ŞİFAHANE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



ŞİFAHANE harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli ŞİFAHANE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAFİ14, AFİŞ13, FİŞE13, İFŞA13, ŞİFA13, AHŞA11, HAŞA11, ANİF10, FANİ10, FENA10, İFNA10, NAFİ10, NAİF10, HAİN8, HANE8, HANİ8, İNHA8, İNŞA7, İAŞE7, NAAŞ7, NAŞİ7, ŞENİ7, İANE4


İANE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāne)


[isim] [eskimiş]
  • Yardım

    Sen birkaç kuruş iane verirsen belki bir şey olur. - Memduh Şevket Esendal


İNŞA (Kelime Kökeni: Arapça inşāʾ)


[isim]
  • Yapı kurma, yapı yapma, kurma

    Köprü inşası.

[edebiyat]
  • Düzyazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
[edebiyat]
  • Düzyazı
[eskimiş] [dil bilgisi]
  • Dilek kiplerine verilen genel ad

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inşa etmek


İAŞE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāşe)


[isim] [eskimiş]
  • Yedirip içirme, besleme, bakma

    İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iaşe etmek

Birleşik Kelimeler: iaşe ve ibate


NAAŞ (Kelime Kökeni: Arapça naʿş)


[isim] [eskimiş]
  • Ölen insanın vücudu, ceset

    Annemin naaşı teneşir üzerinde beyaz bir kefenle örtülüydü. - Yahya Kemal Beyatlı


NAŞİ (Kelime Kökeni: Arapça nāşī)


[zarf] [eskimiş]
  • Ötürü

    Hastalığından naşi gelemedi.


ŞENİ (Kelime Kökeni: Arapça şenīʿ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kötü, çirkin, alçakça, utanç verici

    En büyük fedakârlığı, en şeni cinayeti de aynı kolaylıkla işlerler. - Ercüment Ekrem Talu


HAİN (Kelime Kökeni: Arapça ḫāʾin)


[sıfat]
  • Hıyanet eden (kimse)

    Bu anlayışsızlığa ve bu vatan hainlerine vahvahlanır, acır gibiydiler. - Tarık Buğra

[ünlem]
  • Sitemli bir seslenme sözü

    Hain! Biz seninle böyle mi konuşmuştuk?

Birleşik Kelimeler: vatan haini


HANE (Kelime Kökeni: Farsça ḫāne)


[isim]
  • Ev, konut
[matematik]
  • Basamak
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri

Birleşik Kelimeler: abdesthane, ameliyathane, aşhane, balhane, balıkhane, baruthane, basmahane, batakhane, bekârhane, bendehane, berhane, besihane, bıçkıhane, birahane, bitirimhane, boyahane, bozahane, böcekhane, bulaşıkhane, buzhane, cambazhane, cephane, çalgıhane, çamaşırhane, çayhane, çekiçhane, çelikhane, çiftehane, çilehane, darphane, defterhane, dershane, devlethane, dikimhane, divanhane, Divanhane, doğumhane, dokumahane, dökümhane, fakirhane, ferhane, fetvahane, fişekhane, fotoğrafhane, gasilhane, gazhane, gusülhane, güderihane, haddehane, hahamhane, halvethane, hapishane, haşhaşhane, hayalhane, helvahane, humbarahane, ıslahhane, ibadethane, idarehane, imalathane, imarethane, inekhane, ipekhane, iplikhane, kademhane, kahvehane, kalavrahane, kalayhane, kalhane, kasaphane, kayıkhane, kaynakhane, kerhane, kesimhane, keşişhane, kılıçhane, kıraathane, kiremithane, kirişhane, klişehane, konsoloshane, kuluçkahane, kumarhane, kumbarahane, kuşhane, kütüphane, mahpushane, mantarhane, mapushane, marangozhane, mehterhane, memişhane, Mevlevihane, meyhane, misafirhane, miskinhane, muayenehane, mumhane, muvakkithane, mücellithane, mühendishane, mürettiphane, nakkarhane, nekahethane, nezarethane, patrikhane, peynirhane, piskoposhane, rasathane, saadethane, sabunhane, salhane, saraçhane, sebilhane, sefarethane, semahane, sırmakeşhane, silahhane, süthane, şaphane, Şaphane, şaraphane, şifahane, şişhane, tabakhane, tahaffuzhane, talimhane, tamirhane, tasfiyehane, tavhane, telgrafhane, tembelhane, teneffüshane, tephirhane, terkiphane, terzihane, teşrihhane, tevkifhane, tımarhane, ticarethane, tophane, tüfekhane, umumhane, vaftizhane, yağhane, yatakhane, yazıhane, yemekhane, yetimhane, yoğurthane, mülahazat hanesi


HANİ


[zarf]
  • `Nerede, ne oldu, nerede kaldı` anlamlarında kullanılan bir söz

    Çoban kaval çaldı sordu bülbüle / Sürülerim hani, ovam nerede? - Ziya Gökalp

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hanidir
  • hani ya
  • hani yok mu

[isim] [hayvan bilimi]
  • Hanigillerden, Akdeniz'de yaşayan, alaca kırmızı renkli, beyaz etli, orta büyüklükte bir balık (Serranus cabrilla)

Birleşik Kelimeler: sarıhani, yazılı hani, kaya hanisi

[isim]
  • Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri

İNHA (Kelime Kökeni: Arapça inhāʾ)


[isim] [eskimiş]
  • Resmî bir göreve atama veya bir üst aşama için yazılan yazı

    Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî ve özel herhangi bir işle görevlendirilemez. - Anayasa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inha etmek


ANİF (Kelime Kökeni: Arapça ʿanīf)


[sıfat] [eskimiş]
  • Sert, kaba

    Bu haşin, anut, katil mazinin anif tahakkümü yalnız Türklere, yalnız Türkiye'ye mahsus değildi. - Ömer Seyfettin

[zarf]
  • Sert, kaba bir biçimde

    Lakin babam şiddetli ve anif hareket ediyordu. - Yahya Kemal Beyatlı


FÂNİ (Kelime Kökeni: Arapça fānī)


[sıfat]
  • Ölümlü, gelip geçici, kalımsız

    Her fâni güneşten, çimden nasibini alıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]
  • İnsanoğlu

Birleşik Kelimeler: fâni dünya

[isim] [fizik]
  • İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti

FENA (Kelime Kökeni: Arapça fenāʾ)


[sıfat]
  • İyi nitelikte olmayan, kötü

    Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir. - Burhan Felek

[zarf]
  • Çok

    Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fena değil (veya sayılmaz)
  • fena etmek
  • fena gözle bakmak
  • fena olmak
  • fenasına gitmek
  • fenaya çekmek
  • fena yapmak
  • fenaya sarmak

Birleşik Kelimeler: fena hâlde, fena kalpli

[isim] [eskimiş]
  • Ölümlülük

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fena bulmak

Birleşik Kelimeler: fenafillah


İFNA (Kelime Kökeni: Arapça ifnāʾ)


[isim] [eskimiş]
  • Yok etme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ifna etmek


NAFİ (Kelime Kökeni: Arapça nāfiʿ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Yararlı