YAKINLAŞTIRMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler



YAKINLAŞTIRMAK harflerini içeren 8 harfli 237 kelime bulunuyor. 8 harfli YAKINLAŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KIYIŞMAK16, YILIŞMAK16, YIKIŞMAK16, AYILAŞMA15, AYTIŞMAK15, AYRIŞMAK15, YILIŞKAN15, YAKLAŞIM15, YAKIŞMAK15, YATIŞMAK15, YARIŞLIK15, YARIŞMAK15, YAŞMAKLI15, YAŞITLIK15, AŞIRILMA14, AKIŞMALI14, IŞINLAMA14, IŞILATMA14, IŞILAMAK14, IŞIKLAMA14, KIRIŞMAK14, KAMIŞLIK14, KAYNAŞIK14, KAYNAŞLI14, KAYNAŞMA14, KAYŞAMAK14, KAYTARIŞ14, KATLAYIŞ14, TIRMANIŞ14, TIKIŞMAK14, TAŞIMLIK14, YANAŞMAK14, YANAŞLIK14, YANŞAMAK14, YAKLAŞMA14, YAKLAŞIK14, YARAŞMAK14, YAŞLANMA14, YAŞATMAK14, YAŞARTMA14, YAŞARMAK14, YAŞARLIK14, YAŞANMAK14, ARILAŞMA13, ARŞINLIK13, ANILAŞMA13, AŞILAMAK13, AŞILANMA13, AŞILATMA13, AŞTIRMAK13, AŞKINLIK13, AŞIRTMAK13, ALTMIŞAR13, AKŞINLIK13, AKŞAMLIK13, IŞKIRLAK13, KIRLAŞMA13, KIYMALIK13, KIYINMAK13, KIŞLAMAK13, KIŞLATMA13, KITLAŞMA13, KIYILAMA13, KIYILMAK13, KALKINIŞ13, KALKIŞMA13, KARIŞMAK13, KARKAMIŞ13, KAŞINMAK13, KATIŞMAK13, KARMAŞIK13, KARŞILIK13, KARŞITLI13, MAŞATLIK13, NAKIŞLIK13, ŞIRLAMAK13, ŞIRNAKLI13, ŞAMANLIK13, ŞAMATALI13, TANIŞLIK13, TANIŞMAK13, TAKIŞMAK13, TAŞINMAK13, TAŞIRMAK13, YIKTIRMA13, YIKILMAK13, YIRTINMA13, YIRTILMA13, YARIMLIK13, YAŞATKAN13, ANLAŞMAK12, ANTLAŞMA12, AYILTMAK12, AYIKLAMA12, AYIRTMAK12, AYIRTMAN12, AYRILMAK12, AYRIKLIK12, AKLAŞMAK12, KAYMAKLI12, KAŞANMAK12, KAŞLAMAK12, KAYKILMA12, KAYINLIK12, KAYIRMAK12, KAYIRTMA12, KAYITMAK12, KATLANIŞ12, ŞAKLATMA12, ŞAKRAMAK12, ŞAKLAMAK12, ŞARTLAMA12, ŞARLAMAK12, TAŞKIRAN12, TAŞLAMAK12, TAŞLANMA12, YIRLAMAK12, YIKATMAK12, YIKANMAK12, YAMAKLIK12, YANIKLIK12, YANILTMA12, YANILMAK12, YALITMAK12, YAKILMAK12, YAKINMAK12, YAKTIRMA12, YAKMALIK12, YAKINLIK12, YATMALIK12, YATIRMAK12, YATILMAK12, YARILMAK12, YARILAMA12, YARIKLIK12, YARMALIK12, ARITILMA11, AYARTMAK11, AYAKALTI11, AYLANMAK11, AKITMALI11, KIRITMAK11, KIRKILMA11, KIRMALIK11, KIRILMAK11, KILINMAK11, KIRINMAK11, KAYNAKLI11, KAYNAMAK11, KAYNATMA11, KAYTANLI11, KAYTARMA11, KATIMLIK11, MANTIKLI11, ŞARLATAN11, TIKILMAK11, TIKINMAK11, TIKAMALI11, TANIMLIK11, TAMLAYAN11, TAYLAMAK11, YANIKARA11, YANLAMAK11, YALITKAN11, YAKARMAK11, YALATMAK11, YALANMAK11, YATAKLIK11, YARATMAK11, YARANMAK11, ARILANMA10, ARILAMAK10, ARIKLAMA10, ARATILMA10, ARANILMA10, ANIRTMAK10, ANIKLAMA10, ATKILAMA10, IRALAMAK10, KIRKLAMA10, KIRITKAN10, KIRTLAMA10, KILKIRAN10, KINALAMA10, KINLAMAK10, KIRATLIK10, KITLAMAK10, KANAMALI10, KANIRMAK10, KANIRTMA10, KARILMAK10, KARINMAK10, KALKINMA10, KALINMAK10, KATILMAK10, KATIRLIK10, KARMALIK10, KATMANLI10, MANTARLI10, MAKARALI10, MALKIRAN10, NATIKALI10, NATIRLIK10, TINLAMAK10, TIKLANMA10, TIKANMAK10, TIKLAMAK10, TIRNAKLI10, TANRILIK10, TANILMAK10, TANIKLIK10, TANILAMA10, TAKILMAK10, TAKINMAK10, ARALIKTA9, ARLANMAK9, ANKARALI9, ANLATMAK9, ATLANMAK9, AKTARMAK9, AKTARLIK9, AKRANLIK9, AKMANTAR9, AKLANMAK9, KANTARLI9, KANTARMA9, KANATMAK9, KANLAMAK9, KARANLIK9, KARLAMAK9, KARLANMA9, KARTALMA9, KATLAMAK9, KATLANMA9, KATRANLI9, TANLAMAK9, TARANMAK9


