Kul ile Başlayan Kelimeler
KUL ile başlayan 62 kelime bulunuyor. Başında KUL olan kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Kul kelimesinin anlamı nedir? Kul ile biten kelimeler. İçinde kul olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
KULLANIŞSIZLIK25,
13 Harfli Kelimeler
KULLANIŞLILIK20
12 Harfli Kelimeler
KULAMPARALIK19, KULLANDIRMAK17
11 Harfli Kelimeler
KULAĞAKAÇAN22, KULLANIŞSIZ21, KULUÇKAHANE20, KULLANIMSIZ19, KULLANILMIŞ18, KULLANDIRMA16, KULLANILMAK14
10 Harfli Kelimeler
KULÜPÇÜLÜK24, KULAÇLAYIŞ20, KULLANIŞLI16, KULUÇKALIK16, KULAÇLAMAK15, KULLANIMLI14, KULLANILMA13, KULUNLAMAK13
9 Harfli Kelimeler
KULAKTOZU15, KULAMPARA15, KULAÇLAMA14, KULLAŞMAK14, KULUNLAMA12, KULLANMAK11
8 Harfli Kelimeler
KULLUKÇU14, KULAKSIZ14, KULUNCAK13, KULLAŞMA13, KULLANIŞ13, KULAKÇIK13, KULUNLUK11, KULLANIM11,
7 Harfli Kelimeler
KULÜPÇÜ19, KULOĞLU17, KULPSUZ17, KULUNUZ13, KULAKÇI12, KULUÇKA12, KULAKLI9
6 Harfli Kelimeler
KULVAR13, KULYUÇ13, KULPLU12, KULLAP11, KULUNÇ11, KULÜBE11, KULLUK8
5 Harfli Kelimeler
KULÜP12, KULAÇ9, KULUN7, KULİS7, KULLE6, KULAK6
4 Harfli Kelimeler
KULP9, KULU6, KULA5, KULE5
3 Harfli Kelimeler
KUL4
KUL
-
Tanrı'ya göre insan
Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.
-
Köle
Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar
- Karavaş
Ata Sözleri ve Deyimler
- kula kul olmak
- kul etmek
- kul köle olmak
- kul kusursuz olmaz
- kul olmak
- kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
- kulunuz
Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu
KULA
- Gövdenin sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
-
Bu renkte olan (at)
Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı. - Reşat Nuri Güntekin
- Manisa iline bağlı ilçelerden biri
KULE (Kelime Kökeni: Arapça ḳulle)
-
Çoğunlukla kare veya silindir biçimindeki yüksek yapı
Şu muazzam kule bir mühendisin hayaliydi. - Orhan Seyfi Orhon
- Cihannüma
Birleşik Kelimeler: döner kule, fil dişi kule, kapıkule, çan kulesi, kontrol kulesi, paraşüt kulesi, saat kulesi, yangın kulesi
KULLE
-
Büyük bağ evi
Bağdaki ailelerin bütün çocuklarını kulle dışında bir başka evde toplamışlardı. - Tarık Dursun K.
