YAPMACIKSIZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



YAPMACIKSIZ harflerini içeren 4 harfli 56 kelime bulunuyor. 4 harfli YAPMACIKSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

PAZI12, APAZ11, AYIP11, AZAP11, YAPI11, AZCA10, SIZI10, SIPA10, YAZI10, ASAP9, AYAZ9, KAPI9, KAMP9, MAPA9, MAZI9, SAPA9, APAK8, AZIK8, AZMA8, AMCA8, KIYI8, KAZI8, SAYI8, YIKI8, YISA8, ZAMK8, ASIM7, ASYA7, AYIK7, AYMA7, KIYA7, KAYI7, KAZA7, MAYA7, SAYA7, SIKI7, SIMA7, YAKI7, YAMA7, YASA7, CAKA7, ASIK6, ASKI6, ASMA6, AYAK6, AKIM6, ISKA6, KISA6, KAYA6, MASA6, MASK6, YAKA6, AKMA5, KASA5, KAMA5, SAKA5


AKMA


[isim]
  • Akmak işi
[halk ağzında]
  • Reçine, çam sakızı, akındırık

Birleşik Kelimeler: akma hançer, akma sınırı


KASA (Kelime Kökeni: İtalyanca cassa)


[isim]
  • Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap

    Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse
[mimarlık]
  • Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
[spor]
  • Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasayı devretmek

Birleşik Kelimeler: kasa defteri, kasa fişi, kasa sayımı, çelik kasa, kiralık kasa, şifreli kasa, yazar kasa


KAMA


[isim]
  • Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak

    Bu bıçak, sapına bez sarılmış, küçük çapta bir kamaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[madencilik]
  • Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası
[askerlik]
  • Topun gerisini kapayan kapak

    Köy değirmenlerinde top kaması döküldüğüne şahit oldum. - Aka Gündüz

[halk ağzında]
  • Oyunda kazanılan her parti
[halk ağzında]
  • Oyunda sayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kama basmak


SAKA (Kelime Kökeni: Arapça saḳḳā)


[isim]
  • Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saka beygiri gibi

[isim] [hayvan bilimi]
  • Saka kuşu

Birleşik Kelimeler: saka kuşu

[isim] [tıp]
  • Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık

ASIK


[sıfat]
  • Somurtkan

    O zaman işin rengi değişir, asık yüzünün morluğu uçup giderdi. - Orhan Kemal

Birleşik Kelimeler: asık surat, yüzü asık


ASKI


[isim]
  • Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne

    Durumu hiç değilse bir süre kurtarmak için giysiyi bir askıya takıp duvardaki çiviye astım. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • askıda bırakmak
  • askıda kalmak
  • askı olmak
  • askıya almak
  • askıya çıkarmak
  • askıya çıkmak

Birleşik Kelimeler: bağırsak askısı, boru askısı, elbise askısı, su askıları


ASMA


[isim]
  • Asmak işi
[sıfat]
  • Asılmış, asılı

    Öksüz, odanın ortasına kurulu çarşaftan bozma asma salıncağın içinde uyuyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: asma bahçe, asma kat, asma kilit, asma köprü, asma merdiven, asma tavan

[isim] [bitki bilimi]
  • Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler

Birleşik Kelimeler: asma bıyığı, asma biti, asma kabağı, asma yaprağı, akasma, karaasma, sarıasma, Frenk asması, meryemana asması, üzüm asması, yaban asması


AYAK


[isim] [anatomi]
  • Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
[halk ağzında]
  • Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
[coğrafya]
  • Göl ayağı
[edebiyat]
  • Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
[edebiyat]
  • Halk edebiyatında uyak

    Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler. - Salâh Birsel

[matematik]
  • Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta

    Dikme ayağı.