ARALIKTA


[zarf]
  • Öbür şeyler arasında, bu arada

ARLANMAK


[nesnesiz]
  • Utanmak

    Ramazan günü alenen meyveli gazoz içmeye arlanmıyor musun? - Haldun Taner


ANKARALI


[isim]
  • Ankara ilinden olan kimse

    Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


ANLATMAK


[-e] [-i]
  • Bilgi vermek, izah etmek

    Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi. - Peyami Safa

[nesnesiz]
  • Nakletmek

    Sonra bir hikâye anlattı. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anlata anlata bitirememek


ATLANMAK


[nesnesiz]
  • Ata binmek

    Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı. - Nezihe Araz

[nesnesiz]
  • Atlama işi yapılmak

    Burası atlanacak yer değil! Bu yazıda birkaç satır atlanmış.


AKTARMAK


[-e] [-i]
  • Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
[-i]
  • Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek
[-i]
  • Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak
[-i] [edebiyat]
  • Alıntılamak

    Onun yerine Salâh Birsel'in bir şiirini aktaracağız. - Salâh Birsel

[edebiyat]
  • Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak
[edebiyat]
  • Tür değişikliği yapmak

    Romanı dizi filme aktarmak.

[bilişim]
  • Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak
[teknik]
  • Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek

AKTARLIK


[isim]
  • Aktarın yaptığı iş

AKRANLIK


[isim]
  • Akran olma durumu

AKMANTAR


[isim] [bitki bilimi]
  • Tadı güzel ve besleyici bir tür mantar, keçi mantarı (Agaricus campestris)

AKLANMAK


[nesnesiz]
  • Ak olmak, temizlenmek

    Bu çamaşır ne aklanır ne paklanır.

[hukuk]
  • Hakkında dava açılan sanık, yargılama sonunda suçsuz bulunmak, temize çıkmak, beraat etmek

    Yasak oyunum bu rejimde aklandı, Ulvi Uraz onu ramp ışığına çıkardı. - Haldun Taner

[hukuk]
  • Kooperatif, şirket, dernek vb. kuruluşların faaliyetleri ve harcamaları genel kurulca uygun bulunmak

KANTARLI


[sıfat] [argo]
  • Çok ağır

    Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarlı külfetten. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kantarlıyı savurmak

Birleşik Kelimeler: kantarlı küfür


KANTARMA


[isim]
  • Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç

    Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdir, elinizde esirdir. - Hüseyin Cahit Yalçın


KANATMAK


[-i]
  • Kanamasına yol açmak veya kanamasını sağlamak

    Kendilerine acındırmak için yalandan kavgaya tutuşup birbirlerinin saçlarını başlarını yoldular. Yüzlerini kanattılar. - Lâtife Tekin


KANLAMAK


[-i]
  • Kana bulamak

KARANLIK


[isim]
  • Işık olmama durumu

    Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[sıfat]
  • Işıksız
[mecaz]
  • Üzüntü, sıkıntı, perişanlık

    Demiştim ya, bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat] [mecaz]
  • Yasalara, töreye uygun olmayan

    Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat] [mecaz]
  • Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum)

    Fahri'nin gözlerinde karanlık bir ifade var, umutsuzluk, öfke karışımı bir şey. - Ahmet Ümit

[sıfat] [mecaz]
  • Karışık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karanlığa gömülmek
  • karanlığa kalmak
  • karanlığı deşmek (veya yırtmak)
  • karanlık basmak (veya çökmek)
  • karanlık etmek
  • karanlık kesilmek
  • karanlıkta göz kırpmak

Birleşik Kelimeler: karanlık nokta, karanlık oda, alaca karanlık, yarı karanlık, zifirî karanlık, akşam karanlığı, ay karanlığı