Kaf ile Başlayan Kelimeler

KAF ile başlayan 41 kelime bulunuyor. Başında KAF olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kaf ile biten kelimeler. İçinde kaf olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

KAFATASÇILIK24, KAFİYESİZLİK24

11 Harfli Kelimeler

KAFİRLEŞMEK21

10 Harfli Kelimeler

KAFADAŞLIK22, KAFASIZLIK22, KAFESÇİLİK20, KAFİRLEŞME20, KAFADARLIK19, KAFEŞANTAN19, KAFESLEMEK18, KAFİRİSTAN17

9 Harfli Kelimeler

KAFİYESİZ21, KAFATASÇI20, KAFALILIK17, KAFESLEME17, KAFETERYA17

8 Harfli Kelimeler

KAFTANCI18, KAFATASI16, KAFİYELİ16, KAFİRLİK14

7 Harfli Kelimeler

KAFDAĞI23, KAFFESİ20, KAFADAŞ18, KAFASIZ18, KAFESÇİ17, KAFADAN15, KAFADAR15, KAFAKOL14, KAFESLİ14

6 Harfli Kelimeler

KAFACA15, KAFİYE14, KAFALI13, KAFEİN12, KAFİLE12, KAFTAN12

5 Harfli Kelimeler

KAFES12, KAFUR12, KAFİR11

4 Harfli Kelimeler

KAFA10, KAFE10, KAFİ10

KAFA (Kelime Kökeni: Arapça ḳafā)

[isim]

  • İnsan başı, ser
  • Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
  • Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
  • Mekanik bir bütünün parçası

    Distribütör kafası.

[mecaz]

  • Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek

    Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet

    Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kafa (veya kafasını) dinlendirmek
  • kafa (veya kafasını) karıştırmak
  • kafa (veya kafasını) şişirmek
  • kafa (veya kafasını) ütülemek
  • kafa (veya kafayı) çekmek
  • kafa (veya kafayı veya kafasını) dinlemek
  • kafa atmak
  • kafa bulmak
  • kafa cilalamak
  • kafa eskitmek
  • kafa göz yarmak
  • kafa kafaya vermek
  • kafa kalmamak
  • kafa patlatmak
  • kafa sallamak
  • kafası (veya kafasına) takılmak
  • kafası almamak (veya sarmamak)
  • kafası bir dünya
  • kafası bozulmak
  • kafası bulanmak
  • kafası dolmak
  • kafası dönmek
  • kafası dumanlanmak
  • kafası durmak
  • kafası düzelmek
  • kafası ile oynamak
  • kafası işlemek (veya çalışmak)
  • kafası karışmak (veya allak bullak olmak)
  • kafası kazan (gibi) olmak
  • kafası kızmak
  • kafasına dank etmek
  • kafasına estiği gibi
  • kafasına geçirmek
  • kafasına girmek
  • kafasına girmemek
  • kafasına göre
  • kafasına koymak
  • kafasına sığmamak
  • kafasına söz girmemek
  • kafasına uymak
  • kafasına vura vura
  • kafasına vur, ekmeğini elinden al
  • kafasına vurmak
  • kafasından çıkarmak (veya atmak)
  • kafasından geçirmek
  • kafasında şimşek çakmak
  • kafasında tutmak
  • kafasını ezmek
  • kafasını işletmek
  • kafasını kaldırmak
  • kafasını kaldırmamak
  • kafasını kaşıyacak vakti olmamak
  • kafasını kırmak
  • kafasını kullanmak
  • kafasını kurcalamak
  • kafasının bir tahtası eksik (veya noksan) (olmak)
  • kafasının dikine gitmek
  • kafasının etini yemek
  • kafasının kontağı atmak
  • kafasını sarmak (veya açmak)
  • kafasını sokmak
  • kafasını taştan taşa çarpmak (veya vurmak)
  • kafasını toplamak
  • kafasını tütsülemek
  • kafasını uçurmak
  • kafasını vurmak
  • kafası sarmamak
  • kafası sersem sepet (olmak)
  • kafası şişmek
  • kafası yerinde olmamak
  • kafası yerine gelmek
  • kafa tutmak
  • kafaya almak
  • kafaya çıkmak
  • kafa yapmak
  • kafaya takmak
  • kafayı (bir yere) vurmak
  • kafayı bulandırmak
  • kafayı bulmak
  • kafayı çalıştırmak (veya işletmek)
  • kafayı değiştirmek
  • kafayı tütsülemek (veya dumanlamak)
  • kafayı üşütmek
  • kafayı yemek
  • kafa yok!
  • kafa yormak

Birleşik Kelimeler: kafa çıkışı, kafa dengi, kafa sesi, kafa işçisi, kafa kâğıdı, kafa koçanı, kafakol, kafatası, kafası boş, kafası bulutlu, kafası çatlak, kafası dumanlı, kafası iyi, kafası kıyak, kafası kontak, kafası küflü, kafası örümcekli, kafası tembel, kalın kafa, kurukafa, kuru kafa, taş kafa

