İçinde Sal Bulunan 6 Harfli Kelimeler

İçerisinde SAL olan 6 harfli 34 kelime bulunuyor. İçinde SAL olan 6 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sal ile başlayan 6 harfli kelimeler. sal ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

FASSAL14, MAFSAL14, DIŞSAL13, POSALI13, DUYSAL12, GASSAL12, RUHSAL12, SALGIN12, AÇISAL11, BAYSAL11, İPSALA11, SOYSAL11, SALPAK11, YASALI10, KUMSAL9, SONSAL9, SALKIM9, ULUSAL9, ANISAL8, EROSAL8, IRKSAL8, KIRSAL8, KUTSAL8, KASALI8, SALTIK8, SALMAK8, SALİSE8, TİMSAL8, TASALI8, ASALET7, ASALAK7, SALE7, SALATA7, TATSAL7

ASALET (Kelime Kökeni: Arapça aṣālet)

[isim]

  • Soyluluk

    Fakat çilekeş kadının asaletini biliyorum. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Asillik
  • Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı

[edebiyat]

  • Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu

ASALAK

[isim]

[biyoloji]

  • Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit

[sıfat]

[mecaz]

  • Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli

Birleşik Kelimeler: asalak bilimci, asalak bilimi, asalak bilimsel, asalaksavar, dış asalak, iç asalak, tam asalak, yarı asalak, yarım asalak, ağrıma asalakları

RİSALE (Kelime Kökeni: Arapça risāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Kitapçık

    Son derece kötü kâğıda basılmış bir risale idi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

SALATA (Kelime Kökeni: İtalyanca salata)

[isim]

  • Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek

    İçi çiçekli şimşir kaşıkla salatayı âdeta pilav yer gibi tıkınıyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Birleşik Kelimeler: yeşil salata, Amerikan salatası, bastana salatası, çoban salatası, laf salatası, patates salatası, patlıcan salatası, Rus salatası, turp salatası, yayla salatası

TATSAL

[sıfat]

[biyoloji]

  • Tat alma duyusu ile ilgili

ANISAL

[sıfat]

  • Anıyla ilgili, anıya ait

    Onlara göre yaşlı yazarların anısal birikimi daha fazlaydı.

EROSAL

[sıfat]

  • Erotik

IRKSAL

[sıfat]

  • Irki

KIRSAL

[sıfat]

  • Kır(II) ile ilgili

[isim]

  • Az insanın barındığı, genellikle kır durumunda olan yer

Birleşik Kelimeler: kırsal alan, kırsal bölge, kırsal mazot, kırsal motorin, kırsal nüfus

KUTSAL

[sıfat]

[din bilgisi]

  • Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
  • Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut

    Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım. - Halide Edip Adıvar

  • Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen

    Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur. - Necati Cumalı

[felsefe]

  • Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan

Birleşik Kelimeler: dış kutsal

KASALI

[sıfat]

  • Kasası olan

SALTIK

[sıfat]

[felsefe]

  • Mutlak

[toplum bilimi]

  • Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)

SALMAK

[-e]

[-i]

  • Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek

    Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu

  • Yollamak, göndermek

    Bununla beraber peşine adam salmak gerekir. - Aka Gündüz

  • Koymak, katmak

    Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız. - Refik Halit Karay

  • Sürmek

    Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Uğratmak

    Başını derde salmak.

  • Vergi yüklemek

    Ona elli bin lira salmışlar.

  • Üzerine yürütmek

    Tazıyı tavşana salmak.

[-e]

  • Saldırmak

    Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal

  • Sarkıtmak

    Soğutmak için kuyuya su kabı saldı.

[denizcilik]

  • Gemi demir üzerinde dört yana dönmek

[-i]

[mecaz]

  • Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek

Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek

SALİSE (Kelime Kökeni: Arapça s̱ālis̱e)

[isim]

  • Saniyenin altmışta biri olan zaman birimi

TİMSAL (Kelime Kökeni: Arapça tims̱āl)

[isim]

[eskimiş]

  • Simge

    O günden beri ceviz, bana ulvi bir şeyin timsali gibi görünüyor. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • timsal olmak