[sıfat]

[kimya]

• Katalizle ilgili, kataliz niteliğinde olan

[isim]

• Katalitik soba

[isim]

[argo]

• Yalan dolan, oyun, tuzak, düzen

  Dün geceki arkadaşın tahmini gibi meçhul adam geldi, kız onu birkaç katakulli ile kandırdı. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

• katakulli okumak
• katakulli yapmak
• katakulliye gelmek
• katakulliye getirmek

[isim]

[denizcilik]

• Birbirine paralel tutulmuş iki ağaç kütükten yapılan tekne

• Birbirine bağlanmış iki tekneden oluşan ve gezi tekneciliğinde kullanılan deniz taşıtı

[isim]

• Katarlamak işi

[nesnesiz]

• Katlama işi yapılmak

  Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu. - Elif Şafak

[-e]

[mecaz]

• Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek

  Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir. - Falih Rıfkı Atay

[-e]

[-i]

• Katlatma işini yaptırmak

[-i]

• İnsan öldürmek

• Zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek

  Bu adam benim can düşmanımdır. Haksız yere beni katlediyor. - Orhan Seyfi Orhon

• Zarar vermek

  Doğayı katletmek.

[isim]

• Katıklamak işi

[-i]

• Katılacak kadar güldürmek veya ağlatmak

  Üstatların karikatürlerini çizerek kadınları katıltıyordum. - Ömer Seyfettin

• Katılmasına yol açmak

[zarf]

• Kesinlikle

  Cesurane ve daha ziyade ısrara bırakmayan bir katiyetle yalan söyledim. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

• İspanya'nın kuzeydoğusunda Katalan topluluğunun konuştuğu dil

[sıfat]

• Bu dille yazılmış olan

[isim]

• Katolunmak durumu

[isim]

• Trilyonun bin katı olan sayı, trilyon kere bin, (1024)

[isim]

• Kesinleşme

[isim]

[tıp]

• İradenin yitimi, dış etkilere karşı duygunluğun ortadan kalkması ve hareket organlarına verilen herhangi bir durumun olduğu gibi sürüp gitmesiyle beliren sendrom