Zat ile Biten Kelimeler



ZAT ile biten 15 kelime bulunuyor. Sonu ZAT olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Zat kelimesinin anlamı nedir? Zat ile başlayan kelimeler. İçinde zat olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

MÜLAHAZAT19

8 Harfli Kelimeler

TEÇHİZAT18, MÜSTEZAT15, MADERZAT14

7 Harfli Kelimeler

İFRAZAT16, MÜCAZAT16, MARUZAT12, SERAZAT11

6 Harfli Kelimeler

NEVZAT15, BİZZAT14

5 Harfli Kelimeler

HOZAT13, MEZAT9, TEZAT8

4 Harfli Kelimeler

AZAT7

3 Harfli Kelimeler

ZAT6


ZAT (Kelime Kökeni: Arapça ẕāt)


[isim]
  • Kişi

    Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez. - Ahmet Haşim

[eskimiş]
  • Kendi

    Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış. - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: zata mahsus, zatıalileri, zatıaliniz, zat işleri, haddizatında


AZAT (Kelime Kökeni: Farsça āzād)


[isim]
  • Serbest bırakma
[eskimiş]
  • Okullarda paydos
[sıfat]
  • Serbest bırakılmış olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • azat etmek (veya eylemek)
  • azat olmak

Birleşik Kelimeler: akşam azadı


TEZAT (Kelime Kökeni: Arapça teżādd)


[isim]
  • Karşıtlık, karşıt olma, zıtlık, çelişki, kontrast, antagonizma

    Bir milletin güzidesiyle halkı arasında bu derece tezat doğru mudur? - Orhan Seyfi Orhon

[edebiyat]
  • Anlatımda birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tezada düşmek


MEZAT (Kelime Kökeni: Arapça mezād)


[isim]
  • Açık artırma ile satış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mezada çıkarmak (veya koymak)

Birleşik Kelimeler: mezat malı


SERAZAT (Kelime Kökeni: Farsça ser + āzād)


[sıfat] [eskimiş]
  • Serbest, özgür

MARUZAT (Kelime Kökeni: Arapça maʿrūżāt)


[isim]
  • Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş

    Size maruzatım var.


HOZAT


[isim]
  • Tunceli iline bağlı ilçelerden biri

MADERZAT (Kelime Kökeni: Farsça māderzād)


[sıfat] [eskimiş]
  • Anadan doğma

BİZZAT (Kelime Kökeni: Arapça bi'ẕ-ẕāt)


[zarf]
  • Aracısız, kendisi olarak

    Vaziyeti yukarıdan ve bizzat takip etmek lazım geldi. - Atatürk


MÜSTEZAT (Kelime Kökeni: Arapça mustezād)


[isim] [edebiyat]
  • Her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türü

NEVZAT (Kelime Kökeni: Farsça nevzād)


[isim] [eskimiş]
  • Yeni doğan çocuk

İFRAZAT (Kelime Kökeni: Arapça ifrāzāt)


[isim] [eskimiş] [biyoloji]
  • Vücuttan çıkan kan, irin, ter vb. şeyler, salgılar

MÜCAZAT (Kelime Kökeni: Arapça mucāzāt)


[isim] [eskimiş]
  • İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme

    Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


TEÇHİZAT (Kelime Kökeni: Arapça techīzāt)


[isim]
  • Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı

    Silahını, teçhizatını ve hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor. - Ruşen Eşref Ünaydın


MÜLAHAZAT (Kelime Kökeni: Arapça mulāḥaẓāt)


[isim] [eskimiş]
  • Düşünceler

Birleşik Kelimeler: mülahazat hanesi