YUTTURULMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



YUTTURULMAK harflerini içeren 6 harfli 30 kelime bulunuyor. 6 harfli YUTTURULMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

UYUMLU12, YUMULU12, TULYUM11, UYKULU11, UYULMA11, UYUTMA11, UYUMAK11, YUMRUK11, KURMAY10, TALYUM10, UMUTLU10, YUTMAK10, AKYURT9, KUTULU9, KURULU9, KURUMA9, RUMLUK9, TUTULU9, UTULMA9, UTKULU9, ULUTMA9, ULUMAK9, KURTLU8, KUMRAL8, MUTLAK8, MAKTUL8, MATRUT8, TUTMAK8, TULUAT8, TUTKAL7


TUTKAL


[isim]
  • Deri, kıkırdak vb. hayvansal maddelerden elde edilen, katılaşıp sertleşme özelliğiyle tahta, kâğıt vb. yapıştırmaya yarayan madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tutkal gibi

Birleşik Kelimeler: tutkal şerbeti, ince tutkal, plastik tutkal, balık tutkalı, boncuk tutkalı, glüten tutkalı, kaurit tutkalı, kazein tutkalı, lastik tutkalı


KURTLU


[sıfat]
  • İçinde kurt bulunan, kurtlanmış

    Bunlar düşmüş, buruşmuş, iyi değil, kurtludurlar. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan (kimse)

KUMRAL


[isim]
  • Koyu sarı veya açık kestane rengi
[sıfat]
  • Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)

    Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak


MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)


[sıfat]
  • Salt

    Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar

[felsefe]
  • Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık
[zarf]
  • Kesinlikle

    Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç

Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır


MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)


[sıfat]
  • Öldürülmüş, öldürülen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maktul düşmek (veya olmak)


MATRUT (Kelime Kökeni: Arapça maṭrūd)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kovulmuş, çıkarılmış

TUTMAK


[-i]
  • Elde bulundurmak, ele almak

    Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. - Ömer Seyfettin

[halk ağzında]
  • Uğramak

    Vapur İzmir'i tutmayacakmış.

[-e] [-i]
  • Hedef olarak almak

    Taşa tutmak.

[-e] [-i]
  • Alacağa veya vereceğe saymak

    On bin lirayı borcunuza tuttum.

[-e] [-i]
  • Yaklaştırmak

    Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar. - Abdülhak Şinasi Hisar

[nesnesiz]
  • Beklenen sonucu vermek

    Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez. - Şevket Rado

[nesnesiz]
  • İş görebilmek

    Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona. - Tarık Buğra

[nesnesiz]
  • Sürmek, zaman almak

    Bu iş iki saat tuttu.

[nesnesiz]
  • Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak

    Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu.

[spor]
  • Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tut kelin perçeminden
  • tut ki
  • tuttuğu altın olsun
  • tuttuğu dal elinde kalmak
  • tuttuğunu koparmak

Birleşik Kelimeler: tutçek, vurtut, çultutmaz, yantutmaz


TULUAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭulūʿāt)


[isim] [tiyatro]
  • Doğaçlama

    Böyle olmakla beraber, gerek orta oyununun gerek tuluatın köylü temsilleri ile bir münasebeti olsa gerek. - Ahmet Kutsi Tecer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tuluat yapmak

Birleşik Kelimeler: tuluat tiyatrosu


AKYURT


[isim]
  • Ankara iline bağlı ilçelerden biri

KUTULU


[sıfat]
  • Kutusu olan

Birleşik Kelimeler: kutulu telefon


KURULU


[sıfat]
  • Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş

    Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı. - Burhan Günel

Birleşik Kelimeler: kurulu düzen


KURUMA


[isim]
  • Kurumak işi

    O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk. - Ayla Kutlu

[kimya]
  • Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması

RUMLUK


[isim]
  • Rum olma durumu

TUTULU


[sıfat]
  • Tutulmuş

    Bizim takımda bütün yerler evvelden tutulu idi. - Haldun Taner

[ticaret]
  • Tutu olarak alınmış, ipotekli

Birleşik Kelimeler: tutulu satış


UTULMA


[isim]
  • Utulmak işi