ŞEYTANSAÇI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



ŞEYTANSAÇI harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli ŞEYTANSAÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SAÇIŞ13, ÇAŞIT12, ÇATIŞ12, SAYIŞ12, TAŞÇI12, ÇIYAN11, SAYAÇ11, YANIŞ11, YAŞIT11, YATÇI11, YATIŞ11, ÇAYAN10, SANIŞ10, SIÇAN10, SATIŞ10, ŞAYAN10, ŞAYET10, TAŞSI10, SAYIN9, TANIŞ9, YANSI9, YATSI9, ATAŞE8, ÇANTA8, TAYIN8, YANIT8, SATIN7, TENYA7, SANAT6, SATEN6


SANAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣanʿat)


[isim]
  • Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık

    Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: sanat adamı, sanat danışmanı, sanat dünyası, sanat enstitüsü, sanat eri, sanat eseri, sanatevi, sanat filmi, sanat okulu, sanatsever, abstre sanat, betili sanat, betisiz sanat, edebî sanat, figüratif sanat, Gotik sanat, güdümlü sanat, soyut sanat, tezyinî sanat, yedinci sanat, güzel yazı sanatı, tahnit sanatı, temaşa sanatı, görsel sanatlar, grafik sanatları, güzel sanatlar, plastik sanatlar, el sanatları, sahne sanatları, süsleme sanatları


SATEN (Kelime Kökeni: Fransızca satin)


[isim]
  • Atlas (I)
[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılmış

TENYA (Kelime Kökeni: Fransızca ténia)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Şerit

Birleşik Kelimeler: sığır tenyası


ATAŞE (Kelime Kökeni: Fransızca attaché)


[isim]
  • Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı

    Elçilik ataşelerinde yüzde otuz azaltılmaya gidilmelidir. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: askerî ataşe, ticari ataşe, basın ataşesi, deniz ataşesi, ticaret ataşesi


ÇANTA


[isim]
  • Kösele, meşin, kumaş vb. hafif malzemeden yapılıp büyüklüğüne göre para, evrak, yiyecek vb. koyup taşımaya yarayan kap

    Yanından hiç ayırmadığı çantasında bir kütüphane bulursunuz. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çantadan yetişmek

Birleşik Kelimeler: çanta çiçeği, çantada keklik, şifreli çanta, avcı çantası, beslenme çantası, çobançantası, ecza çantası, el çantası, evrak çantası, ilk yardım çantası, para çantası, plaj çantası


TAYIN (Kelime Kökeni: Arapça taʿyīn)


[isim] [askerlik]
  • Asker azığı

    Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum. - Erhan Bener

[askerlik]
  • Asker ekmeği

Birleşik Kelimeler: tayın bedeli, asker tayını


YANIT


[isim]
  • Cevap

    Türk Eli'nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı. - Nezihe Araz

[kimya]
  • Canlı organizmaların tedavi veya diğer nedenlerle maruz kaldığı maddelere, durumlara karşı gösterdiği tepkime, reaksiyon

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yanıt vermek

Birleşik Kelimeler: yanıt hakkı


SAYIN


[sıfat]
  • Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz

TANIŞ


[sıfat]
  • Tanıdık (kimse veya yer)

    Birdenbire samimileşiverdi, kırkyıllık tanış olup çıktı. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tanış çıkmak


YANSI


[isim]
  • Bilgisayar veya tepegözle hazırlanan saydamın yansıtılmasıyla perdede ortaya çıkan görüntü
[fizik]
  • Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs
[biyoloji]
  • Tepke

YATSI


[isim]
  • Güneşin batmasından bir buçuk, iki saat sonraki vakit, yatsı vakti

    Babam yalnız ilk geceki fener alayına katıldı, yatsıdan az sonra eve döndü. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: yatsı ezanı, yatsı namazı, yatsı vakti


ÇAYAN


[isim] [halk ağzında]
  • Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan

SANIŞ


[isim]
  • Sanma işi, zannediş

SIÇAN


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
[mecaz]
  • Küçük yaştaki hırsız

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sıçana dönmek
  • sıçan deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış
  • sıçan deliği aramak
  • sıçan deliği bin akçe
  • sıçan deliğine paha biçilmez olmak
  • sıçan düşse başı yarılır

Birleşik Kelimeler: sıçandişi, sıçan kırı, sıçankulağı, sıçankuyruğu, sıçanotu, sıçan yolu, kör sıçan, dağ sıçanı, fındık sıçanı, funda sıçanı, orman sıçanı, tarla sıçanı, toprak sıçanı, yer sıçanı


SATIŞ


[isim]
  • Satma işi
[ticaret]
  • Satıcı ile alıcı arasında yapılan ve bir malın alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir fiyat, bir değer alınması yoluyla yapılan işlem, satım

Ata Sözleri ve Deyimler

  • satışa çıkarmak
  • satışa gelmek
  • satış yapmak

Birleşik Kelimeler: satış bedeli, satış değeri, satış fiyatı, satış merkezi, satış mukavelesi, satış ruhsatı, satış sarayı, satış sözleşmesi, satış şartnamesi, satış yeri, efektif satış, indirimli satış, konsinye satış, kredili satış, önceden satış, peşin satış, tutulu satış, vadeli satış, tanzim satışı