İçinde Atmak Bulunan Kelimeler
İçinde ATMAK olan 277 kelime bulunuyor. İçerisinde ATMAK geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Atmak kelimesinin anlamı nedir? Atmak ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
SARIMSAKLATMAK19
13 Harfli Kelimeler
İSPİYONLATMAK22, İHTİYARLATMAK20, ÇİMENTOLATMAK19, KATALOGLATMAK19
12 Harfli Kelimeler
FISFISLATMAK29, FOSFATLATMAK27, BANDAJLATMAK26, ÇARŞAFLATMAK25, ÇINGIRDATMAK24, KAŞAĞILATMAK24, ZINGIRDATMAK24, GIRGIRLATMAK23, PASPASLATMAK23, ŞANGIRDATMAK23, ZANGIRDATMAK23, ZIMBIRDATMAK23, CUMBULDATMAK23, BOYNUZLATMAK22, DIMBIRDATMAK22, BALYOZLATMAK21, TINGILDATMAK21, TINGIRDATMAK21, YALDIZLATMAK21, ASFALTLATMAK20
Tümünü Gör
11 Harfli Kelimeler
POFURDATMAK26, BOĞAZLATMAK25, BAĞIŞLATMAK25, FIŞIRDATMAK25, FOŞURDATMAK25, HOPURDATMAK24, ZAYIFLATMAK24, AŞAĞILATMAK23, FOSURDATMAK23, GICIRDATMAK23, HIŞIRDATMAK23, HIŞILDATMAK23,
Tümünü Gör
10 Harfli Kelimeler
AĞIRLATMAK19, UCUZLATMAK19, UYGULATMAK19, YUMUŞATMAK19, ÇAPALATMAK18, DEPOLATMAK18, FAKSLATMAK18, IŞILDATMAK18, KOVALATMAK18, YUHALATMAK18, AFALLATMAK17, BOCALATMAK17, ŞAŞALATMAK17, AYAZLATMAK16, ALGILATMAK16, ÇIKILATMAK16, ÇABALATMAK16, HORTLATMAK16, ARZULATMAK15, AÇKILATMAK15
Tümünü Gör
9 Harfli Kelimeler
DOĞRATMAK20, HAVLATMAK20, BAĞLATMAK19, DAĞLATMAK19, HOPLATMAK19, YAĞLATMAK19, FOSLATMAK18, FISLATMAK18, ZIPLATMAK18, COPLATMAK18, FIRLATMAK17, HAŞLATMAK17,
Tümünü Gör
8 Harfli Kelimeler
SIVATMAK17, UĞRATMAK17, AĞLATMAK16, AVLATMAK15, BOŞATMAK15, BOYATMAK14, BUDATMAK14, YAŞATMAK14, DAYATMAK13, KOCATMAK13, KUŞATMAK13, KAPATMAK13, OKŞATMAK13, BULATMAK12, DONATMAK12, OYNATMAK12, SUSATMAK12, YIKATMAK12, YAMATMAK12, ALDATMAK11
Tümünü Gör
7 Harfli Kelimeler
UZATMAK12, ADATMAK10, ARATMAK8
6 Harfli Kelimeler
ÇATMAK10, BATMAK9, YATMAK9, SATMAK8, KATMAK7, TATMAK7
5 Harfli Kelimeler
ATMAK6
ATMAK
-
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak
Taşı suya atmak.
- Bir şeyi yere doğru bırakmak
- Bir kimsenin ilişiğini kesmek
-
Koymak
Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. - Burhan Felek
- Rastgele bir kenara koymak
-
Uzatmak
Vapurdan iskeleye attılar.
-
Bir yerden başka bir yere taşımak
Hazır araba varken eşyayı eve atalım.
- Sille, tokat vurmak
- Top, tüfek vb. silahları patlatmak
-
Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak
Ona üç kurşun attı, vuramadı.
-
Geri bırakmak, ertelemek
Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar.
-
Örtmek
Sırtına bir şal attı.
-
Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek
Suçu onun üzerine attılar.
- Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak
-
İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak
Bu lüzumsuz eşyayı atmalı.
-
Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek
Şapka inkılabıyla fesi attık.
-
Çıkarmak, dışarıya vermek
Yabancı cisimleri vücut atar.
-
Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak
Köprüyü dinamitle attılar.
-
Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak
Pamuğu atmak.
- Çatlamak
- Yırtılmak
- Yapışık olduğu yerden ayrılmak
-
Kalp, nabız vurmak, çarpmak
Kalbi hızlı hızlı atıyor.
-
Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak
Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı.
- Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak
- Değerini eksiltmek
-
Göndermek, yollamak
Mektup atmak.
- Terk etmek
-
Götürmek
Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış. - Attila İlhan
-
Söylemek
Gazel attı.
-
Yalan veya abartmalı söz söylemek
Gene atmaya başladı.
-
Bilmeden, kestirerek söylemek
Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı.
-
İçki içmek
Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- atıp (veya atmak) tutmak
- atıyorum
- atma Recep, din kardeşiyiz
- atsan atılmaz, satsan satılmaz
- attığı tırnağa değmemek
- attığı tırnak kadar olamamak
Birleşik Kelimeler: füzeatar, kazaratar, kükürtatar, roketatar, atardamar
KATMAK
-
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak
Sirkeye su katmak.
-
Bir araya getirmek
Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış. - Halide Edip Adıvar
-
Birlikte göndermek
Kafileye muhafız katmak.
- Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak
TATMAK
- Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
-
Bir şeyden az miktarda yemek veya içmek
O meşhur beyaz şaraplarını tattık. - Haldun Taner
-
Duymak, hissetmek
Yaşamın her acısını tatmış.
ARATMAK
- Arama işini bir başkasına yaptırmak
-
Özletmek
Bana senden ayrı kaldığım günleri aratıyorsun. - Refik Halit Karay
Ata Sözleri ve Deyimler
- aratmamak
SATMAK
-
Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
Geniş arazisini parselleyip sattı. - Tarık Buğra
- Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak
- Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek
- Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek
-
Bir yolunu bularak birinden ayrılmak
Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim.
Ata Sözleri ve Deyimler
- satıp savmak
Birleşik Kelimeler: yapsat, çoksatar
BATMAK
-
Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek
Sonra hani bir gemimiz batmıştı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Dünya'nın dönüşü dolayısıyla Güneş, Ay ve yıldız ufkun altına inmek
Güneş renksiz bulutlar altında batıyordu. - Ömer Seyfettin
- İflas etmek
-
Kirlenmek
Üstüm başım battı.
-
Saplanmak
Ayağına yolda diken batmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek
Bazı kimselere para batar, sarf edecek yer ararlar.
-
Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak
Abdi Bey'in sabırsız, çabuk parlamaya yatkın mizacına karısının tevekkülü ve sakinliği fena hâlde batıyor. - Attila İlhan
- Yok olmak
-
Çökmek
İçeriye batmış gözleri kadına dikilmişti. - Sait Faik Abasıyanık
- Daha kötü bir duruma uğramak
-
Yıkılmak, egemenliği sona ermek
Bizans kurulduğundan battığı tarihe kadar 1125 sene geçmişti. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Dokunmak, incitmek
Onun her sözü bana batar.
Ata Sözleri ve Deyimler
- batan geminin malları bunlar
- battı balık yan gider
Birleşik Kelimeler: bata çıka, batçık, battıçıktı, gün batımı
YATMAK
-
Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
Dörtnala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak. - Nazım Hikmet
- Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek
-
Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek
Rüzgârdan bütün ekinler yattı. Gemi sağa yattı.
-
Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak
Bu gece nerede yatacağız?
-
Boş yere beklemek
Mallar depoda yatıyor.
-
İşlemez, çalışmaz durumda kalmak
Gemi limanda yatıyor.
-
Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek
Turşu sirkede yatıyor.
- Belli bir süreyi cezaevinde geçirmek
-
Ölü gömülmüş olmak
Mezarlık servilerinin altında ninelerim, teyzelerim yatarlardı. - Halikarnas Balıkçısı
-
Düz bir duruma gelmek, düzleşmek
Kumaş iyice ütülenince yattı.
- Cinsel ilişkide bulunmak
- Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak
-
Heves etmek, eğilmek
Çalı süpürgelerinin kırmızı çiçeklerindeki bal kokusuna yatmışlardı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bulunmak, var olmak
Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür. - Haldun Taner
-
Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak
Takım bu sezon yattı.
- İşsiz kalmak, çalışmamak
- Bilerek yenilmek, şike yapmak
Ata Sözleri ve Deyimler
- yatıp kalkıp
- yatıp kalkmak
Birleşik Kelimeler: çekyat, hacıyatmaz
ADATMAK
- Adama işini yaptırmak
ÇATMAK
-
Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. - Falih Rıfkı Atay
-
Kereste vb.ni birbirine tutturmak
Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar. - Lâtife Tekin
-
Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık - Mehmet Akif Ersoy
- Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
- Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak
-
Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu. - Refik Halit Karay
-
Yazıyla veya sözle sataşmak
Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur. - Memduh Şevket Esendal
-
Rastlamak, karşılaşmak
Nerden çattım böylesi bir güzele... - Cahit Sıtkı Tarancı
- Gemiler birbirine çarpmak
Birleşik Kelimeler: çöpçatan
ALDATMAK
-
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak
Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi. - Cemil Meriç
-
Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak
Üç defadır bu yezit beni aldatıyor. - Burhan Felek
-
Birine verilen sözü tutmamak
Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi.
- Yalan söylemek
-
Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek
Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek
Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır. - Peyami Safa
- Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek
- Oyalamak, avutmak
Birleşik Kelimeler: çobanaldatan
BULATMAK
- Bulaştırmak
DONATMAK
- Birinin giyimini sağlamak
-
Süslemek
Bütün bahçeyi donanma gecelerinde olduğu gibi fenerlerle, renkli fanuslarla donatmışlar; bayraklar asmışlar. - Sermet Muhtar Alus
-
Bir şeyin iş görebilmesi için gereken nesneleri, gereçleri katmak, teçhiz etmek
Türk askerini donatmak için yılda 570 dolar yeter. - Attila İlhan
- Sövmek
- Azarlamak
OYNATMAK
-
Oynamasını sağlamak
Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı. - Peyami Safa
-
Kımıldamasına yol açmak
Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi. - Memduh Şevket Esendal
-
Herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak
Ayı oynatmak.
-
Bir araç, gereç kullanmak
Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı? - Ömer Seyfettin
-
Aklını yitirmek
Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim. - Falih Rıfkı Atay
-
Korkutmak, heyecanlandırmak
Yüreğimi oynattın.
-
Herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak
Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor.
-
Sahneye koymak
Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız. - Halide Edip Adıvar
SUSATMAK
- Susamasına yol açmak, susuz bırakmak
- Zorluk, güçlük çıkarmak
YIKATMAK
- Yıkama işini yaptırmak