Za ile Başlayan 5 Harfli Kelimeler
ZA harfleri ile başlayan 5 harfli 22 kelime bulunuyor. Başında ZA olan 5 harfli kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "za ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Za olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ZAĞCI19,
ZARAR (Kelime Kökeni: Arapça żarar)
-
Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- zarara sokmak
- zarara uğramak
- zarar çekmek
- zararda olmak
- zarar etmek
- zarar gelmek
- zarar görmek
- zararı dokunmak
- zararı olmamak
- zararı yok
- zarar vermek
Birleşik Kelimeler: akıllara zarar, akla zarar, maddi zarar, manevi zarar
ZANKA (Kelime Kökeni: Rusça)
- İki atlı kızak
ZARTA (Kelime Kökeni: Arapça żarṭa)
- Yellenme
Ata Sözleri ve Deyimler
- zartayı çekmek
ZATEN (Kelime Kökeni: Arapça ẕāten)
-
Doğrusu, doğrusunu isterseniz, esasen, zati
Şehir son elli yılda zaten mahşerleşmişti. - Aydın Boysan
ZANLI
- Şüpheli
ZAMİR (Kelime Kökeni: Arapça żamīr)
-
Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
Onu ya insana verilen özel adla ya da adın yerini tutan bir zamirle gösterir. - Azra Erhat
Birleşik Kelimeler: belgisiz zamir, dönüşlü zamir, belirsizlik zamiri, gösterme zamiri, işaret zamiri, kişi zamiri, soru zamiri, şahıs zamiri
-
İçyüz
Bu sözüyle zamirini dışa vurmuş oldu.
ZALİM (Kelime Kökeni: Arapça ẓālim)
-
Acımasız ve haksız davranan, zulmeden
Malumatlı ve kuvvetli bir vükela heyeti zalim olamaz. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
ZAMAN (Kelime Kökeni: Arapça zamān)
-
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. - Ömer Seyfettin
-
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir. - Attila İlhan
- Belirlenmiş olan an
-
Çağ, mevsim
Gül zamanı. Çocukluk zamanı.
- Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit
-
Dönem, devir
Dedelerimizin zamanında burada bir kral yaşardı. - Reha Mağden
- Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram
-
Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı
Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.
- Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri
Ata Sözleri ve Deyimler
- zaman almak
- zamana uymak
- zaman bırakmak
- zaman geçirmek
- zamanı (veya zamanını) geçirmek
- zamanı avlamak
- zamanı dolmak
- zamanı geçmek
- zaman ile yarışmak
- zaman kazanmak
- zaman kollamak
- zaman öldürmek
- zaman tanımak
- zaman vermek
Birleşik Kelimeler: zaman aşımı, zaman ayarlı, zaman belirteci, zaman bilimi, zaman birimi, zaman dizini, zaman eki, zaman tüneli, zaman zaman, zaman zarfı, açık zaman, ahir zaman, aman zaman, art zamanlı, birleşik zaman, bir zaman, dar zaman, eş zaman, eş zamanlı, geçmiş zaman, gelecek zaman, gelecek zaman kipi, geniş zaman, her zaman, İkinci Zaman, kimi zaman, müruruzaman, ölü zaman, yalın zaman, aynı zamanda, çift zamanı, hikâye birleşik zamanı, iftar zamanı, ikindi zamanı, rivayet birleşik zamanı, yıldız zamanı, vaktizamanında, bir zamanlar
ZARSI
-
Zarı andıran, zara benzeyen, zar gibi, zarımsı
Zarsı doku.
ZAMME (Kelime Kökeni: Arapça żamme)
- Ötre
ZAMLI
- Fiyatı arttırılmış, bindirimli
ZABİT (Kelime Kökeni: Arapça żābiṭ)
-
Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker
Bu karanlık günler, senin gibi genç, ateşli, imanlı zabitlerin gayreti ile aydınlanacak. - Samim Kocagöz
- Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran
Birleşik Kelimeler: birinci zabit
ZABIT (Kelime Kökeni: Arapça żabṭ)
- Tutanak
Ata Sözleri ve Deyimler
- zabıt tutmak
Birleşik Kelimeler: zabıtname, zabıt varakası, mutabakat zaptı
ZARCI
- Zar oyunu oynayan kimse
ZAHİT (Kelime Kökeni: Arapça zāhid)
-
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)
Bu sualin karşısında hakikati inkâr olunmuş bir zahit gibi doğruldu. - Ömer Seyfettin