Olgu ile Başlayan Kelimeler



OLGU ile başlayan 12 kelime bulunuyor. Başında OLGU olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Olgu kelimesinin anlamı nedir? Olgu ile biten kelimeler. İçinde olgu olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

OLGUNLAŞTIRMAK25

13 Harfli Kelimeler

OLGUNLAŞTIRMA24

11 Harfli Kelimeler

OLGUNLAŞMAK21

10 Harfli Kelimeler

OLGUNLAŞMA20, OLGUSALLIK18

9 Harfli Kelimeler

OLGUCULUK20

8 Harfli Kelimeler

OLGUNLUK15

7 Harfli Kelimeler

OLGUNCA16, OLGUSAL14

6 Harfli Kelimeler

OLGUCU16

5 Harfli Kelimeler

OLGUN11

4 Harfli Kelimeler

OLGU10


OLGU


[isim]
  • Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa

    Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz. - Orhan Hançerlioğlu

[edebiyat]
  • Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş

Birleşik Kelimeler: sosyal olgu, ardışık olgular


OLGUN


[sıfat]
  • Yenecek duruma gelmiş (meyve)

    Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Tamamlanmış, iyice işlenmiş (yazı, düşünce vb.)
[mecaz]
  • Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil

    Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: olgun odun


OLGUSAL


[sıfat]
  • Olguya ilişkin

OLGUNLUK


[isim]
  • Meyvelerin olgun, yenilebilir olma durumu
[mecaz]
  • İnsanların bilgi, görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olma durumu, yetkinlik, kemal

    Yüzündeki incelik, olgunluk onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: olgunluk çağı, olgunluk imtihanı, olgunluk yaşı


OLGUNCA


[sıfat]
  • Olgun gibi, olguna benzer
[zarf]
  • (olgu'nca) Olgun gibi, olguna benzer bir biçimde

OLGUCU


[sıfat] [felsefe]
  • Olguculukla ilgili olan, olguculuk yanlısı, pozitivist

OLGUSALLIK


[isim]
  • Olgusal olma durumu

OLGUNLAŞMA


[isim]
  • Olgunlaşmak işi

    Çocuğun gelişmesi bir ölçüde olgunlaşma, bir ölçüde öğrenme yoluyla olur.


OLGUCULUK


[isim] [felsefe]
  • Araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere dayayan, fizikötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız ve yararsız gören Auguste Comte'un açtığı felsefe çığırı, pozitivizm
[edebiyat]
  • Bu çığırın gerçekçilik akımını doğuran edebî eserlerde uygulanmış biçimi

OLGUNLAŞMAK


[nesnesiz]
  • Meyve olgun duruma gelmek
[mecaz]
  • İnsanın bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş olmak

    O zamanlar hepsi de daha gençti, bugün yaşlandılar, elbette daha olgunlaştılar. - Nurullah Ataç


OLGUNLAŞTIRMA


[isim]
  • Olgunlaştırmak işi

OLGUNLAŞTIRMAK


[-i]
  • Olgun duruma getirmek, oldurmak