YAZIŞMAK harflerini içeren 4 harfli 32 kelime bulunuyor. 4 harfli YAZIŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AZIŞ11,
YAZI10,
AŞIM9,
AYAZ9,
AYAŞ9,
MAZI9,
YAŞA9,
AŞIK8,
AZIK8,
AZMA8,
AŞMA8,
AKIŞ8,
KAZI8,
MAAŞ8,
MAŞA8,
ŞAMA8,
ZAMK8,
AYIK7,
AYMA7,
KIYA7,
KAYI7,
KAZA7,
MAYA7,
ŞAKA7,
YAKI7,
YAMA7,
AYAK6,
AKIM6,
KAYA6,
YAKA6,
AKMA5,
KAMA5
AKMA
[isim]
[halk ağzında]
-
Reçine, çam sakızı, akındırık
Birleşik Kelimeler: akma hançer, akma sınırı
KAMA
[isim]
[madencilik]
-
Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası
[askerlik]
[halk ağzında]
-
Oyunda kazanılan her parti
[halk ağzında]
Ata Sözleri ve Deyimler
AYAK
[isim] [anatomi]
-
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
[halk ağzında]
-
Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
[coğrafya]
[edebiyat]
-
Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
[edebiyat]
[matematik]
-
Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta
Dikme ayağı.
[spor]
-
Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
[spor]
-
Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
[madencilik]
-
Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayağa düşmek
- ayağa fırlamak
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağı (veya ayakları) dolaşmak
- ayağı (veya ayakları) suya ermek
- ayağı alışmak
- ayağı almak
- ayağı düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağı gitmemek
- ayağı ile gelmek
- ayağına (veya ayaklarına) kapanmak
- ayağına bağ olmak
- ayağına bağ vurmak
- ayağına çağırmak
- ayağına çelme takmak
- ayağına dolanmak (veya dolaşmak)
- ayağına düşmek
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağına ip takmak
- ayağına kira istemek
- ayağına sağlık
- ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?
- ayağına sıkmak
- ayağına üşenmemek
- ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına
- ayağını (veya ayaklarını) altına almak
- ayağını (veya ayaklarını) öpeyim
- ayağını (veya ayaklarını) sürümek
- ayağını alamamak
- ayağını bağlamak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayağını giymek
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayağının (veya ayaklar) altında
- ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim
- ayağının altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının bağını çözmek
- ayağının bastığı yerde ot bitmez
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabucu olamamak
- ayağının tozu ile
- ayağının tozunu silmeden
- ayağının türabı olmak
- ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
- ayağını tek almak
- ayağını vurmak
- ayağını yorganına göre uzat
- ayağı yerden kesilmek
- ayağı yürüten baştır
- ayak açmak (veya vermek)
- ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
- ayak almak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak ayak üstüne atmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayak çekmek
- ayak değiştirmek
- ayak diremek
- ayaklar altına almak
- ayaklar baş, başlar ayak olmak
- ayakları geri geri gitmek
- ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek
- ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak
- ayaklarını yerden kesmek
- ayakları üstünde durmak
- ayakları yere değmemek
- ayak sürümek
- ayak tutmak
- ayak uydurmak
- ayak üstünde olmak
- ayak vermek
- ayak yapmak
Birleşik Kelimeler: ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk
AKIM
[isim]
[fizik]
[coğrafya]
Birleşik Kelimeler: akım azalışı, akımölçer, akım ölçümü, akımtoplar, akım trafosu, alternatif akım, aşırı akım, bağımlı akım kaynağı, dalgalı akım, dalgalı akım üreteci, doğru akım, fotoakım, paralel akım, boru akımı, hava akımı, indükleme akımı, kol akımı, korozyon akımı, kültür akımı, trafik akımı
KAYA
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaya gibi
- kaya uçmazsa dere dolmaz
Birleşik Kelimeler: kaya balığı, kayabaşı, kaya güvercini, kaya hanisi, kaya horozu, kaya keleri, kaya lifi, kaya örümceği, kaya sansarı, kaya sarımsağı, kaya suyu, kaya tuzu, azmankaya, cam kaya, kesme kaya, kör kaya, mantar kaya, sapkın kaya, akınkayası, kömürkayası, kumkayası, sazkayası, tatlısu kayası
YAKA
[isim]
[denizcilik]
[denizcilik]
-
Yelkenlerin kenar ve köşeleri
Ata Sözleri ve Deyimler
- yaka bir tarafta, paça bir tarafta
- yakadan atmak
- yakadan geçirmek
- yaka ısırmak
- yakası açılmadık
- yakasına (veya yakasından) asılmak (veya yapışmak)
- yakasına çökmek
- yakasına sarılmak
- yakasını bırakmamak
- yakasını kaptırmak
- yaka silkmek
- yakayı (veya yakasını) kurtarmak (veya sıyırmak)
- yakayı ele vermek
Birleşik Kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka
AYIK
[sıfat]
[zarf]
-
Sarhoşluğu geçmiş bir biçimde
AYMA
[isim]
KIYA
[isim]
-
Adam öldürme suçu, cinayet
KAYI
[isim] [tarih]
-
Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri
KAZA
(Kelime Kökeni: Arapça ḳażāʾ)
[isim]
-
İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması
[din bilgisi]
-
Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan yerine getirme
[eskimiş] [hukuk]
[eskimiş]
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaza atlatmak
- kaza etmek
- kaza geçirmek
- kaza geliyorum demez
- kaza ile
- kazaya bırakmak
- kazaya kalmak
- kazaya rıza göstermek
- kazaya uğramak
Birleşik Kelimeler: kaza dairesi, kaza kurşunu, ferdî kaza sigortası, görünmez kaza, zincirleme kaza, iş kazası, tren kazası
MAYA
(Kelime Kökeni: Farsça māye)
[isim] [kimya]
[kimya]
-
İçerdikleri enzimlerin katalizör niteliği etkisiyle şekerleri karbondioksit ve alkole dönüştüren bir hücreli bitki organizmaları
[mecaz]
[argo]
Ata Sözleri ve Deyimler
- maya çalmak
- mayasında olmak
Birleşik Kelimeler: maya ağacı, mayabozan, mayası bozuk, ekşi maya, bira mayası, ekmek mayası
[isim] [halk ağzında] [hayvan bilimi]
[isim]
-
Uzun havalardan bir tür halk türküsü
ŞAKA
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- şaka etmek
- şaka gibi gelmek
- şaka götürmemek
- şaka kaldırmak
- şakası yok
- şaka söylemek
- şakaya almak
- şakaya gelmek
- şakaya gelmemek
- şakaya getirmek
- şaka yapmak
- şakaya sığınmak
- şakaya vurmak
- şakayı kakaya çevirmek
- şakayken kaka olmak
Birleşik Kelimeler: şaka maka, şaka yollu, soğuk şaka, ağız şakası, dil şakası, el şakası, eşek şakası, kamera şakası, nisan bir şakası
YAKI
[isim]
-
Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp deri üzerine uygulanan, beden ısısıyla vücuda yapışan eczalı parça
Hardal yakısı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- yakı açmak
- yakı yakmak (veya vurmak)
Birleşik Kelimeler: yakı ağacı, yakı otu, hardal yakısı, nasır yakısı, pehlivan yakısı
YAMA
[isim]
-
Delik ve yırtığı uygun bir parça ile onarma, kapatma
Ata Sözleri ve Deyimler
- yama gibi durmak
- yama küçük, delik büyük
- yama vurmak
Birleşik Kelimeler: gizli yama, kırkyama