[isim]

[eskimiş]

• Yüksek bir makama sunulan mektup veya dilekçe

[isim]

[halk ağzında]

• Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb

[isim]

• Gemi, tren, kışla, yatılı okul vb. yerlerde üst üste yapılan yatak yeri

[isim]

• Aksama, aksaklık, bozulma

[coğrafya]

• Engebe

[müzik]

• Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı

Ata Sözleri ve Deyimler

• arıza yapmak

[isim]

[bitki bilimi]

• Turpgillerden, yağlı tohumlarından elde edilen yağı yapay kauçuk, biyodizel vb.nin yapımında kullanılan mevsimlik bitki (Brassica napus)

[isim]

[denizcilik]

• Denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşması

[isim]

[eskimiş]

• Bazı Türk topluluklarında ve İran'da kullanılan bir soyluluk sanı

[isim]

• Abhaz

[isim]

• Silah, kılıç vb. şeylerde tutulacak yer, tutak, sap

  Kabzası altın kakmalı palası elinden düşmüştü. - Feridun Fazıl Tülbentçi

[isim]

[eskimiş]

• Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an(I)

  Top gürleyip oruç bozulan lahzadan beri / Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

• İş merkezi

[isim]

[mineraloji]

• Bazı yüzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlatılmasında, ovma işlerinde kullanılan, çok gözenekli, çok hafif kaya, sünger taşı, ponza taşı

[isim]

• Genellikle domates, zeytin, peynir, mantar, çeşitli et ve sebze türlerinin üzerine konulmasıyla hazırlanıp fırında pişirilen pide

[isim]

[eskimiş]

[gök bilimi]

• İkizler

[isim]

• Bölge, mıntıka

  Zonguldak kömür havzası.

[coğrafya]

• Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge

  Kızılırmak havzası.

[coğrafya]

• Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, tekne

  Amma da kademsizmişsiniz, ayağınızı havzaya atar atmaz göçük oldu. - Reşat Enis

[jeoloji]

• Tekne

[isim]

• Samsun iline bağlı ilçelerden biri