Yol ile Başlayan Kelimeler

YOL ile başlayan 28 kelime bulunuyor. Başında YOL olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yol kelimesinin anlamı nedir? Yol ile biten kelimeler. İçinde yol olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

YOLDURTMAK17

9 Harfli Kelimeler

YOLDÜZLER19, YOLSUZLUK18, YOLDAŞLIK18, YOLDURTMA16, YOLDURMAK16, YOLLATMAK13, YOLLANMAK13

8 Harfli Kelimeler

YOLCULUK16, YOLDURMA15, YOLUNMAK13, YOLLATMA12, YOLLANMA12, YOLLAMAK12, YOLKESEN12

7 Harfli Kelimeler

YOLUYLA13, YOLUNMA12, YOLLAMA11

6 Harfli Kelimeler

YOLDAŞ14, YOLSUZ14, YOLLUK10, YOLMAK10

5 Harfli Kelimeler

YOLCU12, YOLLU9, YOLMA9, YOLUK9, YOLAK8

3 Harfli Kelimeler

YOL6

YOL

[isim]

  • Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
  • Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer

    Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. - Çetin Altan

  • Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi

    Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu. - Ömer Seyfettin

  • İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer

    Su yolu. Sel yolu.

  • Yolculuk

    Yola çıkmak. Yoldan kalmak.

  • Gidiş çabukluğu, hız

    Bu vapurun yolu az.

  • Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi

    Celâl Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür. - Haldun Taner

  • Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik

    Duyguların eğitimi de en iyi, sanat yoluyla olur.

  • Kumaşta bulunan çizgi
  • Kez, defa, kere, sefer

[argo]

  • Hile, tuzak

[halk ağzında]

  • Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan

[mecaz]

  • Gaye, uğur, maksat

    Bu yolda çok emek harcandı.

[mecaz]

  • Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem

    Bu işi yapmanın bir yolu vardır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... yoluna
  • yola (veya yollara) düşmek
  • yola (veya yoluna) koyulmak
  • yola çıkmak
  • yol açmak
  • yola dizilmek
  • yola düzülmek
  • yola gelmek (veya yatmak)
  • yola getirmek
  • yola gitmek
  • yol almak
  • yol aramak
  • yola revan olmak
  • yola vurmak
  • yol bulmak
  • yol çizmek
  • yolda kalmak
  • yoldan (veya yolundan) kalmak
  • yoldan çevirmek
  • yoldan çıkmak
  • yol etmek
  • yol gitmek
  • yol görünmek
  • yol göstermek
  • yol gözlemek
  • yol iz bilmek
  • yol kesmek
  • yollara dökülmek
  • yolları ayrılmak
  • yolları tutmak
  • yol şaşmak
  • yol tepmek
  • yol tutmak
  • yolu (veya yolunu) şaşırmak
  • yolu açık olmak
  • yolu açmak
  • yolu almak
  • yolu düşmek
  • yoluna bakmak
  • yoluna baş koymak
  • yoluna can (veya canını) vermek
  • yoluna çıkmak
  • yolun açık olsun
  • yoluna girmek
  • yoluna koymak
  • yoluna sapmak
  • yolunda gitmek (veya yürümek)
  • yolunda görünmek
  • yolunu beklemek (veya gözlemek)
  • yolunu bilmek
  • yolunu bulmak
  • yolunu değiştirmek
  • yolunu kaybetmek
  • yolunu kesmek
  • yolunu sapıtmak
  • yolunu tutmak
  • yolunu tutmak
  • yolunu yapmak
  • yol vermek
  • yol vurmak
  • yol yakınken
  • yol yapmak
  • yol yürümek

