İçinde L Bulunan Kelimeler
İçinde L olan 29331 kelime bulunuyor. İçerisinde L geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "L ile başlayan kelimeler. L ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
15 Harfli Kelimeler
ŞEFFAFLAŞTIRMAK41,
Tümünü Gör
14 Harfli Kelimeler
KÖPEKOĞLUKÖPEK43, RADYOFİZYOLOJİ41, ŞEFFAFLAŞTIRMA40, ÇÖZÜMSÜZLEŞMEK39, ÖZGÜRLÜKSÜZLÜK39, BÖLÜŞTÜRÜVERME38, ÇÖZÜMLEYİVERME38, HAFİFMEŞREPLİK38, BOĞAZLAYIVERME37, BAĞIŞLAYIVERME37, HIYAROĞLUHIYAR37, ÇÖZÜMLENİVERME36, DÜŞÜNDÜRÜCÜLÜK36, HİDROBİYOLOJİK36, MUVAFFAKİYETLİ36, BAĞIŞLAYICILIK35, ÇÖZÜNDÜREBİLME35, ÇÖZDÜRÜLEBİLME35, MÜRÜVVETSİZLİK35,
Tümünü Gör
13 Harfli Kelimeler
JEOMORFOLOJİK42, HOŞGÖRÜSÜZLÜK41, SAĞGÖRÜSÜZLÜK41, HİDROJEOLOJİK40, ÖVÜNDÜRÜCÜLÜK40, FOTOĞRAFÇILIK39, ÇÖZÜMSÜZLEŞME38, RÖPORTAJCILIK38, ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK37, COĞRAFYACILIK37, BAŞREJİSÖRLÜK36, AÇGÖZLÜLEŞMEK35, BELGEVŞEKLİĞİ35, DOĞAÜSTÜCÜLÜK35, FOTOĞRAFLAMAK35, FİTOPATOLOJİK35, HİDROBİYOLOJİ35, HAZIRCEVAPLIK35, AÇIKGÖZLEŞMEK34, ÇÖZÜNDÜRÜLMEK34
Tümünü Gör
12 Harfli Kelimeler
JEOMORFOLOJİ41, KÖPOĞLUKÖPEK41, HİDROJEOLOJİ39, GÖRÜNGÜCÜLÜK37, ŞEFFAFLAŞMAK37, GÜNGÖRMÜŞLÜK36, ÇÖZÜLÜVERMEK35, DÖNÜŞÜMCÜLÜK35, AÇGÖZLÜLEŞME34, BÖLÜŞÜVERMEK34, FİTOPATOLOJİ34, FOTOĞRAFLAMA34, AÇIKGÖZLEŞME33, AÇIKGÖZLÜLÜK33, BELSOĞUKLUĞU33, ÇÖZÜNDÜRÜLME33, DÖVDÜRTÜLMEK33, FİLOZOFLAŞMA33, PÜLVERİZATÖR33,
Tümünü Gör
11 Harfli Kelimeler
ŞEFFAFLAŞMA36, GÖRGÜSÜZLÜK35, JEOMORFOLOG35, ÇÖZÜLÜVERME34, ÇÖZÜMSÜZLÜK34, FİZYOLOJİST34, GÖRÜŞSÜZLÜK34, ÖZGÜRLÜKSÜZ34, BÖLÜŞÜVERME33, BÖLÜŞTÜRÜCÜ33, ÇÖPLÜKÇÜLÜK33, GÖVDESİZLİK33, GÖREVDAŞLIK33, GÖZLÜKÇÜLÜK33, HERİFÇİOĞLU33, HOŞGÖRÜRLÜK33, KUVVETÖLÇER33, PEHLİVANKÖY33, DÖVDÜRÜLMEK32, DÖVDÜRTÜLME32
Tümünü Gör
10 Harfli Kelimeler
