Ta ile Biten 4 Harfli Kelimeler

TA ile biten 4 harfli 23 kelime bulunuyor. Sonu TA olan 4 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ta ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Ta olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

FUTA11, FOTA11, İFTA10, POTA9, ÇITA8, HATA8, PATA8, ÇİTA7, ŞİTA7, BETA6, DATA6, MUTA6, USTA6, KOTA5, KITA5, LOTA5, META5, NOTA5, ORTA5, OLTA5, ROTA5, İKTA4, LATA4

İKTA (Kelime Kökeni: Arapça ıḳṭāʿ)

[isim]

[tarih]

  • Bir kişinin mülkiyetinde olmayıp devlete ait olan toprakların vergilerinin veya gelirlerinin asker veya sivil erkâna hizmet ve maaşlarına karşılık verilmesi

LATA (Kelime Kökeni: İtalyanca latta)

[isim]

  • Dar ve kalınca tahta

[isim]

[eskimiş]

  • Osmanlılarda ilmiyenin giydiği bir üstlük türü

    Latasının kollarını geçirerek kapıya doğru yürüdü. - Peyami Safa

KOTA (Kelime Kökeni: Fransızca quota)

[isim]

[ekonomi]

  • Bir ülkede ithal edilecek malların çeşitlerini, oranlarını veya miktarlarını gösteren liste
  • Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama
  • Kuruluşlarda veya derneklerde bir gruba tanınan kontenjan sayısı

[sinema]

  • Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı

KITA (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭʿa)

[isim]

[coğrafya]

  • Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara

    Avrupa kıtası.

[askerlik]

  • Askerlerin bir komutanın emrinde bir araya gelmesinden oluşan birlik

    Trakya'da, Anadolu'dan gelecek yeni kıtalara intizar edilmektedir. - Falih Rıfkı Atay

[edebiyat]

  • Dörtlük

    Abdülkadir Efendi'nin yazdığı tarih kıtasını aynen buraya geçirmekte bir fayda yok. - Burhan Felek

[eskimiş]

  • Parça, tane

    İki kıta mektup.

Birleşik Kelimeler: kıta sahanlığı, kıtalar arası, hazır kıta, ihtiram kıtası, onur kıtası, şeref kıtası

LOTA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Tatlı sularda yaşayan, bir tür gelincik balığı (Lota vulgaris)

META (Kelime Kökeni: Arapça metāʿ)

[isim]

  • Mal, ticaret malı

[ticaret]

  • Sermaye

    Batı'dan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

NOTA (Kelime Kökeni: İtalyanca nota)

[isim]

[müzik]

  • Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret

    Saz sesleri bazen aynı notaları, ruhumuza mıhlanmak istenen bir altın çiviye vurulan darbeler gibi tekrar ederdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Muhtıra

    Bu notaya verdiğim kısa bir cevapta, Mudanya Konferansını kabul ettiğimi bildirdim. - Atatürk

ORTA

[isim]

  • Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer

    Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre

    Yılın ortası. Haftanın ortası. Günün ortası. Kışın ortası.

  • Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm

    Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler. - Ömer Seyfettin

  • Ne uzun ne kısa, midi
  • Ne büyük ne küçük, midi
  • İyi ile kötü arasındaki durum
  • Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece

    Orta ile geçti.

  • Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri

[sıfat]

  • Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen

[sıfat]

  • Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan

    Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat

[fizik]

  • Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer

[matematik]

  • Orantı

[spor]

  • Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş

    Aut çizgisinden nefis bir orta... - Haldun Taner

[tarih]

  • Yeniçeri Ocağında tabur

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ortadan kaldırmak
  • ortadan kalkmak
  • ortadan kaybolmak
  • ortadan sır olmak
  • ortadan söylemek
  • ortasını bulmak
  • ortaya almak
  • ortaya atılmak
  • ortaya atmak
  • ortaya balgam atmak
  • ortaya çıkarmak
  • ortaya çıkmak
  • ortaya dökmek
  • ortaya düşmek
  • ortaya konuşmak
  • ortaya koymak
  • ortaya sürülmek
  • ortaya yayılmak

Birleşik Kelimeler: orta ağırlık, orta boy, Orta Çağ, orta dalga, orta damar, orta deri, orta dikme, orta direk, Orta Doğu, orta elçi, orta hakem, orta hâlli, orta hece düşmesi, orta hizmeti, orta işi, orta kaldırım, orta karar, orta karın, orta kat, orta kulak, orta kuşak, orta malı, orta masası, orta mektep, orta nokta, ortaokul, orta oyunu, ortaöğrenim, ortaöğretim, orta parmak, orta saha, orta sıklet, Orta Şark, orta şekerli, orta tedrisat, orta terim, orta uç, orta yaşlı, orta yaylak, orta yol, orta yuvar, orta yuvarlak, ortanın sağı, ortanın solu, aritmetik orta, büyük orta, küçük orta, ulu orta, yarı orta sıklet, deprem ortası, gün ortası, meyve ortası

[isim]

  • Çankırı iline bağlı ilçelerden biri

OLTA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
  • Balık avlamada kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı, çoğunlukla naylon tellerden veya at kuyruğu kılından yapılmış iplik

    Oltanın ucuna bir şeyler takılmış olmalıydı. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Hile, düzen, oyun, yem

    Ankara'nın sorumluları bu oltanın yabancısı değillerdi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olta atmak
  • oltaya düşmek
  • oltaya gelmek
  • oltaya takılmak
  • oltaya vurmak
  • oltayı yutmak

Birleşik Kelimeler: olta balığı, olta iğnesi, olta takımı, el oltası

ROTA (Kelime Kökeni: İtalyanca rotta)

[isim]

  • Bir gemi veya uçağın gidiş yönü, izleyeceği yol

[mecaz]

  • Görüş veya tutuma göre gidilen, izlenen yol

    Sarhoş serseri, bir eliyle boyuna rotayı ayarlamaya çalışıyordu. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rota değiştirmek
  • rota kırmak

BETA (Kelime Kökeni: Fransızca béta)

[isim]

  • Yunan alfabesinin ikinci harfi

Birleşik Kelimeler: beta ışınları

DATA (Kelime Kökeni: Fransızca data)

[isim]

  • Veri

[ekonomi]

  • Aslında kendileri ekonomik olmayan ancak ekonomi dünyasını dışarıdan kuşatan veya çerçeveleyen, nüfus, teknik bilgi, hukuk düzeni ve yönetim biçimi ögelerinden her biri

MUTA (Kelime Kökeni: Arapça muʿṭā)

[isim]

[eskimiş]

  • Veri

[isim]

[eskimiş]

  • Geçici kazanç
  • Muta nikâhı

Birleşik Kelimeler: muta nikâhı

USTA (Kelime Kökeni: Farsça ustād)

[isim]

  • Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse

    Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı. - Nazım Hikmet

  • Zanaat öğreticisi
  • Zanaatçılar için unvan

    Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir

    Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi. - Tarık Buğra

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi

[mecaz]

  • Akıl veren veya öğreten kimse

    Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan? - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usta elinden çıkmak
  • ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur
  • usta olmak

Birleşik Kelimeler: ustabaşı, usta işi, lonca ustası, sohbet ustası, söz ustası

ÇİTA (Kelime Kökeni: İngilizce cheetah)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Etçil memeliler sınıfının etçiller takımının kedigiller familyasından bir hayvan