Za ile Başlayan 5 Harfli Kelimeler

ZA harfleri ile başlayan 5 harfli 22 kelime bulunuyor. Başında ZA olan 5 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "za ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Za olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ZAĞCI19, ZAYIF17, ZAĞLI16, ZAĞAR15, ZARİF14, ZAFER14, ZARCI12, ZAHİT12, ZAHİR12, ZABIT11, ZARSI10, ZAMME10, ZAMLI10, ZABİT10, ZANLI9, ZAMİR9, ZALİM9, ZAMAN9, ZARAR8, ZANKA8, ZARTA8, ZATEN8

ZARAR (Kelime Kökeni: Arapça żarar)

[isim]

  • Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat

    Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zarara sokmak
  • zarara uğramak
  • zarar çekmek
  • zararda olmak
  • zarar etmek
  • zarar gelmek
  • zarar görmek
  • zararı dokunmak
  • zararı olmamak
  • zararı yok
  • zarar vermek

Birleşik Kelimeler: akıllara zarar, akla zarar, maddi zarar, manevi zarar

ZANKA (Kelime Kökeni: Rusça)

[isim]

  • İki atlı kızak

ZARTA (Kelime Kökeni: Arapça żarṭa)

[isim]

  • Yellenme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zartayı çekmek

ZATEN (Kelime Kökeni: Arapça ẕāten)

[zarf]

  • Doğrusu, doğrusunu isterseniz, esasen, zati

    Şehir son elli yılda zaten mahşerleşmişti. - Aydın Boysan

ZANLI

[sıfat]

[hukuk]

  • Şüpheli

ZAMİR (Kelime Kökeni: Arapça żamīr)

[isim]

[dil bilgisi]

  • Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl

    Onu ya insana verilen özel adla ya da adın yerini tutan bir zamirle gösterir. - Azra Erhat

Birleşik Kelimeler: belgisiz zamir, dönüşlü zamir, belirsizlik zamiri, gösterme zamiri, işaret zamiri, kişi zamiri, soru zamiri, şahıs zamiri

[isim]

[eskimiş]

  • İçyüz

    Bu sözüyle zamirini dışa vurmuş oldu.

ZALİM (Kelime Kökeni: Arapça ẓālim)

[sıfat]

  • Acımasız ve haksız davranan, zulmeden

    Malumatlı ve kuvvetli bir vükela heyeti zalim olamaz. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

ZAMAN (Kelime Kökeni: Arapça zamān)

[isim]

  • Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit

    Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. - Ömer Seyfettin

  • Bu sürenin belirli bir parçası, vakit

    Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir. - Attila İlhan

  • Belirlenmiş olan an
  • Çağ, mevsim

    Gül zamanı. Çocukluk zamanı.

  • Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit
  • Dönem, devir

    Dedelerimizin zamanında burada bir kral yaşardı. - Reha Mağden

[gök bilimi]

  • Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram

[dil bilgisi]

  • Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı

    Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.

[jeoloji]

  • Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zaman almak
  • zamana uymak
  • zaman bırakmak
  • zaman geçirmek
  • zamanı (veya zamanını) geçirmek
  • zamanı avlamak
  • zamanı dolmak
  • zamanı geçmek
  • zaman ile yarışmak
  • zaman kazanmak
  • zaman kollamak
  • zaman öldürmek
  • zaman tanımak
  • zaman vermek

Birleşik Kelimeler: zaman aşımı, zaman ayarlı, zaman belirteci, zaman bilimi, zaman birimi, zaman dizini, zaman eki, zaman tüneli, zaman zaman, zaman zarfı, açık zaman, ahir zaman, aman zaman, art zamanlı, birleşik zaman, bir zaman, dar zaman, eş zaman, eş zamanlı, geçmiş zaman, gelecek zaman, gelecek zaman kipi, geniş zaman, her zaman, İkinci Zaman, kimi zaman, müruruzaman, ölü zaman, yalın zaman, aynı zamanda, çift zamanı, hikâye birleşik zamanı, iftar zamanı, ikindi zamanı, rivayet birleşik zamanı, yıldız zamanı, vaktizamanında, bir zamanlar

ZARSI

[sıfat]

  • Zarı andıran, zara benzeyen, zar gibi, zarımsı

    Zarsı doku.

ZAMME (Kelime Kökeni: Arapça żamme)

[isim]

[eskimiş]

  • Ötre

ZAMLI

[sıfat]

  • Fiyatı arttırılmış, bindirimli

ZABİT (Kelime Kökeni: Arapça żābiṭ)

[isim]

[eskimiş]

  • Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker

    Bu karanlık günler, senin gibi genç, ateşli, imanlı zabitlerin gayreti ile aydınlanacak. - Samim Kocagöz

[sıfat]

[mecaz]

  • Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran

Birleşik Kelimeler: birinci zabit

ZABIT (Kelime Kökeni: Arapça żabṭ)

[isim]

  • Tutanak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zabıt tutmak

Birleşik Kelimeler: zabıtname, zabıt varakası, mutabakat zaptı

ZARCI

[isim]

[argo]

  • Zar oyunu oynayan kimse

ZAHİT (Kelime Kökeni: Arapça zāhid)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)

    Bu sualin karşısında hakikati inkâr olunmuş bir zahit gibi doğruldu. - Ömer Seyfettin