Kuş ile Başlayan Kelimeler

KUŞ ile başlayan 57 kelime bulunuyor. Başında KUŞ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kuş kelimesinin anlamı nedir? Kuş ile biten kelimeler. İçinde kuş olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

KUŞKULANDIRMAK23

13 Harfli Kelimeler

KUŞKULANDIRMA22

11 Harfli Kelimeler

KUŞKUSUZLUK22, KUŞKULANMAK17, KUŞAKLANMAK16

10 Harfli Kelimeler

KUŞKUCULUK20, KUŞANILMAK16, KUŞATILMAK16, KUŞKULANMA16, KUŞAKLAMAK15, KUŞAKLANMA15

9 Harfli Kelimeler

KUŞÇUBAŞI23, KUŞEKMEĞİ21, KUŞPALAZI21, KUŞBAŞILI20, KUŞKONMAZ18, KUŞLOKUMU17, KUŞKANADI16, KUŞANILMA15, KUŞATILMA15, KUŞAKLAMA14

8 Harfli Kelimeler

KUŞKUSUZ18, KUŞAKSIZ17, KUŞÇULUK17, KUŞADASI16, KUŞBURNU16, KUŞETSİZ16, KUŞANMAK13, KUŞATMAK13

7 Harfli Kelimeler

KUŞGÖZÜ26, KUŞGÖMÜ24, KUŞBAŞI17, KUŞKUCU16, KUŞANIŞ15, KUŞATIŞ15, KUŞHANE15, KUŞYEMİ14, KUŞDİLİ13, KUŞKULU13, KUŞAKLI12, KUŞANMA12, KUŞANTI12, KUŞATMA12, KUŞETLİ11

6 Harfli Kelimeler

KUŞEVİ16, KUŞBAZ15, KUŞLUK11, KUŞMAR11, KUŞANE10, KUŞLAK10, KUŞLAR10

5 Harfli Kelimeler

KUŞÇU13, KUŞKU10, KUŞET9, KUŞAK9

4 Harfli Kelimeler

KUŞE8

3 Harfli Kelimeler

KUŞ7

KUŞ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı

    Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu. - Ömer Seyfettin

[argo]

  • Acemi er

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuşa benzemek (veya dönmek)
  • kuşa kafes lazım, boruya nefes
  • kuş gibi
  • kuş gibi (veya kadar) yemek
  • kuş gibi çırpınmak
  • kuş gibi uçup gitmek (veya uçmak)
  • kuş kadar canı olmak
  • kuş kanadına kira istemez
  • kuş kanadıyla gitmek
  • kuş mu konduracak?
  • kuş uçmaz, kervan geçmez
  • kuş uçurmamak (veya uçurtmamak)
  • kuşu kuşla avlarlar
  • kuşun kanadıyla haber salmak
  • kuş vardır eti yenir, kuş vardır et yedirilir

Birleşik Kelimeler: kuş bakışı, kuşbaşı, kuş beyinli, kuş bilimi, kuşburnu, kuşdili, kuş dili, kuşekmeği, kuş evi, kuşgömü, kuşgözü, kuş gribi, kuşhane, kuş iğdesi, kuş kafesi, kuşkanadı, kuş kirazı, kuşkonmaz, kuş lastiği, kuşlokumu, kuş otu, kuşpalazı, kuş sütü, kuş tüyü, kuş uçumu, kuş uçuşu, kuş uykusu, kuş üzümü, kuşyemi, kuş yemi, kuş yuvası, akkuş, alıcı kuş, avcı kuş, baykuş, boğmaklı kuş, karakuş, kurt kuş, makaralı kuş, yırtıcı kuş, ardıç kuşu, arı kuşu, balaban kuşu, bayır kuşu, borazan kuşu, can kuşu, cennet kuşu, çakıl kuşu, çalı kuşu, çavuş kuşu, çayır kuşu, çekirge kuşu, çulha kuşu, dalgıç kuşu, deve kuşu, devlet kuşu, fırtına kuşu, Flaman kuşu, gece kuşu, gelin kuşu, guguk kuşu, hak kuşu, hamsikuşu, incir kuşu, İshak kuşu, iskele kuşu, kardinal kuşu, karıncakuşu, kar kuşu, kaşıkçı kuşu, keten kuşu, kız kuşu, kukumav kuşu, muhabbet kuşu, murabut kuşu, ökse kuşu, örümcek kuşu, saka kuşu, sıvacı kuşu, sinek kuşu, şakrak kuşu, şeytan kuşu, talih kuşu, tarla kuşu, tavus kuşu, tropik kuşu, yağmur kuşu, yont kuşu, ötücü kuşlar, bataklık kuşları, dalgıç kuşları

