İçinde So Bulunan 6 Harfli Kelimeler

İçerisinde SO olan 6 harfli 58 kelime bulunuyor. İçinde SO olan 6 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "So ile başlayan 6 harfli kelimeler. so ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

SOLFEJ23, SOVHOZ22, SOĞDCA20, SONDAJ19, SOFUCA18, SOFİZM18, SOĞUMA17, SORGUÇ16, SOVYET16, SOFORA15, SOFİST15, SOYUCU15, SOYSUZ15, SOYGUN15, SOYDAŞ15, FASONE14, SODYUM14, SOBACI14, SOHBET14, LİPSOS13, SORGUN13, SOPALI13, SONSUZ13, SOLOCU13, SOLGUN13, SOKUCU13, SOYADI13, GARSON12, SONCUL12, SOLMAZ12, SOLHAN12, SOYMUK12, SOSYAL11, SOYSAL11, SOYMAK11, ŞANSON11, KÜRASO10, SORUMA10, SORMUK10, SOLUMA10, SOKULU10, SOSLUK10, ARİOSO9, KONSOL9, KONSON9, SOKMAK9, SOKMAN9, SORMAK9, SONSAL9, SOMATA9, SOLMAK9, SOLLUK9, SOLİST9, SOMAKİ9, ANASON8, ASORTİ8, AKSONA8, SONERİ8

ANASON (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Maydanozgillerden, kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakı yapımında kullanılan bir bitki (Pimpinella anisum)

    Mal sahibiyle anason, buğday ektiler. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: Çin anasonu, Mısır anasonu, yıldız anasonu

ASORTİ (Kelime Kökeni: Fransızca assorti)

[sıfat]

  • Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve biçimde olan (giysi)

    Altın çizgili, yemyeşil ipek kravatı ne olursa olsun almalıydı. Ceketiyle asorti olacaktı. - Nazım Hikmet

AKSONA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[denizcilik]

  • Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları

SONERİ (Kelime Kökeni: Fransızca sonnerie)

[isim]

  • Çağırma zili

    Soneriye bastı. Yarım dakika bekledi. Gelen olmadı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

ARİOSO (Kelime Kökeni: İtalyanca arioso)

[isim]

[müzik]

  • Dramatik ve lirik bakımdan yüksek bir anlatım gücü olan ağırbaşlı ezgi

KONSOL (Kelime Kökeni: Fransızca console)

[isim]

  • Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli, dolaplı mobilya

    Mektupları götürmüş, konsolun üzerine koyuyordu. - Tarık Buğra

[mimarlık]

  • Yalnız bir yanındaki dayanak tarafından taşınan, diğer bölümleri boşlukta olan yatay yapı ögesi

    Konsol kiriş.

Birleşik Kelimeler: konsol saati

KONSON (Kelime Kökeni: Fransızca consonne)

[isim]

[dil bilgisi]

  • Ünsüz

SOKMAK

[-i]

  • İçine veya arasına girmesini sağlamak

[-e]

  • Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak

    Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu. - Falih Rıfkı Atay

  • Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
  • Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek

    Otların arasında bacaklarını yılan sokar. - Reşat Nuri Güntekin

[-e]

[nesnesiz]

  • Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek

    Ülkeye kaçak eşya sokmak.

[mecaz]

  • Belli etmeden kötü bir malı vermek

    Satıcı, elmaların çürüklerini sokmuş.

[-e]

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek

    Asım fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken araya: -Olmaz mı? Ne dersiniz?- gibi sualler soruyor, cevap istiyordu. - Refik Halit Karay

[mecaz]

  • Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek

Birleşik Kelimeler: baldırsokan

SOKMAN

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir çeşit uzun konçlu çizme

SORMAK

[-e]

[-i]

[-den]

  • Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek

    Hastanenin nöbetçi doktoru yok mu? diye soruyorum. - Reşat Nuri Güntekin

  • Bir işin sorumluluğu kendisinde olmak, bir işten sorumlu bulunmak

    Bu işi benden sorarlar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sora sora Bağdat (veya Kâbe) bulunur
  • sorma! (veya sormayın! veya sorma gitsin!)
  • sormak ayıp olmasın
  • sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir

[-i]

[halk ağzında]

  • Dudakları uzatıp soluğu kuvvetle çekerek emmek

SONSAL

[sıfat]

[felsefe]

  • Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori

    Bir yerde duman görünce orada ateş yandığını kestirmek sonsal bir yargıdır.

SOMATA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Bademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi

SOLMAK

[nesnesiz]

  • Rengini yitirmek, rengi uçmak

    Sen, yüzü beyaz güller gibi solan / Adın ve senin? - Turan Oflazoğlu

  • Tazeliğini, diriliğini veya parlaklığını yitirmek

    Kuşlar ağlıyor, çiçekler soluyor, yapraklar dökülüyor, ufuklar kararıyordu. - Ömer Seyfettin

SOLLUK

[isim]

  • Sol görüşe sahip olma durumu

    Soluz, dedim ama solluğu bir başka yönden kabullendim, siz acaba ne düşündünüz de solluğu bize layık gördünüz? - Orhan Veli Kanık

SOLİST (Kelime Kökeni: Fransızca soliste)

[isim]

[müzik]

  • Bir müzik eserini tek başına çalan, söyleyen sanatçı, solocu

    Sıra şarkıcılığından çıkarak Köroğlu gibi adı dağlarda gezen şöhretli bir solist oluyor. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: assolist