YAPAĞICI ile Oluşan Kelimeler (YAPAĞICI Kelime Türetme)



YAPAĞICI harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. YAPAĞICI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yapağıcı kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

YAPAĞICI26

6 Harfli Kelimeler

YAPAĞI20, YAPICI17

5 Harfli Kelimeler

YAĞCI18, APACI13, AYICI12

4 Harfli Kelimeler

AĞCI15, YAĞI14, AYIP11, YAPI11

3 Harfli Kelimeler

CAĞ13, YAĞ12, AĞI11, AĞA10, PAY9, ACI7, AYI6, AYA5

2 Harfli Kelimeler

9, AY4, YA4


AY


[ünlem]
  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]
  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim] [gök bilimi]
  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması


YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)


[ünlem]
  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]
  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]
  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya


AYA


[isim]
  • Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
[bitki bilimi]
  • Yaprakların düz ve parlak bölümü

Birleşik Kelimeler: el ayası, köpekayası, yaprak ayası


AYI


[isim] [hayvan bilimi]
  • Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos)
[ünlem]
  • Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayı gibi
  • ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne
  • ayı sevdiği yavrusunu hırpalar
  • ayıya kaval çalmak
  • ayı yavrusu ile oynuyor
  • ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış
  • ayıyı vurmadan postunu satmak

Birleşik Kelimeler: ayıbacağı, ayı balığı, ayıboğan, ayı gülü, ayıkulağı, ayı üzümü, ayı yürüyüşü, bozayı, cicimayı, Büyükayı, Küçükayı, dağ ayısı, denizayısı, marsıvan ayısı


ACI


[isim]
  • Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı

    Acıyı sever.

[sıfat]
  • Tadı bu nitelikte olan

    Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra

[mecaz]
  • Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem

    İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]
  • Çarpıcı, göz alıcı (renk)
[sıfat] [mecaz]
  • Keskin, şiddetli

    Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal

[sıfat] [mecaz]
  • Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acı (veya acılar) görmek
  • acı acıyı keser, su sancıyı
  • acı çekmek (veya duymak)
  • acı gelmek
  • acı patlıcanı kırağı çalmaz
  • acısı çıkmak
  • acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
  • acısına dayanamamak
  • acısını almak
  • acısını almak
  • acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
  • acısını çekmek
  • acısını çıkarmak
  • acısını görmek
  • acısı ortaya çıkmak
  • acı söylemek
  • acı vermek

Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı


PAY


[isim]
  • Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse
[ekonomi]
  • Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj
[matematik]
  • Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı

    1/2 kesrinin payı 1 sayısıdır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pay bırakmak
  • pay biçmek
  • pay çıkarmak
  • pay etmek
  • payına düşmek
  • payını almak
  • pay vermek

Birleşik Kelimeler: pay senedi, arsa payı, aslan payı, aşınma payı, dikiş payı, ham payı, kardeş payı, kâr payı, katkı payı, kıl payı, makas payı, sus payı, yıpranma payı, kendi payına



[isim]
  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

[mecaz]
  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]
  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file
[spor]
  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]
  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

AĞA


[isim]
  • Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse

    Sonra köy ağası hazretleri bizim de kıçımıza atacak tekmeyi. - Nazım Hikmet

[sıfat] [mecaz]
  • Cömert, eli açık
[halk ağzında]
  • Koca
[tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san

    Yeniçeri ağası. Çarşı ağası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağa borç eder, uşak harç
  • ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz
  • ağanın eli tutulmaz
  • ağanın gözü ata tımardır
  • ağanın gözü öküzü semiz eder
  • ağanın gözü, yiğidin sözü
  • ağanın malı çıkar, uşağın canı

Birleşik Kelimeler: ağababa, ağabey, ağa kapısı, ağa yamağı, ak ağa, hacıağa, hıyarağa, iç ağa, silahtar ağa, acemi ağası, alkış ağası, çarşı ağası, eyyam ağası, hadım ağası, harem ağası, hıyarağası, kahve ağası, kantar ağası, kapı ağası, kızlar ağası, kolağası, köy ağası, tatar ağası, yalı ağası, yeniçeri ağası


AYIP (Kelime Kökeni: Arapça ʿayb)


[isim]
  • Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış

    Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]
  • Utanç veren

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayıbını yüzüne vurmak
  • ayıp etmek
  • ayıp kaçmak
  • ayıptır söylemesi

Birleşik Kelimeler: ayıp yerler


YAPI


[isim]
  • Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina
[biyoloji]
  • Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni
[felsefe]
  • Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün
[toplum bilimi]
  • Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür

Birleşik Kelimeler: yapı adası, yapı bilgisi, yapı bilimi, yapı elemanı, yapı kooperatifi, yapı malzemesi, yapı taşı, yapı yeri, altyapı, ana yapı, düzlek yapı, eş yapı, kaba yapı, öz yapı, sosyal yapı, toplumsal yapı, üstyapı, Allah yapısı, fizik yapısı, kul yapısı, soy yapısı, toplum yapısı


AĞI


[isim]
  • Zehir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağı gibi

Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı


AYICI


[isim] [eskimiş]
  • Ayı oynatmayı iş edinen kimse

YAĞ


[isim]
  • Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
[mecaz]
  • Abartılı övgü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yağa bala batırmak
  • yağ bağlamak
  • yağ bal olsun
  • yağ basmak
  • yağ çekmek (veya yapmak)
  • yağ gibi kaymak
  • yağ yakmak
  • yağ yedirmek

Birleşik Kelimeler: yağ aldırma, yağ bezi, yağ çubuğu, yağ doku, yağ ekletme, yağ göstergesi, yağhane, yağ hücresi, yağ kesesi, yağ kutusu, yağ küpü, yağ lambası, yağ mantısı, yağ marulu, yağölçer, yağ şalgamı, yağ taşı, yağ tulumu, yağ uru, yağ yakıt, ağır yağ, bitkisel yağ, ince yağ, kalın yağ, katı yağ, madenî yağ, sadeyağ, sağyağ, sarı yağ, sıvı yağ, alabalık yağı, ayçiçeği yağı, badem yağı, balık yağı, balina yağı, ban yağı, bezir yağı, böbrek yağı, büryan yağı, cila yağı, çiçek yağı, çöz yağı, defne yağı, domuz yağı, don yağı, fındık yağı, gaz yağı, gres yağı, gül yağı, güneş yağı, hacı yağı, haşhaş yağı, Hint yağı, içyağı, iğ yağı, inek yağı, kandil yağı, karanfil yağı, katran yağı, kekik yağı, kenevir yağı, kuyruk yağı, makine yağı, mangal yağı, manuka yağı, mısır yağı, motor yağı, neft yağı, pamuk yağı, reçine yağı, sığla yağı, silindir yağı, soya yağı, susam yağı, taş yağı, tereyağı, Tonya yağı, Trabzon yağı, yağlama yağı, yapak yağı, yer yağı, zaç yağı, zeytinyağı


APACI


[sıfat]
  • Çok acı

    Semra, yüzü apacı, başını kaldırır, çocuğuna bakar. - Necip Fazıl Kısakürek


CA


[kimya]
  • Kalsiyum elementinin simgesi