ÖZDEKÇİLİK harflerini içeren 4 harfli 32 kelime bulunuyor. 4 harfli ÖZDEKÇİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ÖZEK13,
ÖZEL13,
ÖKÇE13,
ÇİZİ10,
KÖLE10,
DİZİ9,
DİZE9,
ÇİLE7,
ÇEKİ7,
EZİK7,
ELÇİ7,
İÇLİ7,
İÇKİ7,
İÇEL7, İLİÇ7,
İLÇE7,
İKİZ7,
KEÇİ7,
ZİLE7,
ZEKİ7,
DİLİ6,
DELK6,
DELİ6,
EDİK6,
İDİL6,
KEDİ6,
EKLİ4,
ELİK4,
İLKE4,
İLİK4,
KLİK4,
KİLE4
EKLİ
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: ekli püklü
ELİK
[isim] [halk ağzında]
-
Dağ keçisi
Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir.
- Kemal Bilbaşar
İLKE
[isim]
[mantık]
-
Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip
Birleşik Kelimeler: çelişiklik ilkesi, çelişmezlik ilkesi, eylemsizlik ilkesi, heple hiç ilkesi, nedensellik ilkesi, süreklilik ilkesi
İLİK
[isim]
-
Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık
[isim]
-
Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku
Ata Sözleri ve Deyimler
- iliği kemiği donmak
- iliği kemiği ısınmak
- iliğine (veya iliklerine) işlemek (veya geçmek)
- iliğine (veya iliklerine) kadar
- iliğine kadar ıslanmak
- iliğini kemirmek
- iliğini kurutmak
- ilik gibi
- iliklerinde duymak
Birleşik Kelimeler: murdarilik, omurilik, taş iliği
KLİK
(Kelime Kökeni: Fransızca clique)
[isim]
KİLE
(Kelime Kökeni: Arapça keyle)
[isim]
D
[kimya]
-
Döteryum elementinin simgesi
DELK
(Kelime Kökeni: Arapça delk)
[isim] [eskimiş]
[fizik]
DELİ
[sıfat]
[mecaz]
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... delisi (olmak)
- deli arlanmaz, soyu arlanır
- deli bayrağı açmak
- deli çıkmak
- deli dana (veya danalar) gibi dönmek
- deli deli akanı, bura bura tıkarlar
- deli deliden hoşlanır, imam ölüden
- deli deliyi görünce çomağını (veya değneğini) saklar (veya gizler)
- deliden al uslu haberi
- deli etmek
- deli gibi
- deli ile çıkma yola, başına getirir bela
- deli kızın çeyizi gibi
- delinin eline değnek vermek
- deli olmak
- deli olmak işten değil
- deli pösteki sayar gibi
- deli Raziye gibi
- deli saraylı gibi
- deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış
- deliye dönmek
- deliye her gün bayram
- deliye taş atma, başını yarar
Birleşik Kelimeler: deli alacası, deli bal, deli balta, delibaş, deliboynuz, deli bozuk, deli dana hastalığı, deli divane, deli dolu, deli fişek, deli gömleği, deli güllabicisi, deli ırmak, deli orman, deli otu, deli saçması, fermanlı deli, ayran delisi, mahallenin delisi
EDİK
[isim] [halk ağzında]
-
Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
İDİL
[isim]
-
Şırnak iline bağlı ilçelerden biri
[isim] [edebiyat]
-
Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir
KEDİ
[isim] [hayvan bilimi]
Ata Sözleri ve Deyimler
- kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek)
- kedi gibi
- kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
- kedi ile harara (veya çuvala) girmek
- kedi ile köpek gibi
- kedi ne, budu ne?
- kedinin boynuna ciğer asılmaz
- kedinin gideceği samanlığa kadar
- kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
- kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
- kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
- kedi olalı bir fare tuttu
- kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
- kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
- kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş
- kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır
Birleşik Kelimeler: kediayağı, kedi balı, kedi balığı, kedibastı, kedidili, kedigözü, kedi nanesi, kedi otu, kediyaladı, Ankara kedisi, bozkır kedisi, denizkedisi, külkedisi, Siyam kedisi, Van kedisi, yaban kedisi
ÇİLE
(Kelime Kökeni: Farsça çille)
[isim]
[din bilgisi]
-
Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem
Ata Sözleri ve Deyimler
- çile çekmek
- çile çıkarmak (veya doldurmak)
- çileden çıkarmak
- çileden çıkmak
- çilesi dolmak
- çileye girmek
Birleşik Kelimeler: çilehane
[isim]
-
İpek, yün, pamuk vb. her türlü iplik demeti
ÇEKİ
[isim]
[mecaz]
[halk ağzında]
Ata Sözleri ve Deyimler
- çeki taşı gibi
- çekiye gelmek
- çekiye gelmez
EZİK
[isim]
[sıfat]
[sıfat] [mecaz]
-
Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü
[sıfat] [mecaz]
[zarf] [mecaz]
Birleşik Kelimeler: ezik büzük