ÇAPSIZ ile Oluşan Kelimeler (ÇAPSIZ Kelime Türetme)



ÇAPSIZ harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. ÇAPSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çapsız kelimesinin anlamı nedir? Çapsız ile başlayan kelimeler. İçinde çapsız olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ÇAPSIZ18

4 Harfli Kelimeler

ÇIPA12, PAZI12, SIPA10, SAÇI9

3 Harfli Kelimeler

ZIP11, ÇAP10, ZAÇ9, PAS8, SAP8, AÇI7, AZI7, SAÇ7, SAZ7, ASI5

2 Harfli Kelimeler

5, AZ5, AS3


AS


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kakım
[isim]
  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey
[sıfat]
  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]
  • Arsenik elementinin simgesi

ASI


[isim]
  • Asma işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)



[sıfat]
  • Yemek yemesi gereken, tok karşıtı

    Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk

[mecaz]
  • Gözü doymaz, haris

    Ne aç adam!

[mecaz]
  • Çok istekli, hevesli

    Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu

[zarf]
  • Karnı doymamış olarak

    Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acından kimse ölmemiş
  • acından ölmek
  • aç açık kalmak
  • aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
  • aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
  • aç at yol almaz, aç it av almaz
  • aç ayı oynamaz
  • aç bırakmak
  • aç doymam, tok acıkmam sanır
  • aç doyurmak
  • aç elini kora sokar
  • aç esner, âşık gerinir
  • aç gezmektense tok ölmek yeğdir
  • açın gözü ekmek teknesinde olur
  • açın imanı olmaz
  • açın karnı doyar, gözü doymaz
  • açın koynunda ekmek durmaz
  • açın kursağına çörek dayanmaz
  • açın uykusu gelmez
  • aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
  • aç ile eceli gelen söyleşir
  • aç kalmak
  • aç köpek fırın deler
  • aç kurt aslana saldırır
  • aç kurt gibi
  • aç kurt yavrusunu yer
  • aç ne yemez, tok ne demez
  • aç susuz kalmak
  • aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
  • aç, yanından kaç

Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç


AZ


[sıfat]
  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]
  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş] [kimya]
  • Azot elementinin simgesi

AÇI


[isim] [matematik]
  • Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
[mecaz]
  • Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi

    Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı


AZI


[isim]
  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
[halk ağzında]
  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi


SAÇ


[isim]
  • Baş derisini kaplayan kıllar

    Kendisini son kez gördüğümde babamın saçları nasıl beyazsa ilk kez gördüğümde de bembeyazdı. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saç ağartmak
  • saçı (veya saçları) değirmende ağartmamak
  • saçı başı ağarmak
  • saçı başı birbirine karışmak
  • saçı bitmedik (veya bitmemiş) (yetim)
  • saçına ak (veya kır) düşmek
  • saçına başına bakmadan
  • saçına kar yağmak
  • saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün
  • saçını başını yolmak
  • saçını süpürge etmek
  • saçı sakalı akar gibi
  • saçı topuklarını dövmek
  • saçı uzun aklı kısa
  • saçları iki türlü olmak
  • saç saça baş başa
  • saç saça baş başa gelmek (veya dövüşmek)
  • saç sakal ağartmak
  • saç sakal birbirine karışmak

Birleşik Kelimeler: saçkıran, saç kremi, saç örgüsü, sırma saç, takma saç, arapsaçı, cinsaçı, şeytansaçı


SAZ


[isim]
  • Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu, kiliz, kofa

    Köyün saz kaplı, karanlık çökmüş damlarına seslendi. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]
  • Bu kamıştan yapılmış

Birleşik Kelimeler: saz benizli, saz rengi, saz tavuğu

[isim] [müzik]
  • Her tür müzik aracı, çalgı

Birleşik Kelimeler: saz eseri, sazevi, saz semaisi, saz şairi, saz şiiri, saz takımı, ince saz, ritim saz, divan sazı, meydan sazı, elektronik sazlar, nefesli sazlar, telli sazlar, üflemeli sazlar, vurmalı sazlar, yaylı sazlar


PAS


[isim]
  • Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde

    Demirin tozu ve pası dev işçilerin kirpiklerine yağar, gözlerine dolardı. - Lâtife Tekin

[kimya]
  • Demir veya demir alaşımlarının aşınması sonunda ortaya çıkan ve esas itibarıyla demir oksit ve hidroksitten meydana gelen aşınma türü
[tıp]
  • Bar (IV)

    Hastanın dilindeki pas.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pas açmak
  • pas tutmak

Birleşik Kelimeler: pas mantarı, pas rengi, akpas, bodur pas, kir pas, bakır pası, buğday pası, demir pası

[isim]
  • Bazı top oyunlarında oyunculardan birinin topu takım arkadaşına geçirmesi
[ünlem]
  • Bazı iskambil oyunlarında sırası kendisine gelen oyuncunun oyuna o elde katılmayacağını belirten bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pas almak
  • pas atmak (veya vermek)
  • pas geçmek
  • pas vermemek

Birleşik Kelimeler: sektirme pas, tek pas, ara pası, duvar pası


SAP


[isim]
  • Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm
[halk ağzında]
  • Demet durumundaki ekinler

    Orakçılar gizliden gizliye bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı. - Reşat Enis

[argo]
  • Erkek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sap çekmek
  • sap derken saman demek
  • sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner
  • sap gibi
  • sapına kadar
  • sapla samanı karıştırmak
  • sap yiyip saman sıçmak

Birleşik Kelimeler: sapı silik, kök sap, yapışıcı sap, sap sapa, çiçek sapı


SAÇI


[isim] [halk ağzında]
  • Gelinin başından aşağı saçılan çiçek, şeker, arpa, para vb. şeyler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saçı kılmak (veya atmak)


ZAÇ (Kelime Kökeni: Arapça zāc)


[isim] [kimya]
  • Kükürtle demir bileşimlerinden biri

Birleşik Kelimeler: zaç yağı


SIPA


[isim] [hayvan bilimi]
  • Eşek yavrusu

Birleşik Kelimeler: eşek sıpası


ÇAP


[isim]
  • Cisimlerin genişliği, kutur

    Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler. - Ömer Seyfettin

[mecaz]
  • Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü, kalibre

    Dostumuza da düşmanımıza da hürmet etmeyi, onun çapını doğru tayin etmeyi bilmeliyiz. - Necip Fazıl Kısakürek

[matematik]
  • Uç noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çaptan düşmek

Birleşik Kelimeler: açısal çap, dış yarıçap, iç yarıçap, yarıçap, küçük çapta, ufak çapta

[sıfat]
  • Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı
[zarf]
  • Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı bir biçimde

ZIP


[isim]
  • Zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketi veya çıkardığı ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zıp diye çıkmak

Birleşik Kelimeler: zıpçıktı, zıpzıp, zıp zıp