ÇAVDARMAHMUZU Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



ÇAVDARMAHMUZU harflerini içeren 5 harfli 52 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇAVDARMAHMUZU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

VUZUH20, HAVUÇ19, HAVUZ19, HAVZA18, VADUZ17, ÇAVMA15, HAVRA15, VURAÇ15, DUVAR14, HURUÇ14, HUZUR14, ZUHUR14, DAVAR13, VURMA13, VARDA13, AHRAZ12, AÇMAZ12, HAZAR12, HUMMA12, HURDA12, HARAÇ12, MAVRA12, VARMA12, AVARA11, DURAÇ11, HUMAR11, HURMA11, HAMAM11, HAMUR11, MAHUR11, RUMUZ11, ARMUZ10, ÇUMRA10, ÇAMUR10, DUMUR10, DURUM10, DARAÇ10, HARAM10, MAHRA10, MARUZ10, MAZUR10, UZAMA10, DURMA9, MARAZ9, MADAM9, ADAMA8, DRAMA8, DAMAR8, MAADA8, MAMUR8, MARDA8, ARAMA6


ARAMA


[isim]
  • Aramak işi, taharri

    Ankara'ya döner dönmez iş aramayı düşünüyordum. - Adalet Ağaoğlu

[hukuk]
  • Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arama yapmak

Birleşik Kelimeler: arama bülteni, arama emri, arama izni, arama kararı, arama motoru, arama ruhsatı, arama tarama, mayın arama tarama gemisi


ADAMA


[isim]
  • Adamak işi

    Tamamen ve sadece sana ait olacak ama kendini ona adamanı istemeyecek. - Elif Şafak


DRAMA (Kelime Kökeni: Latince)


[isim]
  • Dram

DAMAR


[isim] [anatomi]
  • Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal

    Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]
  • Soy, yaradılış
[mecaz]
  • Huy

    Cimrilik damarı. Şairlik damarı.

[bitki bilimi]
  • İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
[hayvan bilimi]
  • Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damardan girmek
  • damarı (veya damarları) kabarmak
  • damarı kurusun!
  • damarına (veya damarlarına) işlemek
  • damarına basmak
  • damarına çekmek
  • damarına girmek
  • damarını bulmak
  • damarı tutmak

Birleşik Kelimeler: damar aktarma, damar damar, damardaraltan, damargenişleten, damar görüntüleme, damar sertliği, damar tabaka, damar tıkanıklığı, atardamar, halkalı damar, kılcal damar, orta damar, toplardamar, damarı bozuk, bilek damarı, can damarı, cin damarı, gazel damarı, korku damarı, maden damarı, su damarı, şah damarı, iletken damarlar


MAADA (Kelime Kökeni: Arapça māʿadā)


[zarf] [eskimiş]
  • -den başka, gayrı

    Karakol Cemiyeti'nin de İstanbul'dan maada, Bursa havalisinde de faaliyette bulunduğu anlaşıldı. - Atatürk


MAMUR (Kelime Kökeni: Arapça maʿmūr)


[sıfat]
  • Bayındır

    Yıkılmış dilberin mamur illeri / Susmuş bülbüllerin taze dilleri - Karacaoğlan

Birleşik Kelimeler: dört başı mamur


MARDA (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Iskarta mal

DURMA


[isim]
  • Durmak işi

    Bu rakkasın durmasına hiçbirimiz alışık değilizdir bu evde, o hep aynı ahenkle sallanmalı. - Ahmet Muhip Dranas


MARAZ (Kelime Kökeni: Arapça maraż)


[isim] [eskimiş]
  • Hastalık
[mecaz]
  • Dayanılması güç durum
[sıfat] [mecaz]
  • Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan

    Aman ne maraz adamsın!


MADAM (Kelime Kökeni: Fransızca madame)


[isim]
  • Fransa'da evli kadınlara verilen san, madama

ARMUZ (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [denizcilik]
  • Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi

ÇUMRA


[isim]
  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

ÇAMUR


[isim]
  • Su ile karışıp bulaşır ve içine batılır duruma gelmiş toprak, balçık

    Köy yolları tozdan ve çamurdandır ama sevgi ve ızdırapla doludur. - Mehmet Kaplan

[sıfat] [mecaz]
  • Sataşkan, çevresini tedirgin eden, sulu, arsız (kimse)

    Çamur oyuncu ile dürüst oyuncuyu herkes karıştırıyor. - Haldun Taner

[halk ağzında]
  • Yapı işlerinde kullanılan çeşitli malzemeden oluşmuş harç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çamura bulamak
  • çamura bulaşmak (veya batmak)
  • çamura taş atmak
  • çamur atmak (veya sıçratmak)
  • çamura yatmak
  • çamurdan çekip çıkarmak
  • çamur gibi
  • çamuru karnında, çiçeği burnunda

Birleşik Kelimeler: çamur banyosu, çamur deryası, çamur ığrıbı, çamur kalemi, özlü çamur, lüleci çamuru


DUMUR (Kelime Kökeni: Arapça dumūr)


[isim] [fizyoloji]
  • Körelme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dumura uğramak


DURUM


[isim]
  • Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon

    Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. - Reşat Nuri Güntekin

[dil bilgisi]
  • Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl

    Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... durumuna düşmek
  • ... durumunda olmak (veya bulunmak)
  • durum almak
  • durumdan ders çıkarmak
  • durumdan vazife çıkarmak
  • durumu bozulmak
  • durumu düzelmek

Birleşik Kelimeler: durum eki, durum ortacı, durum ulacı, açık durum, coğrafi durum, geçerli durum, istenmeyen durum, seferî durum, süredurum, sürer durum, üç durum yasası, yalın durum, ad durumu, ayrılma durumu, belirtme durumu, bulunma durumu, çıkma durumu, çiçek durumu, dış çizgiler durumu, gün durumu, hava durumu, isim durumu, kalma durumu, tamlayan durumu, yönelme durumu, yükleme durumu