DÖVÜŞÇÜLÜK36, GÖRGÜCÜLÜK33, ANJİYOLOJİ32, BAŞSAĞLIĞI32, FİZYOLOJİK32, ÖZGÜRLÜKÇÜ32, YAĞIŞÖLÇER32, DÖVDÜRÜLME31, FÜTÜROLOJİ31, GRAFOLOJİK31, GÖĞÜSLEMEK31, GÖĞÜSLENME31, GÖNÜLSÜZCE31, HAFİFLEYİŞ31, KIZILSÖĞÜT31, AÇGÖZLÜLÜK30, BURJUVALIK30, ÇÖZÜMLEYİŞ30, FOSFORIŞIL30, HAFİFLEŞME30
Tümünü Gör
9 Harfli Kelimeler
GÖĞÜSLÜCE34, ÖVGÜCÜLÜK34, ATGÖZLÜĞÜ33, BALKÖPÜĞÜ32, LAFÜGÜZAF32, FİZYOLOJİ31, HOŞGÖRÜLÜ31, ÖĞÜTÇÜLÜK31, SAĞGÖRÜLÜ31, ŞEFFAFLIK31, AÇGÖZLÜCE30, BLÖFÇÜLÜK30, ÇÖZÜCÜLÜK30, GÖRGÜLÜCE30, GÖZLÜKSÜZ30, GÖZSÜZLÜK30, GRAFOLOJİ30, GÖĞÜSLEME30, LJUBLJANA30, ÇÖZGÜNLÜK29
Tümünü Gör
8 Harfli Kelimeler
GÖĞÜSLÜK30, ÖĞÜTÜLÜŞ30, HÖRGÜÇLÜ29, ÖVÜCÜLÜK29, SÖĞÜŞLÜK29, BÖĞRÜLCE28, ÇÖPÇÜLÜK28, ÇÖPLÜKÇÜ28, DÖVÜLGEN28, GÖZLÜKÇÜ28, GÖZCÜLÜK28, JEOLOJİK28, ÖNGÖRÜLÜ28, ŞARJÖRLÜ28, GÖVDESEL27, GÜPGÜZEL27, JANJANLI27, CAFCAFLI27, DUBLAJCI26, FONOLOJİ26
Tümünü Gör
7 Harfli Kelimeler
ÇÖPLÜĞÜ31, GÖĞÜSLÜ29, DÖVÜLÜŞ28, GÖZLEĞİ27, JEOLOJİ27, ÇÖZÜLÜŞ26, JÖLESİZ26, KÖPOĞLU26, AÇGÖZLÜ25, GÖRGÜLÜ25, GÖMÜLÜŞ25, GÖVDELİ25, ÖLÜDOĞA25, SÖĞÜTLÜ25, ÇÖZÜLÜM24, DÖVÜLME24, DAĞLAĞI24, FİLOZOF24, GÖRÜŞLÜ24, GÖÇELGE24
Tümünü Gör
6 Harfli Kelimeler
BLÖFÇÜ25, ÖVÜLÜŞ25, GÖLKÖY24, RÖLÖVE24, GÖLOVA23, SOLFEJ23, SUFLÖZ23, GOLFÇÜ22, ÖLÇÜCÜ22, VOLTAJ22, BÖLÜCÜ21, ÇÖPLÜK21, FLAŞÖR21, FALANJ21, GÖMÜLÜ21, GÖKÇÜL21, GÖLCÜK21, GÖLCÜL21, GÖZLÜK21, JÖLELİ21
Tümünü Gör
5 Harfli Kelimeler
GÖVEL21, ÇÖPLÜ20, GÖZLÜ20, LAVAJ20, ÖZGÜL20, GÖLGE19, LAĞIV19, ÖLÇÜŞ19, BÜĞLÜ18, BÖLÜŞ18, DÖŞLÜ18, İĞFAL18, JELOZ18, ÖZALP18, ÖĞLEN18, VULVA18, ZÜLÜF18, BÜLUĞ17, BÖLGE17, ÇOĞUL17
Tümünü Gör
4 Harfli Kelimeler
JÖLE19, BLÖF18, ÖĞLE17, PLAJ17, VALF16, GOLF15, ÖZLÜ15, ÖÇLÜ15, ÖLÇÜ15, ÖLÜŞ15, BÖLÜ14, FLOŞ14, GÖLE14, ÖDÜL14, FLAŞ13, FELÇ13, IĞIL13, JALE13, JİLE13, OĞUL13
Tümünü Gör
3 Harfli Kelimeler
GÖL13, JUL13, LÖP13, ÇÖL12, JEL12, DÖL11, LOĞ11, LIĞ11, ÖLÜ11, FUL10, FOL10, FLU10, LÖS10, FİL9, FEL9, FAL9, GÜL9, LAF9, LÖK9, LİF9
Tümünü Gör
2 Harfli Kelimeler
OL3, AL2, EL2, İL2, LA2, LE2
AL
- Kanın rengi, kızıl, kırmızı
-
Bu renkte olan
Al bayrak. Al çuha.