[spor]
  • Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
[spor]
  • Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
[madencilik]
  • Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayağa düşmek
  • ayağa fırlamak
  • ayağa kaldırmak
  • ayağa kalkmak
  • ayağı (veya ayakları) dolaşmak
  • ayağı (veya ayakları) suya ermek
  • ayağı alışmak
  • ayağı almak
  • ayağı düşmek
  • ayağı düze basmak
  • ayağı gitmemek
  • ayağı ile gelmek
  • ayağına (veya ayaklarına) kapanmak
  • ayağına bağ olmak
  • ayağına bağ vurmak
  • ayağına çağırmak
  • ayağına çelme takmak
  • ayağına dolanmak (veya dolaşmak)
  • ayağına düşmek
  • ayağına geçirmek
  • ayağına gelmek
  • ayağına getirmek
  • ayağına gitmek
  • ayağına ip takmak
  • ayağına kira istemek
  • ayağına sağlık
  • ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?
  • ayağına sıkmak
  • ayağına üşenmemek
  • ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına
  • ayağını (veya ayaklarını) altına almak
  • ayağını (veya ayaklarını) öpeyim
  • ayağını (veya ayaklarını) sürümek
  • ayağını alamamak
  • ayağını bağlamak
  • ayağını çekmek
  • ayağını denk almak
  • ayağını denk basmak
  • ayağını giymek
  • ayağını kaydırmak
  • ayağını kesmek
  • ayağının (veya ayaklar) altında
  • ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim
  • ayağının altına almak
  • ayağının altına karpuz kabuğu koymak
  • ayağının bağını çözmek
  • ayağının bastığı yerde ot bitmez
  • ayağının pabucunu başına giymek
  • ayağının pabucu olamamak
  • ayağının tozu ile
  • ayağının tozunu silmeden
  • ayağının türabı olmak
  • ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
  • ayağını tek almak
  • ayağını vurmak
  • ayağını yorganına göre uzat
  • ayağı yerden kesilmek
  • ayağı yürüten baştır
  • ayak açmak (veya vermek)
  • ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
  • ayak almak
  • ayak atmak
  • ayak atmamak
  • ayak ayak üstüne atmak
  • ayak basmak
  • ayak basmamak
  • ayak çekmek
  • ayak değiştirmek
  • ayak diremek
  • ayaklar altına almak
  • ayaklar baş, başlar ayak olmak
  • ayakları geri geri gitmek
  • ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek
  • ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak
  • ayaklarını yerden kesmek
  • ayakları üstünde durmak
  • ayakları yere değmemek
  • ayak sürümek
  • ayak tutmak
  • ayak uydurmak
  • ayak üstünde olmak
  • ayak vermek
  • ayak yapmak

Birleşik Kelimeler: ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk


AKIM


[isim]
  • Akma işi
[fizik]
  • Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan

    Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu. - Attila İlhan

[coğrafya]
  • Debi

Birleşik Kelimeler: akım azalışı, akımölçer, akım ölçümü, akımtoplar, akım trafosu, alternatif akım, aşırı akım, bağımlı akım kaynağı, dalgalı akım, dalgalı akım üreteci, doğru akım, fotoakım, paralel akım, boru akımı, hava akımı, indükleme akımı, kol akımı, korozyon akımı, kültür akımı, trafik akımı


ISKA


[isim] [argo]
  • Üzerinde durmama, önem vermeme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ıska geçilmek
  • ıska geçmek


KISA


[sıfat]
  • Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı

    Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı. - Ahmet Haşim

[isim]
  • Kısa olan şey

    Uzun lafın kısası.

[zarf]
  • Kısaca, kısaltarak

    Kısa konuştu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kısa günün kârı
  • kısa günün kârı az olur
  • kısa kes Aydın havası olsun
  • kısa kesmek
  • kısa tutmak

Birleşik Kelimeler: kısa çizgi, kısa dalga, kısa devre, kısa far, kısa görüşlü, kısa kafalı, kısa mesafe, kısa mesaj, kısa ömürlü, kısa ünlü, kısa vadeli, kısayol, kısa yoldan, sözün kısası


KAYA


[isim]
  • Büyük ve sert taş kütlesi

    Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaya gibi
  • kaya uçmazsa dere dolmaz

Birleşik Kelimeler: kaya balığı, kayabaşı, kaya güvercini, kaya hanisi, kaya horozu, kaya keleri, kaya lifi, kaya örümceği, kaya sansarı, kaya sarımsağı, kaya suyu, kaya tuzu, azmankaya, cam kaya, kesme kaya, kör kaya, mantar kaya, sapkın kaya, akınkayası, kömürkayası, kumkayası, sazkayası, tatlısu kayası


MASA (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya

    Arkasındaki masada biri gözlüklü iki adam vardı. - Yusuf Atılgan

[coğrafya]
  • Düz duruşlu yer, düzlek yapı
[spor]
  • İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • masaya oturmak
  • masaya yatırmak

Birleşik Kelimeler: masabaşı, masa örtüsü, masa saati, masa takvimi, masa tenisi, masa topu, masaüstü, yuvarlak masa toplantısı, ameliyat masası, bilardo masası, bilgisayar masası, buzul masası, daktilo masası, fiskos masası, içki masası, iflas masası, infaz masası, kriz masası, orta masası, oyun masası, peri masası, pinpon masası, reji masası, şeytanmasası, teşrih masası, tuvalet masası, ütü masası, yazı masası, yemek masası


MASK (Kelime Kökeni: Fransızca masque)


[isim]
  • Genellikle ölünün yüzüne uygulanarak elde edilen yüz kalıbı

YAKA


[isim]
  • Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü

    Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[denizcilik]
  • Sahil
[denizcilik]
  • Yelkenlerin kenar ve köşeleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaka bir tarafta, paça bir tarafta
  • yakadan atmak
  • yakadan geçirmek
  • yaka ısırmak
  • yakası açılmadık
  • yakasına (veya yakasından) asılmak (veya yapışmak)
  • yakasına çökmek
  • yakasına sarılmak
  • yakasını bırakmamak
  • yakasını kaptırmak
  • yaka silkmek
  • yakayı (veya yakasını) kurtarmak (veya sıyırmak)
  • yakayı ele vermek

Birleşik Kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka