ZAYIF ile Oluşan Kelimeler (ZAYIF Kelime Türetme)



ZAYIF harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. ZAYIF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Zayıf kelimesinin anlamı nedir? Zayıf ile başlayan kelimeler. İçinde zayıf olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

ZAYIF17

4 Harfli Kelimeler

YAZI10

3 Harfli Kelimeler

FAZ12, FAY11, YAZ8, AZI7, AYI6

2 Harfli Kelimeler

AF8, FA8, AZ5, AY4, YA4


AY


[ünlem]
  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]
  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim] [gök bilimi]
  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması


YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)


[ünlem]
  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]
  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]
  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya


AZ


[sıfat]
  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]
  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş] [kimya]
  • Azot elementinin simgesi

AYI


[isim] [hayvan bilimi]
  • Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos)
[ünlem]
  • Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayı gibi
  • ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne
  • ayı sevdiği yavrusunu hırpalar
  • ayıya kaval çalmak
  • ayı yavrusu ile oynuyor
  • ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış
  • ayıyı vurmadan postunu satmak

Birleşik Kelimeler: ayıbacağı, ayı balığı, ayıboğan, ayı gülü, ayıkulağı, ayı üzümü, ayı yürüyüşü, bozayı, cicimayı, Büyükayı, Küçükayı, dağ ayısı, denizayısı, marsıvan ayısı


AZI


[isim]
  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
[halk ağzında]
  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi


YAZ


[isim]
  • Kuzey yarım kürede 21 Haziran 23 Eylül, güney yarım kürede 21 Aralık 21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsim

    Çok sıcak bir yaz gecesiydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaza çıkmak
  • yazı getirmek

Birleşik Kelimeler: yaz dönemi, Yaz Dönencesi, yaz günü, yaz helvası, yaz kış, yaz okulu, yaz saati, yaz sömestiri, yaz uykusu, yaz yağmuru, ilkyaz, pastırma yazı


AF (Kelime Kökeni: Arapça ʿafv)


[isim]
  • Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • af buyurun!
  • af çıkarmak
  • af dilemek
  • affa uğramak
  • affını dilemek (veya istemek)
  • affınıza sığınarak

Birleşik Kelimeler: affedilmek, affetmek, affettirmek, affeylemek, affolunmak, genel af, özel af, umumi af


FA (Kelime Kökeni: İtalyanca fa)


[isim] [müzik]
  • Müzikal ses dizilerinde mi ile sol arasındaki ses

Birleşik Kelimeler: fa anahtarı


YAZI


[isim]
  • Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi

    Türklerde yazının kullanılması eskidir.

[din bilgisi]
  • Yazgı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yazının cahili olmak
  • yazıya dökmek
  • yazıya geçirmek
  • yazıya gelmemek
  • yazıyı çıkarmak (veya sökmek)

Birleşik Kelimeler: yazı bilgisi, yazı bilimi, yazı çevirimi, yazı dili, yazıhane, yazı hayatı, yazı işleri, yazı kadrosu, yazı kâğıdı, yazı karakteri, yazı kurulu, yazı makinesi, yazı masası, yazı tahtası, yazı takımı, yazı tura, ak yazı, alt yazı, bacaklı yazı, basmayazı, başyazı, celi yazı, çeviri yazı, düzyazı, eğik yazı, eski yazı, güzel yazı sanatı, kara yazı, kavram yazı, resim yazı, runik yazı, saklı yazı, telyazı, yalama yazı, yatık yazı, yeni yazı, alın yazısı, çivi yazısı, duvar yazısı, el yazısı, fikir yazısı, gezi yazısı, güven yazısı, ithaf yazısı, köşe yazısı, tanıtma yazısı, telyazısı, yüz yazısı

[isim] [halk ağzında]
  • Düz yer, ova, kır

Birleşik Kelimeler: yazı yaban


FAY (Kelime Kökeni: Fransızca faille)


[isim] [jeoloji]
  • Kayaç kütlelerinin bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kayması, kırık (III)

FAZ (Kelime Kökeni: Fransızca phase)


[isim] [fizik]
  • Elektrik geriliminde evre

Birleşik Kelimeler: faz kalemi, çok fazlı, iki fazlı, tek fazlı


ZAYIF (Kelime Kökeni: Arapça żaʿīf)


[sıfat]
  • Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)

    Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım. - Sermet Muhtar Alus

[mecaz]
  • Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan

    Zayıf bir yapı.

[mecaz]
  • Önemli, güvenilir olmayan

    Zayıf bir bilgi.

[mecaz]
  • Çok az

    Zayıf bir ihtimal.

[isim]
  • Başarısızlığı gösteren not
[mecaz]
  • Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz

    Zayıf bir öğretmen.

[mecaz]
  • Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan

    Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zayıf düşmek
  • zayıf yerinden (veya noktasından veya damarından) yakalamak

Birleşik Kelimeler: zayıf nahif, zayıf sesli, sinirleri zayıf