokusu, özümleme dokusu, palizat dokusu


DOLU


[isim]
  • Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü

    Dolu ekinlerini vurmuşsa bir yıl aç demekti. - Tarık Buğra

[sıfat]
  • İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı

    Su ile dolu bir şişe.

[mecaz]
  • Bir duygunun güçlü etkisinde olan
[isim] [eskimiş]
  • İçki doldurulmuş bardak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı

Birleşik Kelimeler: doludizgin, dolu serpme, bir dolu, deli dolu, hayat dolu, yaşam dolu, yüreği dolu


DOST (Kelime Kökeni: Farsça dūst)


[isim]
  • Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı

    Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın - Âşık Veysel

[sıfat]
  • İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan

    Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dost acı söyler
  • dosta düşmana karşı
  • dost ağlatır, düşman güldürür
  • dost başa, düşman ayağa bakar
  • dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur
  • dost dostun ayıbını yüzüne söyler
  • dost dostun eyerlenmiş atıdır
  • dost edinmek (veya kazanmak)
  • dost ile ye, iç alışveriş etme
  • dost kara günde belli olur
  • dostlar alışverişte görsün (diye)
  • dostlar başına
  • dostlar başından ırak
  • dostlar şehit, biz gazi
  • dost olmak
  • dost sözü acıdır
  • dost tutmak
  • dostun attığı taş baş yarmaz

Birleşik Kelimeler: dost canlısı, dost düşman, dost kazığı, eş dost, kadim dost, yakın dost, zendost, aile dostu, baba dostu, can dostu, iyi gün dostu, kara gün dostu


DORU


[sıfat]
  • Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan, yağız (at)

Birleşik Kelimeler: yağız doru, kestane dorusu


DOZ (Kelime Kökeni: Fransızca dose)


[isim]
  • Bir ilacın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı, dozaj

    Ruhsal gerilimlerimiz varsa düşük dozda Diazem falan alın, hiç değilse... - Çetin Altan

[kimya]
  • Bir maddenin bir birleşiğe, bir karışıma giren veya girmesi gereken belli miktarı, düze, dozaj
[mecaz]
  • Genellikle bir davranış, bir konuşma vb.nde yeterli görülen ölçü, dozaj

    Çok ölçülü konuşur ve onun etrafındaki lakırtıları muayyen bir dozu geçmezdi. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dozu kaçmak
  • dozunu ayarlamak
  • dozunu kaçırmak


DOMİNO (Kelime Kökeni: Fransızca domino)


[isim]
  • Üzerleri noktalarla işaretli dikdörtgen biçiminde yirmi sekiz taşla masa üzerinde oynanan bir oyun

    Kahvede vakit tavla, dama ya da domino oynayarak geçer. - Salâh Birsel


DOKUMA


[isim]
  • Dokumak işi, tekstil

    Halı dokuma sanatı. Dokuma sanayisi.

[sıfat]
  • Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen
[sıfat]
  • Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş)
[mecaz]
  • Yapı, oluşum

    Bunun için bu ad yıllara dayanacak, boyası has, dokuması sağlam bir ad olmalı, dedim. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: dokumahane, dokuma tezgâhı, petek dokuma, tel dokuma


DOYMA


[isim]
  • Doymak işi
[fizik]
  • Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması

    Tungstenli iyi bir çelik 15000 gauss miktarında manyetizma ile doyma durumuna gelir.

[fizik]
  • Bir gazın, belli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması
[kimya]
  • Bir sıvının içinde belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba

Birleşik Kelimeler: doyma noktası, aşırı doyma


DOSYA (Kelime Kökeni: Fransızca dossier)


[isim]
  • Aynı konu, aynı kimse, aynı işle ilgili belgeler bütünü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dosya açmak (veya hazırlamak)
  • dosyası dürülmek
  • dosyası kabarmak (veya kabarık olmak)

Birleşik Kelimeler: veri dosyası


DOÇENT (Kelime Kökeni: Almanca Dozent)


[isim]
  • Üniversitelerde profesörden önceki basamakta bulunan öğretim üyesi

    Bu niyetle asistanların, doçent ve profesörlerle ilişkilerini gözlemliyordu. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: yardımcı doçent


DOLUSU


[sıfat]
  • Dolduracak kadar

    Aç ve susuzuz düşüncesiyle bir sepet dolusu şeftali de almışlar getirmişler. - Azra Erhat

Birleşik Kelimeler: ağız dolusu, avuç dolusu, bir çuval dolusu, etek dolusu, kucak dolusu