ZAĞCI harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. ZAĞCI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Zağcı kelimesinin anlamı nedir? Zağcı ile başlayan kelimeler. İçinde zağcı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
5 Harfli Kelimeler
ZAĞCI19
4 Harfli Kelimeler
AĞCI15, AĞIZ15
3 Harfli Kelimeler
ZAĞ13, CAĞ13, AĞI11, CIZ10, CAZ9, ACI7, AZI7
2 Harfli Kelimeler
AĞ9, AZ5
AZ
[sıfat]
[zarf]
-
Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak
Ata Sözleri ve Deyimler
- aza çoğa bakmamak
- aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
- aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
- az ateş çok odunu yakar
- az bulmak
- az buz olmamak
- az değil
- az gelmek
- az görmek
- az günün adamı olmamak
- azı çoğa saymak (veya tutmak)
- az kaldı (veya kalsın)
- az kaz, uz kaz, boyunca kaz
- az olsun, uz olsun
- az söyle, çok dinle
- az tamah çok ziyan getirir
- az veren candan, çok veren maldan
- az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur
Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından
[eskimiş] [kimya]
ACI
[isim]
-
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı
Acıyı sever.
[sıfat]
[mecaz]
[sıfat]
-
Çarpıcı, göz alıcı (renk)
[sıfat] [mecaz]
[sıfat] [mecaz]
-
Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü
Ata Sözleri ve Deyimler
- acı (veya acılar) görmek
- acı acıyı keser, su sancıyı
- acı çekmek (veya duymak)
- acı gelmek
- acı patlıcanı kırağı çalmaz
- acısı çıkmak
- acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
- acısına dayanamamak
- acısını almak
- acısını almak
- acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
- acısını çekmek
- acısını çıkarmak
- acısını görmek
- acısı ortaya çıkmak
- acı söylemek
- acı vermek
Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı
AZI
[isim]
-
Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
[halk ağzında]
-
Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi
Birleşik Kelimeler: azı dişi
CAZ
(Kelime Kökeni: İngilizce jazz)
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: cazbant, caz takımı, teneke caz, toplu caz
AĞ
[isim]
-
İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü
Balık ağı. Tenis ağı.
[mecaz]
[spor]
-
Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file
[spor]
-
Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağ atmak (veya bırakmak)
- ağ çekmek
- ağına düşürmek
Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı
[isim]
-
Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık
CIZ
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: cız sineği
AĞI
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı
ZAĞ
[isim] [halk ağzında]
CA
[kimya]
-
Kalsiyum elementinin simgesi
AĞCI
[isim]
-
Ağ ile balık tutarak geçinen kimse
AĞIZ
[isim] [anatomi]
-
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
[dil bilimi]
[müzik]
-
Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağız (veya ağzını) açmak
- ağız (veya ağzını) büzmek
- ağız açtırmamak
- ağız aramak (veya yoklamak)
- ağız burun birbirine karışmak
- ağızda dağılmak
- ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
- ağızda sakız gibi çiğnemek
- ağız değiştirmek
- ağız dil vermemek
- ağız eğmemek
- ağız etmek
- ağız kullanmak
- ağız satmak
- ağız tamburası çalmak
- ağız yapmak
- ağız yaymak
- ağız yer, yüz utanır
- ağza (veya ağızlara) düşmek
- ağza alınmaz (veya alınmayacak)
- ağza almamak
- ağza tat, boğaza feryat
- ağzı (veya ağzı dili) kurumak
- ağzı burnu yerinde
- ağzı çirişçi çanağı
- ağzı çirişçi çanağına dönmek
- ağzı dili bağlanmak
- ağzı dili tutulmak
- ağzı dolu dolu konuşmak
- ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur
- ağzı kilitlenmek
- ağzı köpürmek
- ağzı kulaklarına varmak
- ağzı kurusun
- ağzı laf (veya lakırtı) yapmak
- ağzına ... koymamak
- ağzına almak
- ağzına atmak
- ağzına bakakalmak
- ağzına baktırmak
- ağzına biber sürerim (veya çalarım)
- ağzına bir kemik atmak
- ağzına bir lokma koymamak
- ağzına bir parmak bal çalmak
- ağzına bir zeytin verir, altına (veya ardına) tulum tutar
- ağzına burnuna bulaştırmak
- ağzına düşmek
- ağzına etmek
- ağzına geldiği gibi
- ağzına geleni söylemek
- ağzına gem vurmak
- ağzına kadar
- ağzına kilit takmak (veya vurmak)
- ağzına kira istemek
- ağzına layık
- ağzına sağlık
- ağzına sakız olmak
- ağzına sıçmak
- ağzına sürmemek
- ağzına takılmak
- ağzına taş almak
- ağzına tıkmak
- ağzına tükürmek
- ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)
- ağzına volta almak
- ağzına vur, lokmasını al
- ağzına yakışmamak
- ağzına yüzüne bulaştırmak
- ağzında bakla ıslanmamak
- ağzında büyümek
- ağzında çalkalanmak
- ağzında gevelemek
- ağzından
- ağzından (söz veya lakırtı) dirhemle çıkmak
- ağzından baklayı çıkarmak
- ağzından bal damlamak (veya akmak)
- ağzından burnundan getirmek
- ağzından çıkanı (veya çıkan sözü) kulağı duymamak (veya işitmemek)
- ağzından çıkmak
- ağzından çıt çıkmamak
- ağzından dökülmek
- ağzından düşmemek (veya düşürmemek)
- ağzından girip burnundan çıkmak
- ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme
- ağzından inci saçmak
- ağzından kaçırmak
- ağzından kapmak
- ağzından lakırtı (veya laf) almak (veya çekmek)
- ağzından lokmasını almak
- ağzından söz (veya laf veya lakırtı) eksik etmemek
- ağzından yel alsın!
- ağzında yaş kalmamak
- ağzını açacağına gözünü aç
- ağzını açıp gözünü yummak
- ağzını aramak (veya yoklamak)
- ağzını bağlamak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzını bırakıp kıçıyla (veya bir tarafıyla) gülmek
- ağzını bozmak
- ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek
- ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak)
- ağzını dilini bağlamak
- ağzını havaya (veya poyraza) açmak
- ağzını hayra aç!
- ağzını kapamak
- ağzını kapamak (veya kilitlemek)
- ağzını kiraya vermek
- ağzını koklamak
- ağzını kullanmak (veya satmak)
- ağzını mühürlemek
- ağzının içine bakmak
- ağzının içine baktırmak
- ağzının içine girmek
- ağzının içi yangın yerine dönmek
- ağzının kâhyası olmak
- ağzının kaşığı (veya kalıbı veya lokması) olmamak
- ağzının kokusunu çekmek
- ağzının mührü ile
- ağzının payını (veya ölçüsünü) almak
- ağzının payını (veya ölçüsünü veya kayarını) vermek
- ağzının perhizi yok
- ağzının suyu akmak
- ağzının tadını bilmek
- ağzını öpeyim (veya seveyim)
- ağzını sıkı (veya pek) tutmak
- ağzını tıkamak
- ağzını toplamak
- ağzını tutmak
- ağzı olan konuşuyor
- ağzı oynamak
- ağzı sulanmak
- ağzı süt kokmak
- ağzı teneke kaplı
- ağzı torba değil ki büzesin
- ağzı var dili yok
- ağzı varmamak
- ağzı yanmak
- ağzıyla içmesini bilmek
- ağzıyla kuş tutsa...
Birleşik Kelimeler: ağız ağıza, ağız alışkanlığı, ağız bağı, ağız birliği, ağız dalaşı, ağız değişikliği, ağız dolusu, ağız kalabalığı, ağız kavafı, ağız kavgası, ağız kokusu, ağız kuşağı, ağız nişanı, ağızotu, ağız şakası, ağız tadı, ağız tatsızlığı, ağız tüfeği, ağız tütünü, ağız ünlüsü, ağız ünsüzü, ağzı açık, ağzı bir, ağzı bozuk, ağzı büyük, ağzı gevşek, ağzı havada, ağzı kalabalık, ağzı kara, ağzı kenetli, ağzı kilitli, ağzı kulaklarında, ağzı pek, ağzı pis, ağzı sıkı, açıkağız, bayramlık ağız, çatal ağız, sarıağız, yarım ağız, aslanağzı, dört yol ağzı, düşman ağzı, esnaf ağzı, halk ağzı, kapı ağzı, kaynana ağzı, kol ağzı, kurtağzı, külhanbeyi ağzı, küllük ağzı, mide ağzı, şoför ağzı, taşra ağzı, tavşanağzı, tezgâhtar ağzı, yanardağ ağzı, yavruağzı, yol ağzı, ilk ağızda, yüreği ağzında
[isim]
-
Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
ZAĞCI
[isim]