KUŞE (Kelime Kökeni: Fransızca couché)

[isim]

  • Kalın, ağır gramajlı parlak, düzgün, pürüzsüz, kaygan bir tür kâğıt, kıuşe kağıdı, papyekuşe

Birleşik Kelimeler: kuşe kâğıdı, papyekuşe

KUŞET (Kelime Kökeni: Fransızca couchette)

[isim]

  • Gemi veya trende yatak

KUŞAK

[isim]

  • Bele sarılan uzun ve enli kumaş

    Emin olmak için kuşağından bir ayna çıkarıp camı bile çizdi. - İhsan Oktay Anar

  • Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ

[teknoloji]

  • Bir ürünün, bir aygıtın teknolojideki ve bilimdeki gelişmeye göre üretilen yeni biçimleri

[gök bilimi]

  • Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge

    İklim kuşakları. Zaman kuşakları.

[coğrafya]

  • Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı

    Isı kuşak.

[felsefe]

  • Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu

    Daha çok yeni kuşak şairlerin ürünlerine yer veriyoruz. - Ahmet Ümit

[matematik]

  • Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm

[sinema]

[televizyon]

  • Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler

[televizyon]

  • Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi

    Çizgi film kuşağı.

[toplum bilimi]

  • Yaklaşık yirmi beş otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon

    Bugünkü kuşak benim kuşağımın bir hikâyesini dinlemelidir. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: kuşak bağlama, ılıman kuşak, ısı kuşak, orta kuşak, sıcak kuşak, şal kuşak, tropikal kuşak, yeşil kuşak, ağız kuşağı, Burçlar Kuşağı, dalga kuşağı, deprem kuşağı, ebekuşağı, ebemkuşağı, gayret kuşağı, gelinkuşağı, gökkuşağı, hacılarkuşağı, küre kuşağı, meryemanakuşağı, orman kuşağı, reklam kuşağı, ses kuşağı, yağmur kuşağı

KUŞANE (Kelime Kökeni: Türkçe kuş + Farsça ḫāne)

[isim]

[halk ağzında]

  • Özellikle kuş etlerini pişirmekte kullanılan, yayvan, küçük tencere

KUŞLAK

[isim]

[eskimiş]

  • Av kuşları bol olan yer

KUŞLAR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Çok hücreli hayvanlardan, omurgalıların geniş bir sınıfı

KUŞKU

[isim]

  • Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba, şek

    Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı. - Tarık Buğra

[ruh bilimi]

  • Başkalarının iyi niyet ve amaçlarını kötüye yorarak işkillenme duygusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuşku beslemek (veya duymak)
  • kuşkusu kalmamak
  • kuşku uyanmak
  • kuşkuya düşmek
  • kuşku yok

KUŞETLİ

[sıfat]

  • Kuşeti olan

    Kuşetli vagon.

KUŞLUK

[isim]

  • Günün sabahla öğle arasındaki bölümü, kuşluk vakti

    Tarhana çorbasıyla birer baş soğan, birer çeyrek ekmekti kuşlukta yedikleri. - Necati Cumalı

  • Kuşlara yem verilen zaman
  • Büyük kuş kafesi

Birleşik Kelimeler: kuşluk namazı, kuşluk vakti, kuşluk yemeği, kaba kuşluk, koca kuşluk

KUŞMAR

[isim]

  • Kuş avlamak için hazırlanmış tuzak, kuş tuzağı

KUŞAKLI

[sıfat]

  • Kuşağı olan

    Kıpkızıl ve gırtlaktan aşağı kuşaklı gömlek, tuhaf bir kasket ve elde silah! - Aka Gündüz

KUŞANMA

[isim]

  • Kuşanmak işi

Birleşik Kelimeler: kılıç kuşanma

KUŞANTI

[isim]

  • Giyecek, kuşanılacak şey

KUŞATMA

[isim]

  • Kuşatmak işi

[askerlik]

  • Bir ülkenin veya bir yerin dış dünya ile olan her türlü bağlantısını kuvvet kullanarak kesme, abluka, ihata, muhasara

    Ne yapsa, nereye gitse bu kuşatmadan kurtulamıyordu bir türlü. - Yaşar Kemal