İçinde Olgu Bulunan Kelimeler
İçinde OLGU olan 23 kelime bulunuyor. İçerisinde OLGU geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Olgu kelimesinin anlamı nedir? Olgu ile başlayan kelimeler. Olgu ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
OLGUNLAŞTIRMAK25
13 Harfli Kelimeler
OLGUNLAŞTIRMA24
12 Harfli Kelimeler
DOLGUNLAŞMAK24, SOLGUNLAŞMAK23
11 Harfli Kelimeler
DOLGUNLAŞMA23, SOLGUNLAŞMA22, OLGUNLAŞMAK21
10 Harfli Kelimeler
OLGUNLAŞMA20, OLGUSALLIK18
9 Harfli Kelimeler
OLGUCULUK20, DOLGUNLUK18, SOLGUNLUK17
8 Harfli Kelimeler
DOLGUNCA19, OLGUNLUK15
7 Harfli Kelimeler
DOLGULU16, OLGUNCA16, OLGUSAL14
6 Harfli Kelimeler
OLGUCU16, DOLGUN14, SOLGUN13
5 Harfli Kelimeler
DOLGU13, OLGUN11
4 Harfli Kelimeler
OLGU10
OLGU
-
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa
Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz. - Orhan Hançerlioğlu
- Varlığı deneyle kanıtlanmış şey
- Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş
Birleşik Kelimeler: sosyal olgu, ardışık olgular
OLGUN
-
Yenecek duruma gelmiş (meyve)
Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar. - Refik Halit Karay
- Tamamlanmış, iyice işlenmiş (yazı, düşünce vb.)
-
Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil
Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: olgun odun
SOLGUN
-
Rengini, tazeliğini, canlılığını veya parlaklığını yitirmiş olan, solmuş
Öyle solgun, öyle zayıftı ki bir yolcudan ziyade bir hastaya benziyordu. - Orhan Seyfi Orhon
DOLGU
-
Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde
Diş dolgusu.
- Toprak doldurma işlemi
- Bu işlemin sonucu
- Cevher alınmasından sonra oluşan boşlukların doldurulma işleminde kullanılan taş, toprak vb. malzeme
Ata Sözleri ve Deyimler
- dolgu yapmak
Birleşik Kelimeler: dolgu maddesi, taş dolgu, baca dolgusu
OLGUSAL
- Olguya ilişkin
DOLGUN
-
Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış
Dolgun yastık.
-
Balıketinde
Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu. - Burhan Felek
-
Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)
İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Şişkin
Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor. - Ahmet Ümit
-
Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
Müftüye karşı adamakıllı dolgundu. - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: dolgun maaş, dolgun ücret, etine dolgun
OLGUNLUK
- Meyvelerin olgun, yenilebilir olma durumu
-
İnsanların bilgi, görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olma durumu, yetkinlik, kemal
Yüzündeki incelik, olgunluk onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: olgunluk çağı, olgunluk imtihanı, olgunluk yaşı
DOLGULU
- İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
OLGUNCA
- Olgun gibi, olguna benzer
- (olgu'nca) Olgun gibi, olguna benzer bir biçimde
OLGUCU
- Olguculukla ilgili olan, olguculuk yanlısı, pozitivist
SOLGUNLUK
- Solgun olma durumu
OLGUSALLIK
- Olgusal olma durumu
DOLGUNLUK
- Dolgun olma durumu
Birleşik Kelimeler: kulak dolgunluğu
DOLGUNCA
-
Biraz şişman
Öbürü dolgunca ve büzme çarşaflı. - Refik Halit Karay
-
Fazlaca, çokça, bol
Sonra daha dolgunca bir maaşla bir tütün şirketine kasadar oldu. - Reşat Nuri Güntekin
OLGUNLAŞMA
-
Olgunlaşmak işi
Çocuğun gelişmesi bir ölçüde olgunlaşma, bir ölçüde öğrenme yoluyla olur.