İçinde Haber Bulunan Kelimeler

İçinde HABER olan 20 kelime bulunuyor. İçerisinde HABER geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Haber kelimesinin anlamı nedir? Haber ile başlayan kelimeler. Haber ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

HABERLEŞİLMEK23

12 Harfli Kelimeler

HABERLEŞİLME22

11 Harfli Kelimeler

HABERLEŞMEK21, HABERSİZLİK21, HABERDARLIK20

10 Harfli Kelimeler

HABERSİZCE23, MUHABERECİ21, HABERLEŞME20, HABERCİLİK19, HABERLİLİK16

9 Harfli Kelimeler

İLMÜHABER18, MUHABERAT17

8 Harfli Kelimeler

HABERSİZ18, HABERDAR16, MUHABERE16, HABERLİK14

7 Harfli Kelimeler

HABER16, BİHABER15, HABER13

5 Harfli Kelimeler

HABER11

HABER (Kelime Kökeni: Arapça ḫaber)

[isim]

  • Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık

    Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi. - Orhan Seyfi Orhon

  • İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi

    Herkes sofraya oturmuş, bir yandan çorbalarını kaşıklayıp bir yandan da haberleri seyrediyordu. - Elif Şafak

  • Bilgi

    Sanattan haberi yok.

[eskimiş]

[dil bilgisi]

  • Yüklem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haber (veya haberi) patlatmak
  • haber almak
  • haber atlamak
  • haber çıkmamak
  • haberden haber vermek
  • haber geçmek
  • haber göndermek
  • haberin olsun!
  • haberi olmak
  • haber salmak (veya yollamak)
  • haber uçurmak
  • haber vermek

Birleşik Kelimeler: haber ajansı, haber bülteni, haber bürosu, haber kaynağı, haber kipi, haber merkezi, haber stüdyosu, acı haber, ana haber sunucusu, atlatma haber, ilmühaber, kara haber, kötü haber, şişirme haber, yalan haber, tekmil haberi, doğum ilmühaberi, ikametgâh ilmühaberi, vefat ilmühaberi

HABERLİ

[sıfat]

  • Bir olay veya durum üzerine bilgisi olan, haberi olan

    Haberli konuk.

[zarf]

  • Haber vermiş veya almış olarak

    Biz oraya haberli gittik.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haberli olmak

HABERLİK

[sıfat]

  • Haber durumunda olan

BİHABER (Kelime Kökeni: Farsça bī + Arapça ḫaber)

[sıfat]

  • Habersiz

    Kimisi maişet derdine düşmüş / Rahattan bihaber - Cahit Sıtkı Tarancı

[zarf]

  • Habersiz bir biçimde

    Hoyratça ayrılan yolları, birbirlerinden tamamen bihaber katettikleri gençlik dönemlerinin ardından, Cemal'in beklenmedik dönüşüyle yeniden kesişivermişti. - Elif Şafak

HABERLİLİK

[isim]

  • Haberli olma durumu

HABERDAR (Kelime Kökeni: Arapça ḫaber + Farsça -dār)

[sıfat]

  • Haberli, bilgili

    Olup bitenden haberdardır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haberdar etmek
  • haberdar olmak

MUHABERE (Kelime Kökeni: Arapça muḫābere)

[isim]

  • Haberleşme
  • Yazışma

    Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi. - Samiha Ayverdi

[teknik]

  • İletişim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • muhabere etmek

Birleşik Kelimeler: muhabere memuru, muhabere sınıfı

HABERCİ

[isim]

  • Haber getiren kimse, ulak
  • Bir haberi usulünce hazırlayan ve yayın organlarında yayımlayan kimse
  • Muhbir, ihbar eden kimse

    Kaçakçı kamyonları bazen, o da bir habercinin yardımı ile içeride yakalanmakta. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]

  • Bir durumun, bir olayın belirtisi

    Bu bulutlar yağmurun habercisi olsa gerek.

[tarih]

  • Karakulak

MUHABERAT (Kelime Kökeni: Arapça muḫāberāt)

[isim]

  • Haberleşmeler, haberleşme dolayısıyla yapılan yazışmalar

    Bu yolda cereyan etmiş olan muhaberattan bazılarını arz etmekliğime müsaadenizi rica ederim. - Atatürk

İLMÜHABER (Kelime Kökeni: Arapça ʿilm + ḫaber)

[isim]

  • Birinin yer, hâl, medeni durum vb.ni gösteren resmî belge
  • Bir şeyin teslim alındığını gösteren belge, alındı kâğıdı

Birleşik Kelimeler: doğum ilmühaberi, ikametgâh ilmühaberi, vefat ilmühaberi

HABERSİZ

[sıfat]

  • Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan, bihaber

[zarf]

  • Haber vermeden, habersizce, bihaber

    Romancının uyarılarından habersiz kaldınız. - Adalet Ağaoğlu

HABERCİLİK

[isim]

  • Habercinin yaptığı iş

HABERDARLIK

[isim]

  • Haberdar olma durumu

HABERLEŞME

[isim]

[teknik]

  • İletişim
  • Yazışma

Birleşik Kelimeler: kitle haberleşmesi

HABERLEŞMEK

[nesnesiz]

[-le]

  • Bir durumu karşılıklı olarak iletmek, karşılıklı olarak haber alıp vermek, iletişmek, muhabere etmek