Birleşik Kelimeler: yol ağzı, yol ayrımı, yol azığı, yol bel, yolbil, yolbul, yol boyu, yoldüzler, yol erkân, yol evladı, yolgeçen hanı, yol halısı, yol haritası, yol harçlığı, yol işareti, yol kardeşi, yolkesen, yol kilimi, yol parası, yol uğrağı, yolüstü, yol yol, yol yordam, yol yorgunu, açık yol, açısal yol, altı yol, ana yol, bir yol, bölünmüş yol, çakıl yol, çıkar yol, dikenli yol, diplomatik yol, doğru yol, dört yol, duble yol, ekspres yol, kaçamak yol, kısayol, köprü yol, kötü yol, orta yol, otoyol, stabilize yol, tahsisli yol, tali yol, tam yol, tek yönlü yol, tercihli yol, uzak yol kaptanı, uzun yol sürücüsü, uzun yol şoförü, yan yol, gözü yolda, o yolda, kısa yoldan, ayakyolu, bisiklet yolu, boru yolu, cinyolu, çevre yolu, çıkış yolu, çözüm yolu, demir yolu, deniz yolu, döl yolu, geçim yolu, Gökyolu, Hacılaryolu, Hacıyolu, hak yolu, Harezmi yolu, hava yolu, idrar yolu, kara yolu, keçi yolu, koşu yolu, Samanyolu, seğirdim yolu, ses yolu, sıçan yolu, sidik yolu, suyolu, su yolu, yargı yolu, yaya yolu, keyfi yolunda, tıngırı yolunda

YOLAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Patika

    Evlerinin önü yoldur yolaktır / Başımızda dönen derttir dolaptır - Halk türküsü

YOLLU

[sıfat]

  • Yolu herhangi bir nitelikte olan

    Bozuk yollu bir mahalle.

  • Çizgili

    Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi. - Orhan Kemal

  • Hızlı giden (taşıt)

    Yollu gemi.

[mecaz]

  • Kuralına uygun

    Bu hiç de yollu bir iş değildi.

[mecaz]

  • Herhangi bir nitelikte, biçimde

    İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

[argo]

  • Kolayca elde edilen kadın

[argo]

  • Parası olan

Birleşik Kelimeler: alay yollu, hafif yollu, nasihat yollu, şaka yollu

YOLMA

[isim]

  • Yolmak işi

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[halk ağzında]

  • Sapı orakla biçilmeyecek kadar kısa kalmış ekin

YOLUK

[sıfat]

  • Yolunmuş olan

    Nuran, yoluk kaşlarını parmaklarıyla düzeltiyordu. - Mahmut Yesari

YOLLUK

[isim]

  • Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı
  • Yolcuya verilen armağan
  • Koridorlara serilen, dar ve uzun halı, yol halısı
  • Yol masrafı olarak ödenen para, harcırah

    Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir. - Anayasa

YOLMAK

[-i]

  • Bitki, tüy vb.ni çekerek yerinden çıkarmak, çekip koparmak

    Yoluyor mu, ne yapıyor bilmem, pişik suratlı olmuş. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Dolandırarak, hile ile birinin parasını almak

    Adamcağızı iyice yoldular.

YOLLAMA

[isim]

  • Yollamak işi

YOLLATMA

[isim]

  • Yollatmak işi

YOLLANMA

[isim]

  • Yollanmak işi

YOLLAMAK

[-e]

[-i]

  • Göndermek

    Hekim hademeleri aşağıya yolladı. - Memduh Şevket Esendal

YOLKESEN

[sıfat]

[mecaz]

  • Yolda engelleme yapıp soygun düzenleyen

YOLUNMA

[isim]

  • Yolunmak işi

YOLCU

[isim]

  • Yolculuğa çıkmış kimse
  • Yolculuğa çıkmaya hazırlanan kimse

    Gişelerin önünde işsiz güçsüzler, erken gelen yolcular dolanıyordu. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Doğması beklenen çocuk

[mecaz]

  • İyileşmesi umutsuz hasta

[mecaz]

  • İşten çıkarılması beklenen kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yolcu etmek
  • yolcu yolunda gerek

Birleşik Kelimeler: yolcu gemisi, yolcu salonu, yolcu treni, demir yolcu, mavi yolcu, orta yolcu, su yolcu

YOLLATMAK

[-i]

  • Yollama işini yaptırmak

    Yarın bizim hanımı çarşıya yollatır, aldırtırım gerekenleri. - Ayşe Kulin