KAFE

[isim]

  • İçecek ve hafif yiyeceklerin satıldığı, bazılarında kapı önlerinde oturacak yerlerin bulunduğu ayaküstü yiyecek yerleri

KÂFİ (Kelime Kökeni: Arapça kāfī)

[sıfat]

  • Yeterli, yetecek ölçüde olan

    Yalnız güzellik adi bir zevk kadını için bile kâfi değildir. - Hüseyin Cahit Yalçın

[ünlem]

  • `Yeter, yetişir, artık istemez` anlamlarında bir seslenme sözü

    Artık kâfi, yeter, illallah! - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâfi gelmek

KÂFİR (Kelime Kökeni: Arapça kāfir)

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı'nın varlığını ve birliğini inkâr eden kimse

[ünlem]

  • Sevilen birine takılmak, sitem etmek için kullanılan bir seslenme sözü

[mecaz]

  • Acımasız, zalim kimse

[halk ağzında]

  • Genellikle Müslüman olmayanlara verilen ad

    Kâfirin güçsüz noktaları, köprüleri, kaleleri öğreniliyordu. - Nezihe Araz

KAFEİN (Kelime Kökeni: Fransızca caféine)

[isim]

  • Kahve ve çayda bulunan, hekimlikte kullanılan, kasları, sinirleri uyarıcı, mide salgısını ve metabolik hızı artırıcı etki yapan bir madde

KAFİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳāfile)

[isim]

  • Birlikte hareket eden topluluk

    Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Aynı yöne giden taşıt veya yolcu topluluğu, konvoy

    Sağımızda yürüyen kafile, yolunu değiştirdi. - Halide Edip Adıvar

[eskimiş]

  • Sıra ile gönderilen şeylerin her bir bölüğü

    Malların ilk kafilesi dün geldi.

KAFTAN

[isim]

[tarih]

  • Çoğu ipekten yapılan, bir tür uzun, süslü üst giysisi

    Başkasına ait sırmalı kaftanı giymektense kendi malım olan eski hırkayı tercih ederim. - Ömer Seyfettin

  • Padişahların gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaş veya kürkten yapılmış giysi, hilat

Birleşik Kelimeler: biçilmiş kaftan

KAFES (Kelime Kökeni: Arapça ḳafes)

[isim]

  • Hayvanlar için aralıklı tel, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış taşınabilir bölme

    Dağdan kestim kereste / Kuş besledim kafeste - Halk türküsü

  • Vahşi hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölme

    Aslan kafesi.

  • Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper

    Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Ahşap yapıların direk ve çatmalardan oluşan kaplama tahtaları dışında kalan iskeleti

[argo]

  • Hapishane

[eskimiş]

  • Cami, tekke vb. yerlerde kadınlara ayrılan yer

[eskimiş]

  • Şimşirlik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kafese girmek
  • kafese koymak
  • kafes gibi

Birleşik Kelimeler: kafes teli, karakafes, tel kafes, göğüs kafesi, kaporta kafesi, kuş kafesi

KÂFUR (Kelime Kökeni: Arapça kāfūr)

[isim]

[eskimiş]

  • Kâfur ağacından elde edilen, hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarı saydam, kolaylıkla parçalanan, güzel kokulu bir madde

    Hastaneye gider gitmez gene kan aldırdılar, kâfuru şırınga ettiler, daha bilmem neler yaptılar, hasta açılmadı. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

[mecaz]

  • Çok beyaz

Birleşik Kelimeler: kâfur ağacı

KAFALI

[sıfat]

  • Kafası olan
  • Kafası herhangi bir biçimde olan

    Çıkık kafalı.

[mecaz]

  • Bilgili, kavrayışlı ve anlayışlı

    Kafalı adam.

Birleşik Kelimeler: boş kafalı, dar kafalı, dibek kafalı, dikkafalı, eski kafalı, eşek kafalı, et kafalı, geri kafalı, horoz kafalı, kabak kafalı, kalın kafalı, kaz kafalı, kısa kafalı, örümcek kafalı, sepet kafalı, uzun kafalı

KÂFİRLİK

[isim]

  • Kâfir olma durumu

KAFAKOL

[isim]

[spor]

  • Güreşte bir oyun türü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kafakola almak

KAFESLİ

[sıfat]

  • Kafesi olan veya kafes biçiminde olan

KAFİYE (Kelime Kökeni: Arapça ḳāfiye)

[isim]

[edebiyat]

  • Uyak
  • Halk edebiyatında ayak

Birleşik Kelimeler: başkafiye, çapraz kafiye, iç kafiye, sarma kafiye, tam kafiye, tunç kafiye, yarım kafiye, zengin kafiye

KAFADAN

[zarf]

  • Zihinden, belleğini kullanarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kafadan atmak

Birleşik Kelimeler: kafadan bacaklılar, kafadan gayrimüsellah, kafadan kontak