- Dorunun açığı, kızıla çalan at donu
- Bu renkte olan (at)
- Yüze sürülen pembe düzgün, allık
Ata Sözleri ve Deyimler
- al elmaya taş atan çok olur
- al giymedim ki alınayım
- al gömlek gizlenemez
- alı alına, moru moruna
- alı al, moru mor
- al kanlara boyanmak
- al kiraz üstüne kar yağmış
Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar
- Aldatma, düzen, tuzak, hile
Ata Sözleri ve Deyimler
- al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz
- Alüminyum elementinin simgesi
EL
-
Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü
El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk - Ziya Osman Saba
-
Sahiplik, mülkiyet
Elimdeki bütün parayı bu eve yatırdım.
-
Kez, defa
İki el silah sesi duyuldu.
- İskambil oyunlarında oynama sırası
-
İskambil oyunlarında her bir tur
Kış geceleri arkadaşlar arasında bir el poker çevirmek de keyiftir. - Peyami Safa
-
Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü
Kapı eli.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... elinden çıkmak
- el (veya elini) uzatmak
- el (veya elini) yakmak
- el açmak
- el almak
- el atmak
- el ayak (veya etek) çekmek
- el ayak çekilmek
- el bağlamak
- el basmak
- el bebek gül bebek
- el bende!
- el çekmek
- el çektirmek
- el çırpmak
- elde (veya elinde) olmamak
- elde avuçta (bir şey) kalmamak
- elde avuçta (ne varsa)
- elde etmek
- el değiştirmek
- el değmemek
- elde kalmak
- eldeki yara, yarasıza duvar deliği
- elden ağza yaşamak
- elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
- elden bırakmamak (veya düşürmemek)
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- elden geçirmek
- elden gel!
- elden geldiği kadar
- elden gelmemek
- elden gitmek
- elden kaçırmak
- elden kaçmak
- elden ne gelir?
- elde tutmak
- el dokunulmamak
- ele alınır
- ele alınmaz
- ele almak
- ele avuca sığmamak
- ele bakmak
- ele geçirmek
- ele geçmek
- ele gelmek
- el elde baş başta
- el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
- el elden üstündür (ta arşa kadar)
- el el ile, değirmen yel ile
- el eli yıkar, iki el yüzü
- el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
- el el üstünde oturmak
- el ermez, güç yetmez
- el etek öpmek
- el etek tutmak
- el etmek
- ele vermek
- eli (veya elleri) armut devşirmek
- eli alışmak
- eli altında olmak
- eli ayağı (olmak)
- eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak
- eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
- eli ayağı titremek
- eli ayağı tutmak
- eli aza varmamak
- eli boş çıkmak
- eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
- eli boş gelmek
- eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)
- eli değmek
- eli dursa ayağı durmaz
- eli ekmek tutmak
- eli eline değmemek
- eli ermek
- eli ermez gücü yetmez
- eli genişlemek
- eli gitmek
- eli harama uzanmak
- eli işe yatmak
- eli kalem tutmak
- eli kırılmak
- eli kırılsın!
- eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)
- eli kolu bağlı durmak
- eli kurusun!
- elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
- elinde ... var
- elinde avucunda nesi varsa
- elinde bulunmak (veya olmak)
- elinde büyümek
- elinde kalmak
- elinden
- elinden (bir şey) düşmemek
- elinden (bir şeyi) düşürmemek
- elinden almak
- elinden bir iş (veya şey) gelmemek
- elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
- elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
- elinden geleni yapmak
- elinden gelmek
- elinden hiçbir şey kurtulmamak
- elinden iş çıkmamak
- elinden iyi iş gelmek
- elinden kan çıkmak
- elinden kurtulmak
- elinden tutmak
- elinde olmak
- elinde olmak
- elinde patlamak
- elinde tutmak
- eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
- eline almak
- eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)
- eline ayağına üşenmemek
- eline bakmak
- eline doğmak
- eline düşmek
- eline erkek eli değmemiş olmak
- eline eteğine doğru
- eline eteğine sarılmak
- eline fırsat geçmek
- eline geçmek
- eline kalmak
- eline su dökemez
- eline tutuşturmak
- eline yüzüne bulaştırmak
- elini arı kovanına sokmak
- elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)
- elini ayağını öpeyim
- elini belli etmek (veya göstermek)
- elini çabuk tutmak
- elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
- elini kolunu bağlamak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- elini kulağına atmak
- elinin altında (olmak)
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinin tersiyle çarpmak
- elinin tersiyle itmek
- elini oynatmak
- elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- elini sürmemek
- elini taşın altına koymak (veya sokmak)
- elini veren kolunu alamaz
- elini vicdanına koymak
- elinle ver, ayağınla ara
- eli olmak
- eli para görmek
- eli silah tutmak
- eli varmamak (veya gitmemek)
- eli yatmak
- eliyle koymuş gibi
- el kadar
- el kaldırmak
- el katmak
- el koymak
- ellerde gezmek
- elleri (veya ellerin) dert görmesin
- ellerim yanıma gelsin
- eller yukarı!
- elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
- elle tutulur
- elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)
- elle tutulur tarafı olmamak
- el ovuşturmak
- el öpenlerin çok olsun!
- el öpmek
- el öpmekle ağız aşınmaz
- el pençe
- el pençe divan
- el pençe divan durmak
- el sıkışmak
- el sıkmak
- el sürmemek
- el tazelemek
- el terazi, göz mizan
- el tutmak
- el üstünde tutmak
- el vergisi, gönül sevgisi
- el vermek
- el vurmamak
- el yarası onulur, dil yarası onulmaz
- el yıkamak
Birleşik Kelimeler: el alışkanlığı, el altında, el altından, el arabası, el ayası, elbasan tavası, el bezi, el birliği, el bombası, el çabukluğu, el çantası, el değirmeni, el duşu, el ele, el emeği, elense, el erimi, el erki, elezer, el falı, el feneri, el freni, el havlusu, el ilanı, el işçiliği, el işi, el kantarı, el keseri, el kılavuzu, el kiri, el kitabı, el notu, el oltası, elöpen, el sabunu, el sanatları, el sözlüğü, el şakası, el tası, el telefonu, el telsizi, el topu, el ulağı, el uzluğu, el yatkınlığı, el yazısı, el yazması, el yordamıyla, elde bir, elden ele, eli açık, eli ağır, eli ayağı düzgün, eli bayraklı, elibelinde, eli belinde, eli bol, eli boş, eliböğründe, eli böğründe, eli çabuk, eli dar, eli geniş, eli hafif, eli koynunda, eli kulağında, eli mahkûm, eli maşalı, elimsende, eli nimetli, eli selek, eli sıkı, eli sopalı, eli şakağında, eli yatkın, eli uz, eli uzun, eli yatkın, eli yordamlı, eli yüreğinde, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz, eline ağır, eline ayağına çabuk, eline çabuk, elinin körü, azel, art elden, havvaanaeli
-
Yakınların dışında kalan kimse, yabancı
Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır! - Halk türküsü
Ata Sözleri ve Deyimler
- el ağzına bakan, karısını tez boşar
- el arı düşman gayreti
- el beğenmezse yer beğensin
- elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
- elden vefa, zehirden şifa
- ele güne karşı
- el elin aynasıdır
- el elin eşeğini türkü çağırarak arar
- el elin nesine, gülerek gider yasına
- el eliyle yılan tutulur
- ele verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
- el için ağlayan gözden olur
- el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer
- el için yanma nâra, yak çubuğunu bak keyfine
- el ile gelen düğün bayram
- elin ağzı torba değil ki büzesin
- el iyisi olmak
- el kazanıyla aş kaynamaz
- el kazanıyla aş kaynatmak
- el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır
Birleşik Kelimeler: el adamı, el âlem, el kapısı, elkızı, eloğlu, yedi kat el
-
Ülke, yurt, il
Çöller, Yemen ellerinden beter imiş. - Aka Gündüz
- Halk, ahali
-
Oba, aşiret
Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir - Dadaloğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- elde bulunan beyde bulunmaz
- el mi yaman bey mi yaman? el yaman!
Birleşik Kelimeler: yad el, gurbet eli, Türk eli, yad eller
İL
-
Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet
İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa
- Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
- Ülke, yurt
- Eski Türklerde devlet
Birleşik Kelimeler: ilbay
LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)
- Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
- Lantan elementinin simgesi
LE
- Türk alfabesinin on beşinci harfinin adı, okunuşu
OL
-
O gösterme sıfatı
Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi
- O gösterme zamiri
FİL (Kelime Kökeni: Arapça fīl)
- Filgillerin hortumlular takımından, Afrika ve Asya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok iri, kalın derili hayvan (Elephas)
- Satrançta çapraz hareket ettirilen taş
Ata Sözleri ve Deyimler
- fil gibi
Birleşik Kelimeler: fildişi, fil dişi, fil elması, fil faresi, fil hastalığı, filkulağı, fil yürüyüşü
FEL
- Görüngü
FAL (Kelime Kökeni: Arapça fāl)
-
Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı
Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım. - Peyami Safa
Ata Sözleri ve Deyimler
- fala bakmak
- fal açmak (veya bakmak)
Birleşik Kelimeler: falname, fal taşı, bakla falı, el falı, kahve falı, papatya falı
GÜL (Kelime Kökeni: Farsça gul)
- Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa)
- Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği
Ata Sözleri ve Deyimler
- gül gibi
- gül gibi bakmak
- gül gibi geçinmek (veya yaşamak)
- gülleri yarılmak
- gülü seven dikenine katlanır
- gül üstüne gül koklamamak
- gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz
Birleşik Kelimeler: gülabdan, gülbahar, gülbank, gülbeşeker, gül böceği, gül böreği, güldeste, gülhatmi, gülibrişim, gülistan, gülkurusu, gül kurusu, gül rengi, gül suyu, gülşen, gül yağı, karagül, yabani gül, ayı gülü, Çin gülü, denizgülü, gün gülü, Isparta gülü, ipek gülü, Japon gülü, kır gülü, menekşe gülü, orman gülü, rüzgârgülü, yaban gülü, yayla gülü
LAF (Kelime Kökeni: Farsça lāf)
-
Söz, lakırtı
Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf. - Etem İzzet Benice
-
Sonuçsuz, yararı olmayan söz
Onun söyledikleri laftan ibaret.
