İz ile Biten 4 Harfli Kelimeler

İZ ile biten 4 harfli 12 kelime bulunuyor. Sonu İZ olan 4 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İz ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde İz olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

FRİZ13, FAİZ13, VAİZ13, AHİZ11, HAİZ11, PRİZ11, AZİZ10, ACİZ10, CAİZ10, BRİZ9, İKİZ7, KRİZ7

İKİZ

[sıfat]

  • İkisi bir arada doğan (çocuk)
  • Birbirine tamamen benzeyen

    Rıza boş arsaları, ikiz pembe villaları, havuzlu bahçeyi geçti. - Haldun Taner

[isim]

[bitki bilimi]

  • Aynı çiçekten oluşmuş birbirine yapışık iki meyve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikiz doğurmak

Birleşik Kelimeler: ikiz anlam, ikizkenar, ikiz ünlü, ikiz ünsüz, çift yumurta ikizi, Siyam ikizi, tek yumurta ikizi

KRİZ (Kelime Kökeni: Fransızca crise)

[isim]

[tıp]

  • Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse

    Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu. - Çetin Altan

  • Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım
  • Bir şeyin çok kıt bulunması durumu
  • Bir şeye duyulan ani ve aşırı istek

[ekonomi]

  • Çöküntü

[mecaz]

  • Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran

    Krizin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kriz geçirmek

Birleşik Kelimeler: kriz masası, kriz yöneticisi, kriz yönetimi, kalp krizi

BRİZ (Kelime Kökeni: Fransızca brise)

[isim]

  • Meltem

AZİZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿazīz)

[isim]

  • Ermiş, eren

[sıfat]

  • Sevgide üstün tutulan, muazzez

    Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. - Atatürk

Birleşik Kelimeler: nanıaziz

ÂCİZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿāciz)

[sıfat]

  • Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz

    İhtiyar imparatorluk, bu genç devlet karşısında âcizdi. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Beceriksiz

    Ne âciz heriflermiş, iki yıl daha dayanamazlar mıydı? - Refik Halit Karay

[zarf]

  • Güçsüz veya beceriksiz bir biçimde

    Ayaklarındaki postalların yarısı yok bir hâlde mart havasının sert soğuğunda âciz ve sefil titriyordu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

  • Alçak gönüllülük gösteren kimsenin kendisinden söz ederken söylediği söz

    Biraz sonra Gazi yanına seryaveri Salih Bey'in yaveri Muzaffer Bey'i ve âcizi alarak otomobile bindi. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âciz kalmak
  • âcizleri

Birleşik Kelimeler: abdiâciz

[isim]

  • Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük

    Kendimde mukavemet yerine zaaf, taarruz yerine aciz, mücadele yerine gevşeklik hissediyorum. - Etem İzzet Benice

  • Beceriksizlik

    Aczini bilmek de bir meziyettir. - Ömer Seyfettin

[hukuk]

  • Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aciz içinde olmak
  • acze düşmek

CA

[kimya]

  • Kalsiyum elementinin simgesi

AHİZ (Kelime Kökeni: Arapça aḫẕ)

[isim]

[eskimiş]

  • Alma
  • Kabul etme

Birleşik Kelimeler: ahzetmek, ahzüita, ahzükabz

HAİZ (Kelime Kökeni: Arapça ḥāʾiz)

[sıfat]

  • Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan

    Osmanlı tabiiyetini haiz Müslim diye, yol tezkeresi doldururlardı. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haiz olmak

PRİZ (Kelime Kökeni: Fransızca prise)

[isim]

  • Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva

    Hatta bir keresinde prizdeki ütüyü devirip handiyse evi bile yakıyordu. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: duy priz

FRİZ (Kelime Kökeni: Fransızca frise)

[isim]

  • Tavandan inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa, dar perde

[mimarlık]

  • Eski Yunan ve Roma yapılarında taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm, efriz

FAİZ (Kelime Kökeni: Arapça fāʾiż)

[isim]

[ekonomi]

  • İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
  • Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • faize yatırmak (veya vermek)

Birleşik Kelimeler: faiz fiyatı, faiz haddi, faiz oranı, basit faiz, bileşik faiz, temerrüt faizi

VAİZ (Kelime Kökeni: Arapça vāʿiẓ)

[isim]

  • İbadet yerlerinde öğüt niteliğinde dinî konuşmalar yapan kimse, öğütçü

    Bir gün camide vaiz bir şey hikâye etmişti. - Abdülhak Şinasi Hisar