KULAK
-
Başın her iki yanında bulunan işitme organı
Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. - Hüseyin Cahit Yalçın
-
Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü
Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu. - Halide Edip Adıvar
- Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri
- Saban kulağı
- Duvar, baca, şömine vb. yerlerde kulağa benzer çıkıntı
- Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu
- Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri
- Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulağı (bir şeyde) olmak
- kulağı (veya kulakları) çınlasın
- kulağı ağır işitmek
- kulağı dikilmek
- kulağı duvar olmak
- kulağına çalınmak
- kulağına çarpmak
- kulağına fısıldamak
- kulağına gelmek
- kulağına girmemek
- kulağına gitmek
- kulağına inanmamak
- kulağına kar suyu kaçırmak
- kulağına kar suyu kaçmak
- kulağına koymak (veya sokmak)
- kulağına küpe olmak (veya etmek)
- kulağına söylemek
- kulağını açmak
- kulağını bükmek
- kulağını çekmek
- kulağını çınlatmak
- kulağını doldurmak
- kulağının üzerine yatmak
- kulağının zarı patlamak
- kulağını sağır etmek
- kulağı okşamak
- kulağı olmamak
- kulağı ters taraftan göstermek
- kulak (veya kulağını) tırmalamak
- kulak (veya kulaklarını) tıkamak
- kulak arkası (veya ardı) etmek
- kulak asmak
- kulak kabartmak
- kulak kesilmek
- kulak kıvırmak
- kulakları dolmak
- kulaklarına kadar kızarmak
- kulaklarını dikmek
- kulaklarının pasını gidermek
- kulakları paslanmak
- kulakları patlatmak
- kulakları uğuldamak
- kulak tutmak
- kulak vermek
- kulak vermek
Birleşik Kelimeler: kulak altı bezi, kulak çivisi, kulakdavulu, kulak demiri, kulak dolgunluğu, kulak erimi, kulak kepçesi, kulak kulağa, kulak memesi, kulak misafiri, kulak sadakası, kulak tıkacı, kulak tırmalayıcı, kulaktozu, kulak zarı, kulağı delik, kulağı kesik, kulağı kirişte, kulağı tetikte, kulağı tıkalı, dış kulak, ekşikulak, iç kulak, kabakulak, kamışkulak, karakulak, kepçe kulak, orta kulak, yelken kulak, aslankulağı, ayıkulağı, baca kulağı, cankulağı, denizkulağı, deniz kulağı, eşekkulağı, farekulağı, filkulağı, kuzukulağı, müzik kulağı, saban kulağı, sıçankulağı, tavşankulağı, eli kulağında, ağzı kulaklarında
- Varlıklı Rus köylüsü
KULU
- Konya iline bağlı ilçelerden biri
KULUN
- Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulun atmak
KULİS (Kelime Kökeni: Fransızca coulisse)
-
Sahnenin gerisinde ve yanlarında bulunan bölüm
Sahneye girişlerinde kuliste sırasını bekliyorlardı. - Necati Cumalı
- Borsa dışında alışveriş yeri
- Bir amaca ulaşabilmek için ilgili kişiler arasında özel çalışma yapılan yer
-
Bir işin, bir hareketin gizli hazırlık konuşması
Lozan'daki Türk heyetinin kulisleri hakkında pek az şey biliyoruz. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulis yapmak
Birleşik Kelimeler: kulis çalışması, kulis faaliyeti
KULLUK
-
Kul olma durumu, kölelik, ubudiyet
Kulluk bakımından da o kimseden daha âciz ve itaatlisi olamaz. - Necip Fazıl Kısakürek
- Kulun yaptığı iş
- Karakol
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulluk etmek
Birleşik Kelimeler: kulluk kölelik
KULAKTAN
-
Yalnızca duyarak, dinleyerek
Fırat Sultan bu okçu şehzadeye kulaktan âşık olmuş. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: kulaktan dolma, kulaktan kulağa
KULAKLI
-
Kulağı herhangi bir biçimde olan
Küçük kulaklı.
- Kulağa benzer çıkıntısı olan
- Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir tür yatağan
- İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tava, tencere, kazan vb
Birleşik Kelimeler: kulaklı somun, kalem kulaklı, uzun kulaklı, yelken kulaklı
KULAÇ
-
Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık
Hortum beş on kulaç ötemize yanaşmıştı. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulaç atmak
KULP (Kelime Kökeni: Rumca)
-
Kazan, tencere, fincan, dolap, altın vb.nin tutulacak yeri
Heybeden çıkardığı kulpu kopuk küçük bir teneke maşrapa ile su getirdi. - Osman Cemal Kaygılı
- Uydurma sebep, bahane
Ata Sözleri ve Deyimler
- kulp takmak
- kulpunu bulmak
Birleşik Kelimeler: sepetkulpu
- Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri
KULLANMA
-
Kullanmak işi, istimal
Dördüncü günün sabahında, işçilerden hiçbiri buldozeri kullanmaya yanaşmıyordu artık. - Elif Şafak
KULAKLIK
- Kulakları soğuk, rüzgâr vb. dış etkilerden korumak için kulak kepçesini örtecek biçimde yapılmış kılıf
- Radyo, telefon, telsiz vb.nde kulak ile verici arasında ses bağlantısı kurmaya yarayan araç
- Ağır işitenlerin daha iyi işitebilmek için kulaklarına taktıkları pilli araç