- Konuşma
-
Konu, mevzu, bahis
Lafı değiştirdi.
-
`Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok` anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz
Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!
- Dedikodu
Ata Sözleri ve Deyimler
- lafa başlamak
- lafa boğmak
- laf açmak
- lafa dalmak
- lafa karışmak
- laf altında kalmamak
- laf anlamaz
- laf anlatmak
- laf aramızda
- laf atmak
- lafa tutmak
- laf çakmak (veya çarptırmak veya dokundurmak)
- laf çıkarmak
- laf çıkmak
- laf dinlemek
- laf düşmemek
- laf etmek
- laf geçirmek
- laf gelmek
- laf getirmek
- laf götürmek
- lafı ağzına tıkamak
- lafı ağzında bırakmak
- lafı ağzında gevelemek
- lafı ağzında kalmak
- lafı ağzından almak
- lafı bağlamak
- lafı çevirmek
- lafı dağıtmak
- lafı değiştirmek
- lafı dolandırmak
- lafı döndürüp dolaştırmak
- lafı edilmek
- lafı geçmek
- lafı kesmek
- lafı kıçından anlamak
- lafı kıçından dinlemek
- lafı kısa kesmek
- lafı mı olur?
- lafına gelmek
- lafını (veya lafınızı) balla kestim (veya kesiyorum)
- lafını bilmek
- lafını esirgememek (veya sakınmamak)
- lafını etmek
- lafını geri almak
- lafını kesmek
- lafını yabana atmamak
- lafını yedirmek
- lafını yemek
- lafı sulandırmak
- lafı tartmak
- lafı uzatmak
- laf işitmek
- laf kaynayıp gitmek
- laf lafı açar
- lafla peynir gemisi yürümez
- laf ola beri gele!
- laf olmak
- laf olsun âdet yerini bulsun
- laf oturtmak
- laf söyledi bal kabağı!
- lafta kalmak
- laftan anlamak
- laf taşımak
- laf torbaya girmez
- laf tutmak
- laf yakıştırmak
- laf yapmak
- laf yetiştirmek
- laf yok!
Birleşik Kelimeler: laf cambazı, laf ebesi, laf kalabalığı, laf salatası, lafügüzaf, boş laf, iri laf, kuru laf, çocuk lafı
LÖK
- Yedi yaşından büyük erkek boz deve
Ata Sözleri ve Deyimler
- lök gibi
- Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun
LİF (Kelime Kökeni: Arapça līf)
-
Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça
Ihlamur lifleriyle tavana asılmış kış kavunları gözünün önüne geliyordu. - Falih Rıfkı Atay
-
Yıkanmak için kullanılan bitki telleri demeti veya türlü ipliklerden yapılmış örgü
Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı. - Cahit Uçuk
- Tel
Birleşik Kelimeler: lif lif, cam lifi, kaya lifi
FUL (Kelime Kökeni: Arapça fūl)
- Taşkırangillerden, birçok türü bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac)
- Küçük taneli bir tür bakla
Birleşik Kelimeler: Hint fulü, Mısır fulü
- Poker oyununda eldeki beş kâğıttan üçünün aynı renk veya biçimde, ikisinin başka bir renk veya biçimde olması durumu
FOL (Kelime Kökeni: Rumca)
- Tavuğun istenilen yere yumurtlaması için o yere konulan yumurta veya yumurtaya benzeyen şey
Ata Sözleri ve Deyimler
- fol yok yumurta yok