YEMEKALTI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



YEMEKALTI harflerini içeren 5 harfli 55 kelime bulunuyor. 5 harfli YEMEKALTI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KIYMA9, KIYAM9, YIKMA9, YILMA9, YAKIM9, YALIM9, YATIM9, AYLIK8, EYLEM8, EYTAM8, EMAYE8, KAYIT8, KAYME8, LAYIK8, YETME8, YELME8, YEMEK8, YAKIT8, YATIK8, ATMIK7, ALKIM7, KATIM7, KALIM7, KILMA7, TEYEL7, TIKMA7, TAKIM7, YELEK7, YETKE7, YEKTA7, AMELE6, ALTIK6, ETMEK6, EKLEM6, ELMEK6, EMLAK6, ITLAK6, KITAL6, KAMET6, KATLI6, KALEM6, KALIT6, KEMAL6, KELAM6, KELEM6, METAL6, MAKET6, MELEK6, TEMEL6, TEMEK6, TELEM6, TEKME6, KETAL5, TELEK5, TEKEL5


KETAL


[isim]
  • Çirişli bir tür parlak bez

TELEK


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy

TEKEL


[isim]
  • Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
[mecaz]
  • Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç

    Özel yalıların tekelinden kurtarılan yeni kıyılar da halkın denizle buluşmasını sağlayacak. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekelinde olmak
  • tekeline (veya tekellerine) almak

Birleşik Kelimeler: tekel bayisi, tekel maddesi, tekel ürünleri


AMELE (Kelime Kökeni: Arapça ʿamele)


[isim]
  • Gündelikle çalışan işçi

    Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: amele pazarı, amele taburu, amele yanığı, tanzifat amelesi


ALTIK


[isim] [mantık]
  • Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: `Kimi insanlar fânidir` önermesi `Bütün insanlar fânidir` önermesinin altığı olur

ETMEK


[nesnesiz]
  • Bir işi yapmak

    Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner

[-i]
  • Bulmak, erişmek

    Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay

[-i] [-den]
  • Birini bir şeyden yoksun bırakmak
[-e]
  • Küçük veya büyük abdestini yapmak

    Çocuk altına etti.

[eskimiş]
  • Demek, söylemek

    Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah

Ata Sözleri ve Deyimler

  • edememek
  • eden bulur, inleyen ölür
  • etme (veya etme yahu)
  • etmediğini bırakmamak (veya komamak)
  • etme eyleme
  • ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • ettiğini bulmak (veya çekmek)
  • ettiğini yanına bırakmamak
  • ettiği yanına (kâr) kalmak
  • ettiğiyle kalmak


EKLEM


[isim] [anatomi]
  • Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal

Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi


ELMEK (Kelime Kökeni: (elektronik mektup'tan))


[isim] [bilişim]
  • Elektronik posta

EMLAK (Kelime Kökeni: Arapça emlāk)


[isim]
  • Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul

    Eline geçen serveti emlake yatırıyordu. - Ercüment Ekrem Talu

Birleşik Kelimeler: emlak bürosu, emlak kredisi, emlak vergisi


ITLAK (Kelime Kökeni: Arapça iṭlāḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Salıverme, koyuverme

KITAL (Kelime Kökeni: Arapça ḳitāl)


[isim] [eskimiş]
  • Vuruşma, birbirini öldürme

KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)


[isim] [eskimiş]
  • Boy, endam

    Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim] [din bilgisi]
  • Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kamet getirmek
  • kameti artırmak


KATLI


[sıfat]
  • Katlanmış, bükülmüş

    Katlı mendilleri dolaba koydu.

Birleşik Kelimeler: katlı kur, çok katlı otopark, üç katlı


KALEM (Kelime Kökeni: Arapça ḳalem)


[isim]
  • Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç

    Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]
  • Bazı deyimlerde yazı

    Kaleme almak.

[mecaz]
  • Yazar

    Peyami Safa, edebiyatımızın usta kalemlerindendir.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalem açmak
  • kalem çekmek
  • kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak
  • kaleme almak
  • kaleme gelmek
  • kaleminden çıkmak
  • kaleminden kan damlamak
  • kalemine dolamak
  • kalemi olmak
  • kalemiyle yaşamak (veya geçinmek)
  • kalem kırmak
  • kalem oynatmak

Birleşik Kelimeler: kalem açacağı, kalem aşısı, kalem beyi, kalem efendisi, kalem erbabı, kalem işi, kalem kalem, kalem kaşlı, kalem kavgası, kalem kömürü, kalem kulaklı, kalem kutusu, kalem parmaklı, kalem pil, kalem sahibi, kalem savaşçısı, kalem şuarası, kalemtıraş, bir kalem, ceffelkalem, çalakalem, dolma kalem, kamış kalem, kara kalem, kömür kalem, kurşun kalem, pastel kalem, özel kalem, sabit kalem, tükenmez kalem, bacakkalemi, boya kalemi, çamur kalemi, çelik kalemi, divan kalemi, dudak kalemi, faz kalemi, harcama kalemi, heykelci kalemi, kalafat kalemi, kontrol kalemi, kopya kalemi


KALIT


[isim] [hukuk]
  • Miras

    Toprakları üzerinde gelmiş geçmiş eski uygarlıkların insancıl kalıtını özümlemişti. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey
[mecaz]
  • Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi