ÇİMLENİVERME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



ÇİMLENİVERME harflerini içeren 5 harfli 42 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇİMLENİVERME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çimleniverme ile başlayan 5 harfli kelimeler. çimleniverme ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Çimleniverme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇEVRE14, ÇEVRİ14, EVRİM12, VERME12, VERİM12, VEREM12, EVREN11, NEVİR11, ÇİMME10, EMMEÇ10, ÇİMEN9, ÇELME9, ÇEMEN9, ÇELİM9, ELÇİM9, İMLEÇ9, İÇLEM9, MİÇEL9, MERİÇ9, NEMÇE9, ÇİNLİ8, ÇELEN8, ERİNÇ8, İÇERİ8, İLENÇ8, REÇEL8, MİLİM7, MİMLİ7, MİRİM7, MERMİ7, ERMİN6, ERİME6, ELEME6, ENLEM6, ENEME6, İMREN6, NEMLİ6, RİMEL6, REMİL6, REMEL6, İLERİ5, NELER5


İLERİ


[isim]
  • Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
[sıfat]
  • Önde bulunan

    İleri karakol. İleri hat.

[sıfat]
  • Doğrusundan daha çok gösteren (saat)

    Saat beş dakika ileridir.

[sıfat] [mecaz]
  • Benzerlerini geride bırakmış

    İleri fikirler.

[zarf]
  • Öne doğru, ileri doğru

    Masayı biraz ileri çekelim.

[ünlem]
  • `Amaca doğru durmadan yürü` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

    Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! - Atatürk

[spor]
  • Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ileri (veya ileriye) gitmek
  • ileri almak
  • ileri atılmak (veya çıkmak)
  • ileri geçmek
  • ileri gelmek
  • ileri götürmek
  • ilerisine gitmek
  • ileri sürmek
  • ileri varmak
  • ileriyi görmek

Birleşik Kelimeler: ileri gelen, ileri geri, ileri görüş, ileri gözetleyici, ileri karakol, ileri teknoloji, ileri uç, ileri vites


NELER


Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle


ERMİN (Kelime Kökeni: Fransızca hermine)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kakım

ERİME


[isim]
  • Erimek işi

    Dışarıda karlar erimeye başlamış. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: aşırı erime, kemik erimesi


ELEME


[isim]
  • Elemek işi, eliminasyon
[spor]
  • Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı

Birleşik Kelimeler: eleme sınavı, ön eleme


ENLEM


[isim] [coğrafya]
  • Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi

Birleşik Kelimeler: enlem dairesi


ENEME


[isim]
  • Enemek işi

İMREN


[isim]
  • Görülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği, gıpta

NEMLİ


[sıfat]
  • Nemi olan, az ıslak, rutubetli, kuru karşıtı

    Hafif bir rüzgâr dalgası nemli saçlarının arasından geçti. - Peyami Safa

[mecaz]
  • Yaşlı (göz)

RİMEL (Kelime Kökeni: Fransızca rimmel)


[isim]
  • Kadınların kirpiklerini kıvırmak ve daha uzun göstermek için fırça ile sürdükleri yağlı sürme, maskara

    Nihayet kirpiklerine de birer fırça rimel dokundurdu, onları da dikleştirdi. - Peyami Safa


REMİL (Kelime Kökeni: Arapça reml)


[isim] [eskimiş]
  • Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • remil atmak (veya dökmek)


REMEL (Kelime Kökeni: Arapça remel)


[isim] [edebiyat]
  • Aruz ölçülerinden biri
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde bir usul

MİLİM


[isim] [matematik]
  • Milimetre
[zarf] [mecaz]
  • En küçük veya en az miktarda

Ata Sözleri ve Deyimler

  • milim oynamamak
  • milim şaşmamak

Birleşik Kelimeler: milim milim, milimi milimine


MİMLİ


[sıfat]
  • Genellikle davranışlarından kuşku duyulan, kötü olarak bilinen, mimlenmiş

MİRİM